Oktay Kaynarca Türk usulü televizyonculuk olayının çarpıcı örneklerinden biri. Bunu eleştirmek adına değil, bizim televizyonculuk anlayışımızın bir sonucu olarak değerlendiriyorum. O bir profesyonel. Kim para veriyorsa, kime aklı da yatıyorsa yapar işini. İki açıdan bakalım: Oktay Kaynarca şu an ne yapıyor? ‘Nuri’ dizisinde oynuyor. TV8’de ‘Salı Sefası’nı sunuyor. Peki ayrıca ne yapacak? Bugünden itibaren TNT kanalında yarışma sunacak. Peki kendisi bugüne kadar kaç yarışma sundu? Efendim benim aklımda kalan, üç yarışma programı (hani çok da eski değil). Ne oldu bu yarışmalar? Uçtu gitti. İşte Türk usulü televizyonculuk böyle bir şey. Aynı anda iki dizide birden oynayan, aynı anda bir yarışma, bir program ve bir dizide görünen isimler... Hatta birer tane daha iş verilse alırlar. Kısa zamanda çok yorulup iyi para kazanıp sağlam bir gelecek kurmak, güzel bir formül. Helal olsun gerçekten. Kolay değil yani. Bu arada Kaynarca’nın sunacağı yeni yarışmanın adı da bu açıdan manidar: ‘Aklın Yolu Bir’! TNT/21.15
KOLLAMA, HAYALİMİ ZORLAMA!
Uzun zamandır yayında olan ‘Kollama’ dizisi değerli basınımız tarafından keşfedildi. Hatta köşe yazarlarımız da konuya eğildi. Dizideki savcı karakteri Zekeriya Öz’le özdeşleşiyor muydu? Özetle olay buradan çıktı. Diziden açıklama geldi, “Yok öyle bir şey” diye. Ve bir cümle vardı ki bu açıklamada, “Kollama, bari hayalimi zorlama” dedirtiyordu: “Öncelikle belirtmek isteriz ki, ‘Kollama’ dizisinde yer alan kişiler tamamen hayali ve olaylar da kurgusaldır. Dizideki karakterler gerçek hayatta herhangi bir kişiyi temsil etmemektedir.” Kırmızı kaşkolu ve ‘kalpak’ çağrışımı yapan şapkasıyla ‘hayal edilen’ karakterin, gerçek hayatta kimi anlattığını anlamamak hayal olurdu! Bu metni yazarken eminim, onlar da yazdıklarına gülmüşlerdir.
REHBERiM
PEMBE PANTER OLAYI BU FİLMLE BAŞLADI
Bazı filmler vardır; otur seyret, bir daha seyret. Komedi. Ne zor iştir. Ne kadar çabuk harcanıp güldürmek için yırtınan örnekleriyle doludur. Bunların içlerinden bazıları öyle bir ayrıcalık yakalar ki... Mesela ‘Pembe Panter’. Ben ‘komedinin hası’ diyorum. İlk film. Peter Sellers’in. Bu akşam Sinema TV’de. Ben kaçırmayacağım. Nerede bulsam bu filmi her daim izlerim. (21.00)
BİR BAŞYAPIT
Oyuncularıyla, konusuyla havasına değil, bileğinin hakkıyla ödülleri toplamış bir film: ‘Tehlikeli İlişkiler’... 1988 yılı yapımı. Stephen Frears’ın yönettiği, Glenn Close, John Malkovich, Michelle Pfeiffer, Keanu Reeves ve Uma Thurman’ın oynadığı film. 1782 yılında yazılmış romanın uyarlaması. Aşkın, intikamın nasıl insanlığın gündeminden hiç düşmediğini anlatıyor kısaca. Daha ne yapsın film? Bütün meseleyi çözüyor! (CNBC-E/22.00)
KANAL SATILDI, YENİ YAYINLARA DEVAM
El-Cezire ‘Cine 5’i aldı. Aldı da yeni programlar başladı. Bu akşam Yasemin Bozkurt mesela. ‘Buluşma Noktası’ adı. Televizyonda şimdilerde yapılan kayıp bulma, cinayet çözme vs. işlerinin öncülerinden Yasemin Bozkurt. İşine kaldığı yerden devam ediyor. Bugün, bir zamanlar ‘Küçük Asena’ olarak bildiğimiz Başak Yıldız’ın hikayesi var. (16.30)
OKURDAN
YETENEK SİZSİNİZ’İN GENÇ MEDDAHI
Dilim ‘stendap’ diyemiyor, dönmüyor. ‘Modern meddah’ demek bir nebze daha uygun. ‘Yetenek Sizsiniz’ yarışmasının renkli isimlerinden biri de Emrah Bari’ydi. ‘Sevgililer Günü’ üzerine yaptığı şov ‘yetenekli’ olduğunu ispatladı. Ses tonu, cümlelerdeki akış, telaffuz, duruşuyla sahne adamı olabileceğini gösterdi. Kardeşi Emre Bari’den mektup geldi. İnternet ortamında 1 milyonu bulmuş videosunu tıklayan sayısı. İzmir Konak Belediyesi’nin düzenlediği bir yarışma olmuş. Sinan Çetin, Mustafa Üstündağ gibi isimler jüri üyesiymiş. ‘Stendap’ denilen yarışmada (valla gıcık kapıyorum bu lafa) genç yetenekler arasında yine birinci olmuş Emrah. Ben neden bu mektuba yer verdim? Sahneye çıkıp hikaye anlatmak ve dinletmek ve bunu da ustruplu yapabilmek bir yetenek işi. Bu yolda giden gençlere her zaman bu köşe açık. Onun için yer verdim.