Müge Anlı’nın ATV’deki programı RTÜK’ün en çok ziyaret ettikleri arasında yer alıyor. İşlenen konuların yanı sıra, canlı yayında sarfedilen ‘doğaçlama sözler’ programın ‘ceza alma’ durumunu doğuruyor. Bunu Müge Anlı da biliyor. Cinayetler, kayıplar arasında, ‘canı yananların gözlerini karartacağını’n o da farkında. Ama bu da programa izlenirlik ve ilgi kazandırıyor. Yanında da cezaları getiriyor tabii ki. Son olay, yani ceza, 14 Eylül tarihindeki yayındaki konuşmalar ile ilgili:
“11 gündür kayıp olan, Eskişehirli, 11 yaşındaki Öznur’un ormanlık alanda boğularak öldürülmüş olarak bulunduğu haberi gelmiş, polis tarafından bir kişinin yakalandığı, bu kişinin daha önce de aynı suçu işlemesi sebebiyle yattığı cezaevinden yeni çıktığı belirtilmiştir. Telefon aracılığıyla canlı yayına bağlanan Öznur’un babası Recep Bey, zanlının suçunu itiraf ettiğini, kızını gömdüğü yeri gösterdiğini söylemiş; Müge Anlı’nın ‘Nedeni ne?’ sorusuna ise ‘Sapıklık, adam sapık’ şeklinde cevap vermiştir. Müge Anlı gibi stüdyodakiler de lanet okumuşlardır. O sırada stüdyoda bulunan ve kayıp kızı Sinem’i arayan anne de duygularını, ‘Cereyan direğine assınlar, ibret olsun bütün herkese, assınlar cereyan direğine. 11 yaşında, çocuk ya çocuk’ şeklinde dile getirmiştir. Müge Anlı da tüm Eskişehir halkını cenazeye katılmaya çağırmıştır. Sinem’in annesinin duygularını ifade ediş biçimi ve daha mahkeme aşamasının gerçekleşmemiş olması ve zanlı için öngörülen ceza, hukuk ve hukuk devleti nitelikleriyle bağdaşmamaktadır. Böyle bir ifadenin özel ortamlarda konuşulmasıyla canlı yayında konuşulması başka şeylerdir. Yargılanma hakkına ve hukuka saygılı olunması gerektiği unutulmamalıdır. Her suçun ceza kanunlarında belirtilmiş olan bir karşılığı zaten vardır. Sunucu ve stüdyo konukları tarafından öfke sonucu dile getirilen ifadelerin, özellikle canlı yayında kontrol edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
PROGRAM AVUKATI DA DEVREDE
Saat 10.59’da Avukat Rahmi Özkan, ‘..bu boğmanın ötesinde mutlaka maruz kaldığı yüz kızartıcı birtakım durumlar var, Allah ıslah etsin’ diyerek Öznur’un öldürülmeden önce cinsel istismara uğramış olabileceği ihtimalini belirtmiş, bunun üzerine stüdyoda bulunan diğer uzman konukla bu tür suçluların daha ağır cezalandırılmaları gerektiği, idam veya hadım edilmesi gibi cezaların tartışılması gerektiği üzerine aralarında konuşmuşlardır. Müge Anlı ‘Hiçbir şey değişmiyormuş hadım edilse de’ diyerek bu fikre karşı çıkmış, Rahmi Özkan da ‘Onun hadım edilmesi anne babayı tatmin etmez’ diyerek bu tür insanların ancak idam edilerek cezalandırılmasının kamuoyu üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratacağını belirtmiştir. Bu yorumlar üzerine Sinem’in annesi ‘Etmez avukat bey, etmez, asacaksın onu direğe. Müge Hanım hapishanedekilere seslen, böylelerini yaşatmasınlar hapishanede’ demiştir. Müge Anlı ise, ‘Öyle şeyler söylemeyin hayır. Şimdi biz hukuku konuşurken hukuksuzluğu isteyemeyiz. Kanun neyse o uygulanacak. Ama kanunu da yapan insan. Tabii ki belli konularda esneklikler sağlanabilir bak koskoca Anayasa değişti. Yani demek ki her şey değişebilir...’ ifadeleriyle müdahale etmiştir.”
Ve ardından programa ceza... Bu ne ilk ne de son olacak anlaşılan.
SAHİBİ TEFO, EĞİTMENİ KEREM DEREN
‘Ezel’in ‘Tefo’su Sarp Akkaya ve kardeşleri Esra ile Kaya’nın kurdukları ‘Akkademi Tiyatro’da senaryo yazarlığı dersini Kerem Deren veriyor. Yani kadroya katıldı. Kuyruk olmuştur. Peki yazmakla öğretmek aynı şey mi? Ben bu işi piyanodan bilirim. Piyano dersi verenler genelde performans sanatçısı olmaz. Konuyla ilgili hazırlanan metinde; “Her hafta seyirciyi ters köşeye yatıran Kerem Deren” demişler. Her hafta ters köşe yapar da öğretemez belki. Neyse derdi de bana düştü sanki. İyi bir pazarlama ve bakın ben de bu işe alet oluyorum. Ne diyelim!
BEHZAT Ç.’DE İŞ KAZASI
Eh böyle sahneler pek kolay gerçekleşmez. Ama dizimiz olması gerekeni usturubuyla vermeyi başarmış. Son bölümde manken Gizem defilede yer almaktadır. Ve birden giydiği elbisenin önü açılır ve göğüsleri görünür. Sahne ekrana geldi. Ama öyle bir verildi ki, bu olay oldu ve izledik ama geçiştirmesini de iyi bildiler. Bir de bunun tantanası yapılmadı. Düşünün biri bu görüntüyü yayın öncesi uçurmuş olsaydı ya da yapımcılar bunu düşünseydi. Yapamazlar mıydı? Bal gibi yaparlardı. Daha yayına başlamadan bazı sahnelerin tantanasını yapan dizilere duyurulur!