Show TV ve Atv’de iki yeni dizi seyirciyle tanıştı. Yeri gelmişken, iki kanalın durumunu özetlemekte yarar var. “Dizi Atv’de izlenir” diyerek yola çıkan Atv, şu anda en çok dizi yayınlayan yerli kanal: 16 dizisi var. Show TV’nin yayınladığı dizi sayısı 8. Atv üç dizisini yayınını bitiriyor (Seni Bana Yazmışlar, Kurşun Bilal ve Reis). Bu devam edecek. Peki sırada kim var? İsim vermiyorum; ama tam 5 dizi daha sezonu görmez. Zaten yerine yenileri geliyor. Böyle bir sistem uyguluyorlar.
Okan Bayülgen çok doğru bir söz etti Kanaltürk’te katıldığı bir programda “Yapımcılar TV kanallarını satın alacak” diye. Sanırım buna örnek TV olabilir! Acun Ilıcalı programları kanalı resmen işgal etmiş durumda. Yani prime-time Acun Ilıcalı’yla rahatlıyor. Dizilere para daha az gidiyor. Yarışmalardan söz açılmışken bir not vereyim; Atv’nin tüm dizi çıkartmasına karşın en istikrarlı programı da yarışması ‘Kim Milyoner Olmak İster’. Gelelim iki kanalın yeni dizilerine:
BABA AYNI, EŞLE ÇOCUKLAR FARKLI
Halil Ergün ‘Yaprak Dökümü’yle aslında defteri kapatmıştı. Ama Show TV’deki ‘Gün Akşam Oldu’yla defter yeniden açıldı. Ali Rıza Bey aynı, hanımı ve çocukları değişmiş. Bir senarist tanıdığım şöyle bir anektod anlattı: Eski Türk filmlerinde garson rollerini hep aynı adam oynarmış. Kendisine başka rol oynatmaya kalkışınca; “Olmaz ben garson oynarım” diye diretirmiş! Bilmem Halil Ergün diretti mi diretmedi mi? Filiz Akın’ın dublajında sorun olduğu belirtiliyor. Yani ses yüze oturmamış. Mustafa Üstündağ’ın oğul olma durumu da ‘karakter seçiminde yanlış oyuncu’ dedirtiyor. Başlar çok durgundu. Sonra açıldı. Kanal arkasında durursa gittiği yere kadar gider.
NAZİLERE KAÇAK KROM MADENİ SATTIK MI?
ATV’deki ‘Bir Günah Oldu’, II. Dünya Savaşı yıllarına bir gönderme. Dönem dizisi olsun çabası var. Dönem dizileri için mekanlarımızın sayısı az, kostüm araç gereç vs. çok zor bulunuyor. Konu akışı itibarıyla “Beni sarmadı” diyemem. Özge Borak, Claire Louise Frost ilk bölümde dikkatimi çeken oyuncular oldu. Ama izlenme oranı yerlerde sürünüyor. İlk bölümü bu kadar dikkatlerden uzak bir dizi olmadı diyebilirim. İkinci bölüm dizi daha yukarılara çıkacak. Ama bu yeterli olur mu? Nazilere krom madeni satmak hikayesi senaryonun köşe başlarında (umarım uzaklaşmaz). Belki bir kanalın aklına gelir de hani bu konuyu uzmanlarıyla ekrana taşır. Keyifli olur diye düşündüm.
DİLMEN’İN SESİ ÇIKMIYOR
Almanya maçında Rıdvan Dilmen’in yorumlarını duyan oldu mu? Arkadan mıy mıy bir ses geldi. O gürültünün içinde, spikerin sesinin dışında anlatıcı kabininden başka ses yükselmedi. Rıdvan Dilmen’in sadece orada yorumcu olduğunu haber olarak öğrenmiştik! Sonra kulaklığı çıkarıp gitmiş. Onu da haberlerden öğrendik! Maçlara sadece spiker yeter. Dilmen’in sesi çıkmıyor.
REHBERiM
DÖRT KOMUTANA SUİKAST
‘Faili Meçhul’ üzeri örtülen cinayetleri ekrana getiriyor. Güneydoğu’daki savaşın ne kadar kirli olduğunu ispatlayan ama failleri meçhul dört cinayetin perde arkası. Ya da sadece bir hatırlatma. 1991-93 yılları arasında Korgeneral Hulusi Sayın, Korgeneral İsmail Selen, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Tuğgeneral Temel Cingöz suikast sonucu hayatlarını kaybetti. TRT HABER/23.00
BAŞARILI BİR RANDEVU FİLMİ
TV8’deki ‘Yıldız Tozu’ belki de gecenin en iyi filmlerinden. Beyazperde.com’da yer alan ilginç bir saptamayla paylaşayım bunu: “Yıldız Tozu, mükemmel bir randevu filmi. Date Movie olarak bilinen kendine ait bir sinema türüdür randevu filmleri. Yeni çıkmaya başladığınız kız arkadaşınızı götürmenizin beklendiği hafif, romantik, yer yer komik, yer yer melodramatik yumuşak yapımlardır. Filmin kadrosu baştan sona harika, fakat en akılda kalan performanslar sinsi ve acımasız cadı rolünde Michelle Pfeiffer. Fakat ‘Yıldız Tozu’nun oyunculuk ve karakterizasyon bakımından tek bir kahramanı varsa o da eşcinsel olduğunu tayfasından saklamaya debelenen korsan Kaptan Shakespeare rolündeki Robert De Niro’dur.” Fazla söze gerek var mı?/ 20.45