Son bir hafta içinde benim gördüğüm, okuduğum ve duyduğum dört ‘buzlama’ örneği var. Temmuzun son haftası Star’da “Salak Milyoner” gösterildi. Filmin tarihi 1974. Futbol maçı sahnesinde etrafta reklam panoları vardı. Markaların çoğunun bugün adı bile yok. Ama buzlanmış. “Ne olur ne olmaz, RTÜK ceza kesmesin” mantığı.
CINE5’te geçen perşembe öğle kuşağında “Anılar” vardı. Coşkun Sabah’ın başrolde oynadığı “Nasıl star oldum” filmi. Yemek masasında içki var. Kim uğraşacak, tek tek buzlamakla, komple masayı kapatmışlar!
Show TV’de de cuma günü gündüz kuşağında yayınlanan “Aşkım Günahımdır” filminde çıplak bir çiftin resmedildiği tablo buzlandı. Oya Aydoğan’ın iç çamaşırlarıyla fotoğrafları da ayrıca sansürlenmiş. Onlar kesilince bu filmden geriye ne kalır merak ediyorum! Oya Aydoğan, Ahu Tuğba, Banu Alkan filmleri göstereceksen göze alacaksın bazı şeyleri!
Hem oynatıp, hem orayı burayı ‘buzladığında’ sorarlar, “Ağabey sen niye bu filmi gösterdin o zaman?” diye.
Sigarayla başladı, mahalle baskısına uzandı
Buzlama işi sigarayla başladı. Gizli reklamla devam etti. Sonra mahalle baskısı kategorisine geçildi. Sonra da her kanal “kendi sansürünü” yapmaya başladı. Örneğin “Salak Milyoner” filmindeki reklam panoları buzlanmasa Star ceza alır mıydı? Her filmin her karesinin buzlanması mümkün mü?
Filmlerdeki heykel ve resim buzlamalarıysa bir nevi mahalle baskısıyla karışık RTÜK korkusu. “Şu filmin şu sahnesindeki vazonun üstünde kadın erotik buzlamamışlar” diye bir şikayet gelir de, RTÜK cezayı bastırır (şu üye yapısı içinde mantıklı!) korkusu, işte ortaya “Aşkım Günahımdır” durumunu çıkarıyor.
Bu son beş yılın hikayesi. Ve giderek artacak. Eski Türk filmleri için böyle sorunlar olmazdı. Ama şimdi yaşanıyor. Bundan böyle kanallar için “TV’de Türk Sineması” daha bir sancılı olacak gibi görünüyor!
SABA TÜMER’İN YERİNE ALİŞAN VE ÇAĞLA ŞIKEL!
Çağlı Şıkel ve Alişan üç yıl birlikte program sundu. Geçmişe bakıldığında kendi kuşaklarında başarılı olmadıkları söylenemez. Sonra Alişan, Ayşe Özyılmazel ile denedi, olmadı; sonra Sevcan Orhan’la sundu o da tutmadı.
Show TV, şimdi Alişan’la Çağla Şıkel’i yeniden bir araya getiriyor. Büyük olasılıkla Saba Tümer’in kuşağına. Yani kanalın yeni ‘öğle kuşağı gözdesi’ onlar olacak.
Tutar mı? Tutar.
DİZİDEKİ ATLETİZM, KEYİF VERİYOR MU?
‘Güneşi Beklerken’de Zeynep atlet. Yarış sahneleri, olabildiğince görüntü yönetmeninin maharetiyle bir nebze olsun heyecan yaratmayı başarıyor. Yani çok fazla göze batmıyor.
Bizim dizilerin en büyük eksiği aksiyon sahneleri. Bir türlü çerçeve doldurulamıyor. Bunlara “spor karşılaşmalı sahneleri” de ekleyebiliriz. Bu dizide Hande Doğandemir, “Dizi için atletizm dersleri alıyorum” demiş. Ne kadar süredir ders alıyor mesela? Bir yıl önceden mi, yoksa dizi başlayınca mı başlamış? Ayrıca böyle bir çalışmayı gerektirecek sahne yoğunluğu şimdilik yok. Atletizm bir ayrıntı dizide.
Yine dizide okuldaki basketbol takımının sahneleri, bu kadar Amerikan film ve dizisi izledikten sonra hayli yavan geliyor.
Dizilerin sporcu karakterlere ağırlık vermesi, onların başarılarına imza atmaları hoş bir şey. Bir de o heyecanı bizlere aktarabilseler...