Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Böyle bir giriş yapınca, hani kim çalmış gibi anlaşılıyor. Biraz da sansasyon olsun diye böyle bir başlık attım. iki bine yakın şarkı içeren TRT arşivi, Türkiye’nin en geniş içeriklerinden birine sahip Ovi Müzik Kataloğunda müzikseverlerle buluşuyor.
Türkiye’de mayıs ayından itibaren sunulmaya başlanan Nokia’nın müzik servisi Ovi Müzik kataloğu TRT arşiviyle daha da zengin hale geldi. Başka hiçbir dijital ortamda bulunmayan iki bine yakın şarkı artık yalnızca burada yer alıyor. Peki katalogda neler var? İşte bazıları:
Solo Albümler Serisi, Bestekarlar Serisi, Çocuk Korolarından Türkü ve Şarkılar, İl Türkülerimiz Serisi, Klasik Türk Müziği Albümleri ve seçme eserlerden oluşan Karma Türk Halk ve Sanat Müziği. Ayrıca yine TRT’nin arşivinde bulunan 38 adet albüm de fiziksel olarak piyasaya sürülmeden yalnızca Ovi Müzik’ten dinlenebiliyor. Acaba hangi arada derede bu iş oldu? Meraktan yani.


CÜNEYT ÖZDEMiR ŞAŞKIN!
Cüneyt Özdemir, Fethullah Gülen röportajı yaptı, döndü. Bütün oklar üzerinde. Gülen ile konuşmak bir nevi bıçak sırtı oluyor. Özdemir’i iki gündür izledim. Bir telaş içinde. “Ben aslında böyle değilim”, “Bakın şöyle de söyleşi yaptım” diye cümleler kuruyor. Vücut dili önemli. Böyle konuşmadan, üzerinde bile durmadan rahat bir şekilde oturabilirdi ama hep sıkıntı içinde olduğunu ‘objektiflik’ reçetesi ile vermeye çalıştı. Programına katılan Nedim Şener’in “Gülen röportajına çok güvenme” sözü sanki tuz biber ekti. Belki de tam uzaklaşacakken konudan, böyle bir söz onun bilinçaltını yeniden hareketlendirdi. ‘Hanefi Avcı ile de görüştüm, işte alın tarafsızım’ mesajı verme telaşına kapıldı.
‘Medya Mahallesi’nde ise ABD’de gördükleriyle bu ülkede gördükleri arasında bağ kurmakta zorlandığını söyledi. Amerika’daki gönül vermiş, munis, hoşsohbet bir cemaatle, Türkiye’deki cemaat imajının çelişkisi içinde olduğunu ima etti. Hem gördükleri, konuştukları, hem döndükten sonra burada gelen tepkiler bir araya gelince belki de Özdemir, bir süre daha bu bunalımda yaşayacak. Sonra unutulur...


REHBERiM

BiR GECE iKi YENi DiZi FAZLA
Önce ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ (20.00), ardından ‘Türkan’ (22.15). Kanal D’de iki iddialı dizi arka arkaya ekrana geliyor. Ama ikinci dizinin birinciye göre şansı o kadar fazla değil. Günde ortalama dört saat dizi izlemek bana göre işkence! Ama sanırım televizyoncular bu işi daha biliyorlar!

Haberin Devamı

MTV’DE BiZLERE DAiR BiR DiZi
“Irk, dil, din, kültür farklılıkları gibi konulara bakış açınızı değiştirecek, kalıplaşmış önyargıları ve klişeleri yıkmayı başaran reyting rekortmeni aile dizisi ‘Turkish For Beginners’ ARD Devlet Kanalı ve MTV İtalya’dan sonra Türk televizyonlarında ilk kez yeni yayın döneminde MTV Türkiye’de!
Alman psikoterapist Doris ve polis memuru Metin’in birlikte yaşama kararlarıyla bir araya gelen çocuklarının eğlenceli hikayesi. ‘Turkish For Beginners’ tüm farklılıklara rağmen bambaşka iki kültürün ancak aşkla birleşebileceğini anlatmak üzere MTV Türkiye ekranlarında!”
Kanalın tanıtım metni böyle. Şimdi millet bu diziyi izlerken “Acaba nerede alay ediyorlar?” diye araştırmaya başlar. Hisseder gibiyim. (22.00). Türkçe dublajlı bu arada!

OKURDAN

BiRAZ DA BEĞENENLER!
Bu köşede kendimle ilgili bütün eleştirilere ‘küfürlüler hariç’ (ki şimdilik yok. Çünkü ben de küfür etmiyorum!) her okur mektubuna yer verdim. Bakın bir de ‘olumlu eleştri’ almışız. Osman Durak, şöyle yazmış:
“Cadde’deki sütununuzu sektirmem. TV izleyicisi değilim, ancak zaman zaman verdiğiniz tavsiyeleri tutuyor, iyi film ve programları kaydediyor ve seyrediyorum. Pek de boşa gitmiyor.
Geçenlerde yayınlanan ‘Behzat Ç.’ dizisi ve yazarı hakkındaki değerlendirmenizi zevkle okudum, teşekkür ederim.
Polisiyeye bayılırım. Emrah Serbes’in bulabildiğim bir kitabını, ‘Son Hafriyat’ı aldım, okuyorum, beğendim. Star’daki diziyi de kaydettim. Bugün seyrettim. Bayıldım. Karım ki bütün dizileri seyreder, neredeyse bu türler hariç, bu defa bana takıldı. Sizin yazıyı okutunca,’Ensest yok, çocuk aldırma yok.. vs’ ve beğendi.
Bizde niye polisiye olmaz, seri katil olmaz tartışmalarına girmiyorum. İleride hayırlısıyla o da olur! Ama İstanbul rehberi gibi de polisiye olmaz. Stieg Larsson ile Ahmet Ümit arasındaki fark herhalde ben ve Pavarotti, ‘Puccini’ söylerken gibi olmalı ki, karım sesimin hiç de fena olmadığıni söyler!”