Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Paul Hogan denince akla gelen film serisidir ‘Timsah Dundee’. 2001 yılında noktayı koyduğunda sanki onun da işi bitmişti. Klişeleri yerli yerinde kullanan, onları gerçekten usta bir dille ti’ye alan her zaman seyredilir bir komedi serisinin ilk filmi ‘Timsah Dundee Los Angelesta’ (KANAL A / 21.30) oynuyor. Kendine özgü komediler sıralamasına koyabileceğimiz bu filmi seçmemin nedeni, dizilerden bıkmış, farklı bir şeyler arayanlara seçenek sunmak.

ÇİFTÇİNİN AŞK ROMANI
Öznur, bir çiftçi kadın. Hiç aşık olmamış, ama aşkı kaleme alan bir roman yazmış. Bu, çok zor şartlarda gerçekleşmiş. Bana ilginç geldi. ‘Neşter’de (Kanaltürk /00.30) Öznur Hanım bu romanı nasıl yazdığını, nerede yazdığını anlatacak. Bence haber konusu da olabilir. Kitabın ismini de merak etmiyor değilim.

Haberin Devamı

CİNAYET BELGESELİ
Malum bu konunun uzmanı kanallar var. Yani bir haber programı içinde cinayeti çözmek değil, bütün ömrünü bir polis gibi bu işe adamış kanallar bunlar. Bunlardan biri de Digitürk’te yer alan Zone Reality. Bu kanalın özelliği, uçsuz bucaksız cinayet sorgulamaları. Mesela Avustralya sessiz sakin bir ülke olarak gösterilir, ama kanalımız burada acayip cinayetlerin işlendiğini belgeliyor. Bu cinayetler ülkede çok konuşulan örnekler. Avustralya’dan cinayetleri merak edenler 22.05’te ekran başında olsunlar.

GÖZÜME TAKILANLAR
OTURACAKMIŞ GİBİ

TİMSAH DUNDEE

Fox TV’nin yeni komedisi ‘Al Gülüm Ver Gülüm’ bir tiyatro oyunu olma çabasında. Aslında seyircili hali ve sahnesiyle ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’a benziyor. Ben bu tür örneklerin olmasını destekleyen biriyim. Çok zor bir olay güldürmek. Tiyatro oyunu olarak yaptığınızda, güldürme seçiminin espri genişliği konusunda özgür olabiliyorsunuz. Ama iş televizyona gelince kısa yoldan ve klişelerle izleyiciyi yakalama derdi oluyor. ‘Al Gülüm Ver Gülüm’de de bu hissediliyor. Dediğim gibi, örnekler çoğaldıkça kalite de yükselecek gibi geliyor.

OKURDAN
OYUNCAK GÖĞÜSLERE BUZLAMA
“İsmim Gürkan Orakçı. Star TV’de ‘Kadrinin Götürdüğü Yere Git’ isimli film vardı. Başka bir programın reklam arasında bu filme baktım. Denk geldiğim sahne aynen şöyleydi: Bir tatil köyünde bir animasyon gösterisi var; Şafak Sezer palyaço kıyafeti ve otelin animasyon ekibi dansçı kıyafetleri giymiş ve üzerinde de ‘plastik oyuncak göğüsler’ diyebileceğimiz bir animasyon malzemesi takılmış. Ve bunların göründüğü her sahne buzlandı, sinirden dondum kaldım ekran başında. Tamamen şova ve mizaha yönelik oyuncak göğüslere bile tahammül edemeyen; bu oyuncak malzemeye bile pornografik bir rol yükleme başarısını gösteren ve bunu ciddiye alıp buzlu görüntüyle kapatan bir ülke burası.”
Bu televizyonların değil, RTÜK’ün baskısı sonucu olan bir durum. Bazı parti kontenjanından gelen üyelerin!

Haberin Devamı

EZEL’E ROMAN ÖNERİSİ
Alper Kadir Balkıs’tan ‘Ezel’e roman önerisi; “Bence Jean Jacques Rousseau’nun anlatısı olan ‘Yalnız Gezenin Düşleri’ adlı eseri yer almalı. Yazar bu eserinde insanların iki yüzlülüğünden, yalancılıklarından, 1700’lü yıllarda bile insanoğlunun ne kadar acımasız olduğundan bahsediyor:
“İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle baş başayım; artık ne bir kardeşim var, ne dostum ne de ait olduğum bir toplum. İnsanların en şefkatlisi, en canayakını, bu insanlar arasından söz birliğiyle dışlandı. Bunlar, olanca kinleriyle hassas ruhuma hangi azabın daha çok dokunabileceğini araştırıp beni kendilerine bağlayan bağları kesip attılar ... Madem ki öyle istediler, şimdi benim için yabancı, meçhul ve hiçtirler. Fakat onlardan ve her şeyden koparılan ben neyim?”
Vallahi bunu bir de Ramiz Dayı’ya okut, yıkılsın ortalık!