Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Tarihin Arka Odası’nda Murat Bardakçı-İlber Ortaylı buluşması...
Daldan dala atlıyorlardı; 'Ermeni Meselesi’ne geldiler. İlber Hoca, “Ciddi çalışma olmalı, yapılmıyor” derken; Bardakçı “Bu iş lobi işi oldu, bundan para kazanıyorlar artık” karşı görüşünü sundu.
Murat Bardakçı girdi lafa: “Hiç yayınlanmamış bir şeyi yayınlayacağız. Bir Ermeni şarkıcıyı dinleyeceğiz; dünya çapında bir isim, Charles Aznavour...”
Bizim dönem en çok dinlenen yabancı şarkıcılar arasındaydı Aznavour. ASALA başladı, şarkıları yasaklandı TRT'de.
Fransızca şarkı modasının bitmesinin de etkisi ile Aznavour unutuldu. Annesinin doğduğu ülkeye; Türkiye’ye her zaman gitmek istediğini söyledi. Türkiye ile Ermenistan sınırının açılmasını istiyordu.
‘Sur Ma Vie’ şarkısı çalındı programda.
Ya sonra?

NASIL ERMENİCE ÇALARSINIZ!
Tabii Murat Bardakçı’nın internet sayfasına ‘malum mesajlar’ yağmaya başladı...
Beklenen bir şeydi.
“Nasıl Ermenice şarkı çalarsınız?” diyen vardı! “Bir şarkıcıdan ve şarkıdan bu kadar korkmak Türkiye’ye yakışmaz” dedi Murat Bardakçı. Ermenistan'da sokaklarda Türkçe müziklerin dinlendiğini söyledi; radyoda çalınmamasını, “Bu da onların ayıbı” diye eleştirdi.

BİR KERE DAHA AZNAVOUR
Murat Bardakçı gelen ‘tepkilere’ pek kızdı ve reklama girmeden önce bir kere daha ‘Sur Ma Vie’ şarkısını çaldı.
Bu arada biz onu hangi şarkı ile hatırlarız?
‘La Mamma'yı, Fecri Ebcioğlu ‘Anne’ diye Türkçe’ye çevirmiş, Zeki Müren okumuştu. Pek meşhurdu... O günlerden bugünlere geldik yani. Sonra ‘La Boheme’i az mı dinledik, az mı çaldı radyolar?

ONU K.ÇINI SEYREDİYORSUNUZ
Mesaj atanların bazılarının beğendikleri arasında Kim Kardashian varmış. Murat Bardakçı bunun üzerine: “Git Ermeni vatandaşı ol, Ermeni bilmem nesi yazan herifler; Kim Kardashian'ın o koca kıçını seyrediyorsunuz ya, o da Ermeni, seyretmeyin...”
Bir Charles Aznavour çalındı böyle oldu.
Ne güzel şarkıydı ‘Sur Ma Vie’...

Haberin Devamı

SERGEN'DEN 18 YIL SONRA İTİRAF

Yıl 1996, Belçika ile Brüksel'de oynuyoruz. 1998 Dünya Kupası eleme grubundaki ilk maçı. Takım 2-0 mağlup takım. Sergen Yalçın oyuna giriyor, dakika 57. Üç dakika sonra golünü atıyor ve sonra...
“Belçika maçından atıldım. Sonra neler geldi başıma. Durup dururken adama tükürdüm. Toplam iki dakika kaldım. Girdim, golü attım, tükürdüm ve atıldım... ”
TRT Spor’aki ‘Spor Arena’sında bunları söyledi Sergen. Türk bir futbolcunun Avrupa’da sahaya çıkınca, yaptıklarının nasıl cezalandırıldığı konuşuluyordu. Sergen de bu örneği verdi, “Yüzde yüz benim hatamdı” dedi.
O zaman “Yere tükürdüm, hakem yanlış gördü” demişti mesela.
Erman Toroğlu sordu; “Türkiye'de onu yapsan atılır mıydın?”
“Zor biraz... Büyük takımda oynuyorsan, zor biraz” dedi Sergen...
Hani diyorlar ya değişen Türkiye.
Ne değişmiş? Bakınız, örnek Volkan. Yapsın bakalım o hareketi Avrupa’da. Sergen atılmasa belki Belçika’yı yenecektik.
Bir yorumu o günler için pek doğru buldum; “Sergen’i Sergen yapan tüm özellikler o beş dakika içinde yaşandı...”
Futbol felsefesi de böyleydi hep...
Girdi, attı, atıldı...