Orhan Kural hocamızı izlerken, ‘derdini anlatamama’ nedir onu anladım. Benim de başıma çok gelir. Bloomberg HT kanalında bir programı var; ‘Lütfen +1’.
Cumartesi günü denk geldim.
Programın konuğu; Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin).
Heykel konusu açıldı; “Bir şehirde heykel dikilecekse, bunun kıstası ne olmalı?” gibi bir çerçevesi vardı sorunun.
“Çanakkale’de 200 bin kişi kaybettik. Onlar için bir anıt yapıldı. Bir de buraya futbolcu geldi Brezilyalı (Alex). Türkiye’yi sömürdü gitti. Bir de onun için heykel yapıldı. Çanakkale’deki 250 bin (Hocam sayıyı arttırdı) şehidimizin kemikleri sızlamadı mı?” Hocamız bu uzun soruyu sorarken Huysuz Virjin, “Şimdi ne demek istiyor?” bakışları ile izliyordu; kameraya takılan gözleri böyleydi.
“Çanakkale’yi devlet yaptırdı. Diğerinin parası, kendi bağlı olduğu spor kulübünden verildi. Bunlar çok özele giriyor. Ben bu sualinizi çok zekice bulmadım” cevabı tam Huysuz Virjin’likti.
Hoca bozuntuya vermedi. Derdi, şehrin merkezi bir yerinde ‘dikilecek heykellerin standartı’ydı ama örnek biraz ters.
Huysuz Virjin Fenerliler’i karşısına almak istemiyor. Hoca da en azından bu soruyu sormakta çok da haksız değil.
Öte yandan Kadıköy Yoğurtçu Parkı’na bu heykel dikilmiş ve taraftarlar koştur koştur gitmişse; bu açıdan da “Hocam size ne oluyor?” diye sorulabilir. Gelelim soru ve cevabın ikinci bölümüne...
YIKILAN HEYKELLERİ SORSAYDINIZ
“Bana deseydiniz ki, Çanakkale’de yapılan; tamam. ‘Bir de o yıkılan heykeller var, onun için ne düşünüyorsunuz?’ derseniz, yorum yapabilirim...”
Eh bu da Huysuz Virjin’in soruyu ‘çok zeki bulmamasının’ gerekçesiydi bir yerde!
‘ZAMANIN RUHU’ A HABER’DE...
‘Yaz Boz’ kanalın ‘enteresan’ programlarındandır; ‘Ajit-prop’ hali de vardır.
Tartışılan ama bir o kadar içeriği ile “Vay be’ dedirten, bir belgeseldir ‘Zeitgeist’ (Zamanın Ruhu)...
“Bu dünyayı kim idare ediyor?” sorusunun; dinden paraya, oradan enerji bölüşümüne giden yolculuğu diyeyim, tam tanımlama değil. Alın, izleyin, yerim dar.
Enteresan bir belgesel. a Haber’de bu belgeselden ‘görüntüler’ verildi diyeyim ama adı söylenmedi ya da ben duymadım. “Bizlerin bunları görmesi engelleniyordu, şimdi milli ve bağımsız bir çizgide” olduğumuzun altı çizildi ve görüntüler ekrana geldi. Tabii bir bütün olarak gösterseler, işin rengi farklı olacak!
Bilmem bir kanal gösterir mi?
Zannetmem...
Siz en iyisi internet ortamında
indirin izleyin.
ANASININ OĞLU
Gönderme, taşlama...
Temalar bu şekilde...
Show’daki ‘Analı Oğullu’, Kanal D’ye ‘Anasının Oğlu’ olarak geçti.
Bir tarz yapmak istiyor; ‘Farklı bir komedi olacağım’ telaşı.
‘Güneydoğu’nun Cosby Ailesi’ mi desem.
Seyrettim de bir oturmamışlık sezdim. Oturmamış, pişmemiş. Böyle ‘farklı işler’ tutsun, renk gelsin şu dizilerin komedi haline diyenlerdenim. Denemesini yapanlar ve “Hadi yap bakalım, görelim” diyen kanalları takdir ederim. Ederim de, şimdilik, ‘ışık’ dedikleri pek yok; niyet var.
Gittiği yere kadar gitsin, ‘bu bir başlangıç’ diye düşünülebilir. ‘Benzerini bir dahaki sefere daha iyi yaparız’ diye de düşünülebilir. ‘Yahu başladık, bari eksikleri, gedikleri bu dizide yapalım’ diye de düşünülebilir.
Nasıl düşündüklerini zaman
gösterecek... “Tutmadı ama iyi işti, total dedikleri izleyicinin kapasitesini aştı” demek isterim doğrusu!