Geride kalan yıl RTÜK’ten ceza alan ‘yaramaz programlar’ın başında ‘gerçeğin şovları’ geliyor. Bu yapımlar canlı yayınlanırken birden kavga gürültü kopuyor ya da telefona bağlanan kişi ‘dümdüz’ gidiyor. Cezalar da çoğunlukla buralardan geliyor. Geçen yılın bu anlamda flaş programı Müge Anlı’nın programı oldu. Dört uyarı ve iki program durdurma cezası aldı. Onu Flash TV’de Yalçın Çakır’ın programı izliyor: İki uyarı ve iki program durdurma. Star’da yayınlanan ‘Suç ve Ceza’ bir uyarı, bir program durduma ve bir para cezası almış.
Kanal 7’de yayınlanan ‘Ebru İle Paylaştıkça’ ise cezalarını ‘yaramazlıktan’ değil de reklamdan almış; iki uyarı ve iki para cezası.
Peki dizilerde durum ne? En çok ceza alanlar listesinde iki dizi var; iki erkek yatağa girdi diye ortalığın ayağa kalktığı dizi ‘Kılıç Günü’ne üç uyarı cezası gelmiş. “Türkçemizin içine ediyor” diyerek kafaya taktıkları ‘Türk Malı’ ise iki uyarı almış. Mehmet Ali Erbil de her yıl ‘Çarkıfelek’ ile bir olay çıkarmıştır. Geçtiğimiz yıl da üç uyarı almış.
Durum böyle; peki bu yıl ne olur? Dizilerimizden ‘Muhteşem Yüzyıl’ şimdiden yıla damgasını vurdu. Yukarıda adı geçenlerden de ben ‘yeni cezalar’ bekliyorum desem yalan olmaz. Yani programlardan.
141 KERE MAŞALLAH DİZİSİ
Gitmiyor, yürümüyor diye kaldırılan dizilerin yanı sıra istikrarlı, çaktırmadan derinden gidenler de var. Klasik laf olacak, doğru senaryoda doğru oyuncularla yapmak önemli. Bu senaryonun muhteşem, oyuncuların da harika olması anlamına gelmiyor. Sadece doğru olmasıyla bağlantılı. Peki o nedir? Eh biraz şans, biraz seyirciyle elektrik alıp vermekle ilgili. Hayat gibi yani. Fox TV’de bu akşam yayınlanacak ‘Arka Sıradakiler’ bu yoruma en güzel örnek. Tam 141 bölüm olmuş. Bu akşam “141 kere maşallah” diyeceğiz. (19.45)
ÖĞLEDEN SONRA KUŞAKLARINI TUTTURMANIN YOLU NEDİR?
Bir okurumun notu galiba cevap niteliğinde. “Show TV’de yayınlanan ‘Yemekteyiz’ tarzı programlar, ‘Passaparola’ gibi eğlenceli, tempolu yarışmalar, hem konsantrasyon, hem de devamlılık gerektirmiyor. Denk gelince seyredilebilecek eğlenceli programlar.”
İşi çözmek için televizyon programcısı ya da yöneticisi olmaya gerek yok. İşte okurumun gayet kısa ve özlü saptaması. “Peki sanki millet buna uyanmadı mı?” diyenler olabilir. Eh bir de söz konusu kuralları bilip iyi uygulamak gerekiyor. Cemile Didem Uzer’e teşekkürler.
MOVIEMAX FESTİVAL’DEN SİNEMA HASTALARINA İYİ SERVİS
“Sinema hastaları” dedim. Genelde televizyonlardaki sinema kuşaklarına ya da sinema kanallarına ukala izleyiciler ‘burun kıvırır’, onları doyurmaz. Ama onların bile ilgisiz kalamayacağı bir seri sunuyor Digitürk Moviemax Festival kanalı; Sundance Film Festivali filmleri.
Robert Redford’un 1980’lerin başında kurduğu, Amerikan bağımsız sinemasının en önemli destekçisi Sundance Film Festivali her yıl başvurular arasından seçilen 200 filmi, seyirciyle buluşturuyor. Yankı uyandıran filmlerin dünyaya duyurulmasında büyük rolü olan festival, her yıl kısa metraj ve belgesel tarzı filmleri de içine alacak şekilde, Hollywood sisteminin dışındaki bağımsız sinemacıların filmlerine ev sahipliği yapıyor. Sundance Film Festivali’nin geçen yıllarda ses getiren filmleri bu ay 10 gün boyunca Moviemax Festival’de izlenebilecek.
OKURDAN
“BADE’Yİ ÇIKARIN EZEL RAHATLASIN”
‘Ezel’ fanları dizinin neden düşüşte olduğunu saptamış. Onlar o diziyi yazan senarist, çeken yönetmen kadar işin içindeler. Bu açıdan ne dedikleri önemli. Onlardan biri olan Serdar Akıner’in yazısına yer veriyorum:
“Dizinin son bölümlerde reytinglerinin iyice düşüşe geçmesinin en önemli nedeni Berrak Tüzünataç’ın Bade karakteriyle diziye katılması, Ezel - Eyşan aşkının bitirilmesi, Ezel’in Bade karakterine aşık edilmesidir.
‘Ezel’ daha önce reytingleri düşse de sonraki hafta toparlayabiliyordu. Bu kadar çok düşüş olmuyordu. Ezel karakterinin bu durumunun hiçbir mantığı ve inandırıcılığı yok seyircinin gözünde. Diziden ciddi şekilde soğutan bir faktör oldu. Senaristler bu durumdan bir an önce vazgeçmeyip Bade - Ezel aşkı yazmaya devam ederse dizinin sonunu getirecek.”