Sabah kuşağında kendi içinde bir rekabet var. Öne çıkanlar Kanal D’de İrfan Değirmenci ve Fox’ta İsmail Küçükkaya ama dediğim gibi sabahları da kendine göre bir ‘reyting’ rekabeti var.
İbrahim Sadri yılların ekran yüzü. Ses tonu, duruşu, ekran hakimiyeti tartışılmaz. atv’de ‘Kahvaltı’yı sunuyor.
Yine dikkat çeken Beyaz TV’de Tahir Sarıkaya; ‘olay yaratan program’ konusunda uzman. Beyaz TV, ‘ajitasyon ve progpaganda’yı seven bir kanal. Tahir Sarıkaya da bu anlamda doğru isim olmuş, uymuş yani.
‘Her an her lafı edebilir’ hali ilgi çekici oluyor. İsmail Küçükkaya’ya “Kimden para alıyorsun?” diye sormuştur mesela.
Ece Belen Atrek var, Star’ın sabah kuşağına başladı. Kanalın spikerlerinden ama işte bu kuşak sadece gazete okumak, haberleri düzgün sunmak ile bitmiyor; ‘doğaçlama’ da gerekiyor. O ayrı bir olay.
TRT 1’deki ‘1’de Sabah’ı Server Gözüaçık’ sunuyor. Canlı yayın tercürbesi olan isimlerden biridir, o da rahat.
“AHLAK DERSİ VERECEĞİNE...”
İrfan Değirmenci ‘Günaydın’da haberler ile hikayeleri birbirine çok iyi bağlıyor; bir nevi sabah şov programı.
Öfke ve kavga üzerine bir bölüm vardı. Tartışmalarda sinirlenmemek, öfke kontrolü durumu... “Benim de başıma geldi” diye anlatmaya başladı.
Anladığım, İrfan Bey ve arkadaşları evde sazlı sözlü bir muhabbet yapıyorlarmış. “Bir ud, bir kanun vardı” dedi Değirmenci. Kapıya dayanmış komşu; “Utanmıyor musun, bir de ekranda ahlak dersi veriyorsun” demiş ama İrfan Değirmenci öfkesini kontrol etmiş. “Geç bir saat değildi” diye ekledi.
ÖZELLİKLE HANIMLAR İZLİYOR
İsmail Küçükkaya çok hareketli, onu diğerlerinden ayıran özellik bu. Dört koldan çalışıyor; tablet var, cep var, dev ekran var, gazeteler var... Sürekli bir iletişim hali.
Gelen mesajlar hanımlardan. ‘Pek beğenildiği’ konusunda kulağıma üflediler. Mesajlar da bunu doğruluyor.
“İzmir, Adana, Mersin’dede biz izleniyoruz” dedi.
Trabzon da yavaş yavaş dahil oluyormuş.
RTÜK’TE SÜBLİMİNAL EKİP
Sübliminal; bilinçaltına işleyen reklam, film... Konuyu bizlere ‘Deşifre’ programı tanıtmıştı.
Niran Ünsal, Beyaz TV’de Tahir Bey’in programında, “RTÜK sübliminal mesaj ekibi oluştursun” diye bir teklifte bulundu. Çizgi filmlerde ve reklamlarda çocukların bilinçaltına sızan bu düşmanı ortaya çıkarmasını istedi. Haber bültenlerinin yarısının cinayet vs. üzerine yoğunlaştığını söyledi; haklı. Kadın cinayetleri ile bunların haber olup, bizlere sunulması arasında doğru bir orantı var. “Yine bir kadın cinayeti” anonsunun altında yatan bu değil mi?
Haydi bir top atalım; “Dizilerde içki mi, öpüşme mi yoksa silah mı daha çok görülüyor?” Nasıl soru ama...
‘GÖNÜL İŞLERİ’ KİTLESİNİ BULUYOR
‘Gönül İşleri’ dizisi ikinci bölümde mesajını verdi; “Mantık yok, önemli olan heyecanı verelim...”
Tibet kafayı bulmuş partide, Sevda’yı odaya kapatıyor ve üzerine çullanıyor. O sırada kapı açılıyor; Bedir içeriye giriyor. O zaman dilimine kadar o mekanda kendisi yok ama birinin Sevda’yı kurtarması lazım. Senaryo, seyircinin beklentisini yerine getiriyor; önemli olan bu.
Saadet’i giderek daha ‘abartılı saf’ haline getirmişler; salağa bağlamışlar yani. Bedir’in ‘baklava göbek’ halini yine bizlere verdiler...
Sevda ile yine yarı çıplak karşılaştı. Servet ile Yılmaz ise belki bu bölümü izledikten sonra “Yahu ne işimiz var bu dizide” diye düşünmüş olabilirler.