Hep derler ya, halbuki ne güzel başlamıştı... Bulutsuzluk Özlemi olarak Zeytinli Rock Festivali ilk başladığında, yani 2005 yılında çalmıştık biz. Sonra 2010 yılında...
Festivalin oralardan buralara gelmesine katkısı bulunan gruplardanız diyebilirim. Severiz, sayarız.
Bu sene de böyle duygularla gittik eşimle. Bütün biletler satılmış, sahil tıka basa
dolmuş.
12 bin çadırdan söz edildi. İki sahne kurulmuş ve çok güzel bir iş yapmışlar.
Ana sahne bitiyor, hemen karşısında alternatif sahneden ses yükseliyor. Böylece konser hiç bitmiyor. Bu sene buraya gelen ekip, sanırım 2 - 3 eksiğiyle Türkiye’nin ‘rock’ yüzünün saygı duyulası bir resmi geçidiydi... Dedikten sonra, bu uzatma işine gelelim... Dedim ya ne güzel başlamıştı...
Monitörler gitti
Bulutsuzluk Özlemi olarak sahneyeçıktık efendim. Bizim süre tabii ki dahakısıtlı. Sonra sevgili Duman var. Ama sonuçta bu bir rock festivali. Önümüzde çalacağımız şarkıların listesi var. Bir saati biraz geçen bir liste. Fazla parça arası vermeyen ender gruplardan biriyiz diyebilirim.
Yani tak, tak çalarız. Onun için hızlı gidiyor. Bazı parçaların solo atışmaları var. ‘Beynim Zonkluyor’ keyifli sololarıyla grubun ruhunu veren bir şarkıdır. Uzundur ve bu özelliğiyle her daim saygı görür.
Bazı parçaları atlıyoruz. Bizim menajeri gördüm sahnenin altında. Dedim, “Yine uzattık uyarı geliyor.” Neyse ‘Uçtu Uçtu’ parçasına geçtik. Finali ‘Sözlerimi Geri Alamam’la yapacaktık.
Şak önümüzdeki monitörlerden ses gitti. Masaya baktım kimse yok. Nejat (Yavaşoğulları) ‘Uçtu Uçtu’ya girmiş bile. Yani ben, davulcu, gitarcılar (Haa bu arada Akın Eldes gruba döndü bas çalıyor. Kendisine sordum, “Keyfim iyi” dedi.) kimse olayı anlamadı...
Sözlerimizi geri aldık!
‘Uçtu Uçtu’ nasıl bitti anlamadım. Sonra sahnenin önünde selam verirken buldum kendimi. Türkçesi monitörler kapanmış, sesler kesilmiş bu şekilde ‘inmemiz’ istenmiş. Nahoş bir durum. Bulutsuzluk Özlemi tarihinde, böyle bir durumu ben ‘jandarma’ emri dışında görmedim!
“Sarkma oldu, zamanı çok geçtiniz, kapatmak zorunda kaldık özür dileriz” diye bir hal aldı. Hani aldık başımızı gittik sanki. Bunun yöntemleri vardır. Zaten Nejat hesaplamış, bitecek konser. Bu ‘garip bitiş’ seyirciden de tepki gördü haliyle! Ben şahsen
çok üzüldüm, sinirlendim, rencide oldum...
‘Sözlerimi Geri Alamam’ diyemediğimiz
bugüne kadar tek konser oldu.
Ne olacak Turban’ın hali?
Festival döneminde Turban Akçay Tatil Köyü’nde kaldık. Odaları, yeşil alanı, restoranı ve havuzu kendi haline bırakılmış!
Gittiği yere kadar gitsin durumu... Eşim, “Yahu bari özelleştirsinler adama dönsün” dedi. Kendisi ‘yerli malı yurdun malı’ felsefesine sahiptir. Acıdık haline. Bu arada bir dip not; haşemada bu yıl moda renk çingene pembesi...