Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bekir Develi’nin TRT’nin “en çok izlenen zaman” diliminde yayınlanan gezi programı “Keşif Zamanı” bu hafta Yeni Delhi’nin arka mahallelerindeydi. Bekir Bey’in deyimiyle “düşük ücretli insanların” yaşadığı bir yer! “Dibe vurmuşlar” demek daha doğrusu. “Stand - up” geçmişi olduğundan böyle bir şov için de geziyor gittiği yerleri Develi.
Mahallede bir kadınla konuşuyor, “Anita Hanım ben şunu merak ediyorum. Burada küçük küçük dünyalar, minik minik evler yan yana yaşıyorsunuz” diyor. Hindularla müslümanlar yani. “Küçük ve minik” dediği de yani parasızlıktan küçülmüş, minik minik olmuş bedenler, keyiflerinden değil. Neyse böyle şirin cümlelerle “İki farklı din nasıl geçiniyorsunuz?” noktasına geliyor sohbet.
Anita Hanım, “Çalışıyoruz, yan yana oturuyoruz, sorun yok”‘ gibilerinden bir şeyler söylüyor. Bekir Develi duygulanıyor, “Yokluk, üst başlık olmuş. Yokluk, herkesin altında kaldığı üst kimlik olmuş” diyor. (Vay anam vay cümleye bak) Develi, “İnsanların ne siyasi, ne dini ne kimliksel savaşlara girecek ne mecalleri, ne zamanları, ne de dermanları var” diye noktayı koyuyor.
Bu sınıfsal durum gezginimizi epey duygulandırmış. Hayli marksist bir yaklaşım içindeydi.

PEKİ BU SAHNELER Mİ “SAKINCALI” DEĞİL?
“Cehennem Melekleri”nde bir sahne dikkatimi çekti. Sylvester Stallone ve arkadaşları Güney Amerika’da bir diktatörü deviriyorlar ya filmde. Bu vesileyle bol bol dövüşüyorlar. Bıçaklar havada uçuşuyor ve ‘zııp’ diye vücuda saplanıyor. Kan fışkırıyor doğal olarak! Biz de seyrediyoruz.
Psikologlar mesela bir tartışma programında oturup “Çocuğun gelişimine hangisi daha zararlı?” diye konuşsa. “Bu sahneler mi, öpüşmek mi, alkol mü, tecavüz sahneleri mi?” diye sorgulasalar.
Bu arada sert filmlere karşı değilim. Eğer açık bir kanalda filmlere “Çocukların zihinsel gelişmelerine zararlı” diye cezalar veriliyorsa, bu filmin o sahnesinin es geçilmemesi lazım diye düşündüm izlerken!

DOPİNG UZMANI PROF. EMİN ERGEN: “ÖDÜLLERİ PARÇA PARÇA VERSİNLER”
Bu konu bizde pek konuşulmadı. Halbuki tam ‘Telegol’ün ağzına layıktı. Ne malzeme çıkardı; doping konusundan.
Fransız L’Equipe gazetesi doping haritası çıkardı. Türkiye, 50 atletle birinci sırada. 500 altın işin içine girince bizde bu işin ayarını kaçtığı öne sürülüyor.
D-Smart’ta Sports TV kanalında Prof. Dr. Emin Ergen vardı. “Hedef 2020” programında konuştu. İngiltere’den bir örnek verdi. Bu ülkede bir sporcu kazandığı ödülün tümünü alamıyormuş. Parça parça, aylık ya da yıllık veriliyormuş. İhtiyacı kadar yani. Ya da “Senin ihtiyacın bu kadar” denilerek bir bölümü kesiliyormuş. Bizde futbolcu parayı alır; koştur koştur lüks arabaya yatırır.

Haberin Devamı

Sports TV olimpiyatlar için gaz veriyor
Program reklama girdi. Kaldığı yerden devam etmeden bir hatırlatma yaptı; Olimpiyat kazandırır. Örnek olarak İngiltere’yi verdi; “4 yılda 13 milyar sterlin katkı yaptı”, yani ekonomiye. Neymiş, “Olimpiyat kazandırırmış”. Peki Yunanistan? Valla bu kadar gaza gelmemekte fayda var! Ya da “Ne kadar kazanıp ne kadar kaybedeceğimiz”in’ hesabını iyi yapıp öyle ortaya çıkmak daha gerçekçi olur!

JAPONYA ŞİMDİDEN REKLAMA BAŞLADI
Eurosport’ ta gördüm; Japonlar, Tokyo’nun 2020 Yaz Olimpiyatları adaylığı için reklama başlamış. Bizim hâlâ THY reklamı çıkıyor. Valla elimizi çabuk tutmazsak Japonlar alacak. En önemli mecra da Eurosport. Orada yer alacaksın.

BU ŞOV NEYLE YAPILDI?
E2 kanalında Victoria Secret üzerine çeşitlemeler vardı cuma akşam üzeri... Bir cümle dikkatimi içekti: “Bir külot ve bir sutyenle yapılan şov muhteşemdi’.
O kadar sıradan bir giysiyle bile ne şovlar yapılabileceğini anlatmak istiyor bu cümle. Çok renkli bir program yelpazemiz var. Her telden çalıyoruz icabında. Bozmayalım bu ahengi!