Televizyonda gösterilen filmlerin sansürlenmesi olağan. Ayrıntısına girmeyeceğim. Ayrıntı haksızlığa uğramış bir filmin oyuncusunun yazısında yer aldı. Yani ondan daha iyi ‘sansürü’ anlatabilen başka biri olamaz diye düşündüm. Film ‘Gişe Memuru’ yer ATV, oyuncu Zafer Diper. Hakkı Baba karakterinin sahibi. Birgün Gazetesi’nde köşesi mevcut. Orada dile getirmiş;
“Çeşitli yerlerde izlemiş olmama karşın, Hakkı Baba karakterini yorumlamışım ya, ‘Gişe Memuru’nu bir kez de TV’de izleyeyim diyorum, birkaç ay önce. İzlemez olaydım! Ve üstüne üstlük yeniden gösterilmez mi geçenlerde ATV’de. Bakmadım bu kez. Çünkü hiç de kendisi olmayan bir önceki gösterimi vardı aynı kanalda. Ondan söz edeceğim.”
“Atv ben o sahneyi öyle çok çalıştım ki”
“Kesip attıkları sahne otomobilin içinde geçiyor” diyerek ‘tümden kesilen’ sahnenin nasıl çekildiğini, ne emek harcandığını anlatıyor Zafer Diper yazısında: “Serkan, gişede önüne gelen araçlardan biletlerini-ödemelerini alırken birden sürücü koltuğundaki başka birisini, babası gibi görür bilinçaltında. Ve Hakkı Baba, ona kendisine bakan kızla evlenmesini, onunla sevişmesini söylemektedir ha bire, çıldırtasıya. Bu birleşme istemini de, gidip gelmelerle vermeliyim direksiyona tutunarak. Çalışacağım evde. Araba koltuğuna daha bir benzer koltuğum var. Oturuyorum onun üzerinde bütün gün. O eylemsellikle tartımımı, ayrıntıları saptamaya çalışıyorum araştıradura. 1, 3, 5, 15 derken sallantılara dayanamaz da kırılmaz mı! Gitti mi bizim koltuk ve de filmde yoktuk! Ey ATV, o sahne için onca çalıştım, koltuğum gitti ve siz o bölümü göstermediniz.”
Neden taktıkları anlaşılıyor
Sahnenin durumu anlaşılıyor. Kanalın ‘cinsellik’ anlayışıyla RTÜK’ün anlayışı arasındaki gidip gelmelerin sonucudur. Zafer Diper’in, “Sizinle cinsellik, filmde karelerdeki yorumlanışı ve anlatılmak istenen üzerine tartışmayacağım” diyen cümlesi her şeyi anlatıyor. Hikaye bu zaten. Anlamak ya da anlaşmak değil. Cinsellikle sanatın birleşmesi sunumu vs. de değil. ‘Bu sahne ahlaksız’ ya da ‘Acaba bu sahne ahlaksız mı?’ ikilemi arasında kalmanın televizyon halidir. Zafer Diper’in cümleleri de bir oyuncunun oyunculuğunu yapma isteğinin üzerinin çizilmesi isyanıdır.
MİT RAPORU AÇIKLADI STV’YE GÖRE GÖZLER KİMDE?
Samanyolu Haber’den bir haber; MİT 1 Mayıs 1977 raporunu açıkladı. Rapora göre (ki birden fazla var basında çıkan) ölümlerin sebebi, ‘Maoist grup’. Bundan sonrasıysa MİT’in değil Samanyolu’nun raporu oluyor; “Gözler Ergenekon davasından yargılanan Doğu Perinçek’e çevrildi.” Kanalın bu ‘genel geçer söylemine’ bayılıyorum. Haberlerin metinleri hep şöyle; “İddia edilen...” “Hakkında vatandaşta infial var...”, “.... Verdiği demeç büyük tepki doğurdu.” Doğurup doğurmadığına kanalın metinleri karar veriyor. Mutlaka olmuştur, biz cümleyi böyle kuralım diyor. Aynen gözlerin Doğu Perinçek’e çevrilmesi gibi.
REHBERiM
SAF VE TEMİZ ORHAN PAMUK
‘Mehmet Barlas ile 45 Dakika’ programının konuğu Orhan Pamuk. Müze açıldıktan sonra görüşme talepleri kırılmıyor. Ben üç kanalda yakaladım kendilerini. Ama bu akşamın bir farkı var. Programın tanıtım metni şöyle diyor; ‘Nobel’siz ve müzesiz Orhan Pamuk’... Evinde saf ve tertemiz haliyle yani...