TRT’NİN BIÇAK SIRTI DİZİLERİ
Baştan söyleyeyim, burada bir ‘suçlama’ ya da ‘eleştiri’ yok. Sadece bir durum saptaması yapılıyor. Bugün İstanbul’un önemli yerlerdeki bilboard’larını TRT’nin yayına girecek dizisi süslüyor; ‘Sakarya Fırat’.
Tam da içinde bulunduğumuz karışık döneme denk gelen dizinin sloganı; ‘İsimsiz kahramanlar için 71 dakika saygı duruşu’... Bir sınır karakolunda yaşananları anlatıyor. Bilboard’lardaki tanıtım bir nevi ‘Nefes’ filmine çağrışım yapıyor. TRT’de oynayan bir dizimiz daha var; İsrail’in tepki gösterdiği ‘Ayrılık’. Son izlediğim bölümde İsrail askeri, babasının kucağındaki yeni doğmuş bebeği otomatik silahla tarıyordu. Yani anlaşılan İsrail tepki göstermeyi bırakmış...
Bütün bunların TRT’de olması yani bu konularda dizilerin çekilmesi bir tesadüf mü? TRT ‘bıçak sırtı’ konularda dizileri, programları yapma kararını ‘özerk’ bir şekilde alamaz. Osman Sınav’ın dizisi çekim ve oyunculuk olarak ayrı değerlendirilmeli. Yükselen değerlerin dizileri böyle oluyor galiba.
‘KURTLAR VADİSİ PUSU’ KODLARI
Bu hafta hani nasıl denir dipnot şeklinde izledim diziyi. Her zaman olduğu gibi mesaj yüklü bir bölümdü. ‘Silahlı bürokrasi’ diye bir söz vardı. Ucu açık. Bir yere gidiyor ama nereye? Kürt dosyası geliyor. Özet; “Büyümek istiyorsak bu meseleyi çözmeliyiz”. Peki nasıl? “Medyayı arkaya almak gerekir” deniliyor. Yani bütün medyayı! Demek yaşananlar gerçeklikte böyle bir çıkmaz var.
“Ben Kürt meselesini çözmeden başbakan olsam, o koltuktan kalkmam.” Mesela böyle de bir söz yer alıyor. ‘Uzlaşma, çözüm‘ hep tekrarlanan mesajlar.
Devlet politikası ile hükümet politikasının örtüşmesi olayı var bir de. Devlet kimdir? Hep bu soruyu sormuşumdur. ‘Yeni bir uluşturucu hattı’ndan bahsediliyor. Örgüt ve devletin dışında. Bunun ucu nereye gidiyor? Demek örgüt (!) ve devlet ortak uyuşturucu işi yapıyor...
Ve Polat soruyor: “İstihbarat başkanına ne kadar güvenebilirim?”, “Başbakana ne kadar güvenebilirim?”
Cevap: “Sadece kendine güven Polat...”
Bir ikon Polat Alemdar... Belki de gerçekte olanlar böyle. ‘Devlet adına görev yapıp hüsrana uğrayanlar’ın galiba cevabını veremedikleri soru bu olsa gerek!
Sakat bir olay. Reklamı varken bu yetmiyor bir de tanıtım reklamı yapılıyor. ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’de Acun Ilıcalı, iki koca meşrubat şişesini önüne almış, şişenin kapağının altında cep telefonuna bedava kontör olduğunu söylüyor. Kontör reklamı yapılır ama burada sanki programın bir devamıymış gibi ve yarışmanın yapıldığı üniversite kullanılarak pazarlama yapılıyor.
Galiba bizim çapımız bu. “Abi sen bunu boşver de cukkadan haber ver” diyebilirler. Ama ortadaki tablo resmen bilinçaltına pazarlamacılık.
GECE DIŞARI ÇIKAN ÇOCUK MUTLAKA KÖTÜ NİYETLİDİR!
Samanyolu TV’nin, örf, adet ve geleneklerimizi anlatan dizilerinden birine denk geldim. Anne, nur yüzlü, başörtülü. Oğlu haytanın teki. Çocuk gece dışarı çıkmak istiyor, anne kendini öne atıyor “Oğlum geç oldu nereye gidiyorsun?” diye soruyor. O saatte dışarı çıkan oğul, mutlaka kötü arkadaşları da vardır! Öyle de oluyor. Arkadaşıyla beraber araba çalıyorlar.
Bu diziyi izlediğiniz zaman ‘gece evden çıkan gençler mutlaka kötü bir şeyler yapıyorlardır’ kanısına varıyorsunuz. Genç, belli bir saatte eve gelmeli, yemeğini yemeli, dersini çalışmalı! Yoksa yol kötü yol. Hayatı bu kadar basite ve ayrıntısızlığa indirme kolaycılığı bu dizilerin vazgeçilmezi.