Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ev ahalisiyle birlikte Wimbledon tenis maçlarını izliyoruz. Samimi bir şekilde söyleyeyim hiçbir diziye gözümüz gitmiyor. Şöyle bir bakıyoruz ama ne ruh var, ne romantik durum... Hani laf ola beri gele yazlık haller.
EURO 2020 artık finale doğru gidiyor ve maç sayısı azaldı. İlgi ve alaka teniste. Fakat maçları tafsilatlı anlatan Cüneyt Kıran, bazı bilgiler verdi bu sporla ilgili farklı açıdan. Hatta şöyle bir cümleyle bağladı; “Tenisçi olmak için ya çok iyi bir sponsor bulmak lazım ya da çılgın olmak gerekir.”
Konu, “Neden teniste ilk 100’de, ilk 50’de Türk tenisçiler yok?” diye bir izleyicinin sorusuna cevapla dallandı budaklandı. Dünya sıralamasında 201’inci sırada Cem İlkel varmış,
Altuğ Çelikbilek ise 247’inci sıradaymış. Çağla Büyükakçay, ilk 100’ü görmüş. Şu sıralar 100 ile 200 arasında bir yerde olduğunu söyledi Kıran.

Haberin Devamı

‘İlk 100’ün ötesi yok’

Anladığımız bu tenis sporu hem meşakkatli hem de pahalı bir spor. Kıran, “Altı üstü 100 tenisçiden bahsediyorum. Djokovic’ler, Nadal’lar Federer’lerin milyon dolarlarından bahsediyoruz. Ama ilk 100’ün ötesine geçtiğimiz zaman öyle gelirler yok” dedi. Ve hemen bir örnek verdi. “Marc-Andrea Hüsler, 25 yaşında İsveçli tenişçi. Sıralamada yeri 155’inci; kazandığı ödül parası, altı sezondur kortlarda olduğunu düşünürsek, 265 bin dolar. Sezon başına kaba hesapla 45 bin dolar ödül parası kazanmış.
10 ay bir sezon desek, aylık 4 bin 500 dolar eder. Turnuvalara gidiş-geliş, otel ve uçak paraları, her şeyi kendi cebinden yani 4 bin 500 dolarla yapacak. Tenisçi olmak için ya çok iyi bir sponsor bulmak lazım ya da çılgın olmak lazım.”
Bir başka karşılaştırma daha yaptı Kıran, “Dünyanın en iyi 155’inci futbolcusu ne kazanıyordur?” Uzağa gitmeye gerek yok, bizim Galatasaray’ın yaşlı abilerine ödenen yıllık para ortada işte! Biz Wimbledon’da yıldızları izliyoruz.
Dünyanın tenisi 100 kişi arasında bile dönmüyor galiba!