Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Habertürk’te Okan Bayülgen’in ‘Medya Canavarı’ (Reyting Canavarı benim!) programında yeni nesil televizyon yorumu vardı. Okan “Kimler televizyon izler?” sorusunu net bir cümleyle özetledi: “Çocuklar, yaşlılar ve hastalar...”
Gençler internet, cep telefonu, tablet vs. ile farklı teknolojik olanaklarla ilgili. Bir noktaya kadar ben de katılıyorum. Hatta ‘ketçap televizyonu’ da deniliyor.
Gençlerin sadece teknolojik olarak değil ‘ideolojik’ olarak da tercihleri internet. Mesela Okan Bayülgen’in canlı yayınlanan programı esnasında, internet ortamında çok başka olaylar vardı. Habertürk kanalı ve birçoğunun vermediği bir haberin ayrıntıları ve dedikoduları üzerine çeşitlemeler...
Yani bu yeni TV yorumuyla onu izlemeyen gençlerin örtüştüğü bir örnek yaşanıyordu...
Anne-babalar içeride dizi izlerken, mesela gençler ‘yeni siyasi’ gelişmelerin geyiğini yapıyordu bu zaman diliminde...

TEMATİK KANALLAR YÜKSELİYOR
Ulusal kanalların sonu iyi değil yorumu da yapıldı. Bu görüşe de katılıyorum. Yavaş yavaş ‘tüketen ve para kazanan’ eğitimli kitle, televizyonda dijital platformlara kayıyor. Buralardaki tematik kanallarla haşır neşir oluyor.
Bayülgen; “İzleme alışkanlıkları, ölçüm şirketlerinin ölçmediği yerlere doğru gidiyor. Orada başka ölçümler yapılıyor. Reklamverenlere de o ölçümler veriliyor” dedi.
Yani ‘muhafazakâr sessiz kitle’nin tüketimi, reklamverenin karnını doyurmuyor...

AİLEYE ÇOK ÖNEM VERİLİYOR
Bayülgen’den doğru bir tespit:
‘Ulusal kanalların tek dayanağı aile.’
Bir örnek vereyim; Kanal D’nin ‘Küçük Ağa’ dizisi çocuk, anne, baba ve ailenin diğer büyüklerini bir arada topluyor.
Büyük bölümü aslında bu işi yapmaya uğraşıyor. Genç kızların ve annelerin hayran olduğu yakışıklı oyuncular, ‘ailemizin sevimli kızı’ modundaki kadın oyuncuların oynadığı dizileriyle ‘izlenme oranı’ yakalanmaya çalışılıyor.

Haberin Devamı

REKLAMDAKİ GİZLİ AYRINTILAR

Televizyonda reklam izlerken, alttan geçen yazılara da dikkat! Yani, reklamın tamamı görüntüde değil. Kampanya reklamları özellikle bu yoruma giriyor. Ürünün reklamı görüntüde allanıp pullanıyor, bir de alttan akan ve okunması imkansız bir yazı var. Bütün hikaye orada.

ROMAN GİBİ ALTYAZI
Kredi kartı alırken imzalatılan, büyük çoğunluğun içeriğinin tek bir cümlesinden haberi olmadığı sözleşmeler gibi... Bazılarını oturup çözdüm. Biri bir saç bakım seti.. Çok ünlü bir marka... Reklamın kendisi sadece şunu diyor; “Üçüncü kür setini yüzde 50 indirimli alın”...
Peki alttan geçen yazı?
“İndirimin perakendecinin üzerinde hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Perakendeciler kendi tasarruflarıyla diledikleri fiyatları uygulayabilirler.” Yazı bu.
Senin “Baştan oynat Uğurcuğum” deme şansın var mı? Yok.
Akıp gidiyor. Ürün sadece tek sloganla tanıtılıyor altta ise koca bir ‘uyarı’.

AĞZIN SULANMADAN ÖNCE...
Hamburger reklamları benim ağzımı sulandırır. Uzun zamandır yemiyorum. Sanırım yemeyeceğim. Köftemi kendim yoğuruyorum...
Neyse gelelim bu ağız sulandıran hamburger reklamına ve altta geçen yazıya... Menü büyümüş, fiyat küçülmüş. Oh ne güzel. Kampanya süresini veriyor altta. Tamam, makul.
Sonra altta, “Havalimanları, sınır kapı mağazalarında bu indirim yok. Paket servislerde yok” diyor.
Çevremizde öğrenciler var, sürekli sipariş veriyorlar. Şimdi reklamı gördü; hamburger siparişi yapacak ama alttaki bu ayrıntıya dikkat etmesi mümkün değil. Siparişi veriyor. Borcumuz? Reklamla ilgisi yok. Siparişi getiren kişi, “Altyazıyı okuyup sipariş verin” mi diyecek?

HIZLI AMA KOŞULLAR AĞIR
Bir 3G reklamı; “Hızlı internetin nerede ne zaman gerekeceği belli olmaz”... Bu hoş sloganın bazı koşulları var; 3G hizmet kalitesi, coğrafi koşullara, şebeke yoğunluğuna, kullanılan cihaza, bağlanılan şebekeye göre değişir...
Ee, geriye ne kaldı?
Nerede bu hız, nerede bu devlet?