TARTIŞMALARI İZLEMEYİN!
Allah uzun ömür versin hepsine... dört yıl haftanın her günü, yaklaşık 100 kişilik bir ekip, haber kanallarının tartışmalarında çıkıp, ahkam kesecekler. İçlerinde arkadaşlarım, sevdiğim isimler var
o bir kenara.
Fakat önerim, siz siz olun, tartışma programlarını izlemeyin. Kendi kendinize yetin, siz de bu ülkede yaşıyorsunuz, tecrübe hayatın kendisidir, mutlaka kıyısından köşesinden geçmişsinizdir bu yeter size. Nelerin olabileceğini ‘onlardan öğrenmek’ yerine sabah işe giderken ve akşam dönerken, bir kahve içiminde mola verirken her neyse hatta, sevişirken bile siz siz olun, kendinizi dinleyin, kendinizle tartışın göreceksiniz, dört yıl sonra çok daha mutlu olacaksınız!
Beni sorarsanız, ben şu sıralar gerçekten dayanamıyorum izlediklerime. Kaçma gibi bir lüksüm yok. Şimdi isim vermeyeyim ama gördükçe Japon yapıştırıcısıyla sabitlendikleri sandalyelerindeki görüntülerine dayanamıyorum. Ondandır sizlere hazır böyle bir özgürlüğünüz varken izlemeyin demem...
PORTO ŞARABI GİBİ BİR MAÇ
Benfica - Galatasaray maçının teknik eleştirilerini abilerimiz yapmışlardır. Bir de biz izleyicinin ‘televizyon eleştirisi’ vardır. Portekiz devlet televizyonu RTP (Ridao e Televisao de Portugal) çekmiş maçı. Bir maç yayınının nasıl stresli, nasıl bağırış çağırış içinde olduğunu bilirim.
Portekiz televizyonunda canlı yayın ekibinin başındaki yönetmen sanırım, kendisi ne yaşıyorsa maç esnasında, onu çekmiş. İsviçre gravyeri ve parmesandan oluşan bir peynir tabağı eşliğinde, Porto kadehte, bir çekim olmuş. Pozisyon tekrarları daha makbul, duran topların devre dışı, Rui Vitoria duruşlarının arz - ı endam ettiği bir sunum. Muslera topu oyuna sokacak kameraman yönetmenin teşvikiyle gezintide. Tribünler işte bir önceki pozisyonda kim kime vurdu filan. Kamera sahaya döndüğünde, o topun tekrar bizim sahada olduğunu görüyorduk. Oraya nasıl gelmişti bu bir muamma olarak kaldı hep. Biz de yönetmene eşlik etmek istedik. Bira vardı. O da dolapta beklemiş tadı gitmiş, içemedik!
Bu sezonun en iyisi dedim ya nazar değdi! ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ iki haftadır bir ‘mafya soslu mahalle dedikodusu’ halinde. İş çeviriyorlarmış gibi bir his yok... Bunlar silah kaçakçısı mesela. Ona dair bir emare yok. Varsa yoksa ‘O mu ölecek bu mu ölecek?’, ‘Onun yerine bu mu uygun yoksa o mu?’... Mafyanın raconu silah ve iktidar tamam ama bir de bunun havasını hissettirmek var. O kaybolmuş.