‘Ulan İstanbul’ yaz dizilerinin ‘devamını bekleriz’ listesine girecek kapasitede. Şöyle diyeyim; benim ‘anladığım’ dilden konuşuyorlar. Yine söyleyeyim, ben ‘total izleyici’ ile çoğu zaman ters düşen bir adamım. Seyirci milletinin ayıla bayıla izledikleri ile iletişim sorunu yaşadığım çok oluyor.
‘Ulan İstanbul’ ile iletişim sağladım diyebilirim. Sanırım genel geçer izleyici de memnun bu diziden. Öncelikle beni memnun eden nedir onları sıralayayım:
İYİ EKİP OKULLUDAN ÇIKAR MI?
‘Mankenden oyuncu olmaz mı?’ diyenlere, bu dizi ters köşe cevap veriyor; okullu genç çocuklar. Başrollere bakıyoruz Kandemir (Uğur Polat) okullu, Derya (Sevtap Özaltun) okullu, Bahadır (Caner Özyurtlu) okullu, Carlos (Erkan Kolçak Köstendi) okullu, Hayati (Beyti Engin), Şehriban (Zeynep Kankonde) okullu...
Konservatuvarlı olmak neredeyse ‘meziyet’ olmaktan çıkarılıyor bizde. ‘Star olmak için okula gitmek lazım değil’ gibi hallere de düşüyorlar.
İyi dizinin, iyi oyunculuğun da her zaman okulu var. En baba ‘star’ların dizilerinde onları taşıyan okullular olur. ‘Ulan İstanbul’ ekibi de bu anlamda iyi oyuncuların bir araya geldiği bir dizi ise bundan ‘eğitimlilerin’ rolü çok fazla.
Hem artık tiyatro bölümü mezunları kızlar ve oğlanlar yakışıklı ve güzel. “Oyuncu ama çirkin” sözü artık geçerli değil. (O ayrı bir tartışma konusu!) Öne çıkanlara bakın; güzellik ve karizma ön planda...
SENARYODA GEZİ RUHU
Uğraş Güneş’in senaryosu iki bölümde, daha kendini bulamadı. Tadımlık diyeyim. Serpme kahvaltı gibi ya da. Bir bütünlük henüz yok.
Güneş, Star’da yayınlanan ‘muhalif sabah gazetesi’ Mesut Yar’ın ‘Uyan Türkiye’sinin skeçlerini yazıyordu. Gezi kuşağının yazarı. Dizide de zaman zaman bu görülüyor.
Ekranda Eflatun Film, Adam Film gibi ekiplerin oluşturduğu ‘Geniş Aile’, ‘Leyla ile Mecnun’, ‘Kardeş Payı’ dizilerinin devamı gibi görüyorum ‘Ulan İstanbul’u...
‘KAÇAK GELİNLER’ ÜZERİNE NOTLAR
‘Kaçak Gelinler’le ilgili ilk izlenimim şu: Şenay Gürler ile Efe Aydan başka; ‘genç takım’ ise ayrı bir dizide oynuyor.
Amerikan gelinli komik filmlerden çıkıp gelme bir hali var karakterlerin. Dikkatimi çekti; bizim genç kuşak kadınlar hiç ‘seksi’ değil. Yani ‘vamp’lık yok. Bunun nedeni acaba cep telefonu kuşağı olmalarından mı kaynaklanıyor? Ne Selin Şekerci, ne Deniz Baysal... Belki de diziler fazla açılıp saçılamıyor. Yok yok onunla ilgili değil. Bir bakıştır bu, bir duruş... İçten gelen bir şey.
Erkek tarafında ‘jön’ var mesela.
Gelelim diziye; dediğim gibi iki ayrı dizi izliyoruz. Genç kızların ve oğlanların telepati kuracağı bir dizi. Yeni yetmelerin hoşuna gider.
Bir de şu var; Furkan ve Fırat Altunmeriç kardeşim ile ilgili. ‘Umutsuz Ev Kadınları’ ve ‘Vicdan’dan bilirim. Yani iyi oyuncular, bakmayın buradaki hallerine. İdare edin demişler onlar da orta karar komik olmuş..
YERLİ OLUP EVRENSEL FİNCAN OLMAK!
‘Yüzde yüz Anadolu formatı’, ‘Dünya standartlarında bir yarışma’ sloganları ile başladı ‘Fincan’... Yerli formatı yabancılara satacağız. Çin malı gibi bir yaklaşım. ‘Avrupa Avrupa duy sesimizi’ de diyebiliriz. Ses iyi çıkıyor mu? Şimdilik değil.