Sayısal karasal yayına geçiş tarihi 2013 olarak netleşti. 2015’e kadar karasal yayına devam, sonra bitiyor. Ben de daha önce yazmıştım bu tarihi. Bir dönüm noktası olacak. Ama öyle bir hava verildi ki çanaklar çöpe atılacak, HD yayınlar bedava olacak. Şifreli yayınlar da kalkacak, her şey bedava olacak havası var.
HD yayınları izlemek için vatandaş sanki Digitürk ya da D-Smart’a abone oluyor izlenimi veriliyor. Oysa insanlar sadece HD yayın izlemek için değil, §genel izleyiciye sunulandan farklı içerikteki hizmetler için platformlara abone oluyor. “Şifreli yayın yapan platformların fiyatları da düşer” mantığı bu açıdan bana pek tutarlı gelmedi.
Çanak anten olayı yanlış anlaşıldı
“Çanak antenler çöpe” sözüyle sanki tüm çanak antenler devre dışı kalacak havası yaratıldı. İşin aslı şu:
Uyduların kapanması söz konusu değil. Türkiye’de büyük kanalların karasal yayınları bile basit antenlerle her bölgede rahatlıkla izlenemiyor. Bu nedenle insanlar yayınları alabilmek için çanak anten kullanmak zorunda kalıyor. Bugün yayında olan bütün ulusal kanallar, hem karasal ortamda hem uydudan yayın yapıyor.
Peki kanallar neden uyduya çıkıyor? Çünkü karasal yayını her yere ulaştıramıyorlar. Sayısal yayına geçildiğinde insanların bunlara ulaşabilmesi için çanak anten kullanmasına gerek kalmayacak. Ama uydudaki televizyon kanallarını izlemek isteyenler ve bu sistemi kurmuş olanların çanakları çıkarmalarına gerek yok. “Yani 10 milyon çanak çöpe” lafı pek doğru değil!
Her önüne gelen HD yayın yapamayacak
HD yayın da öyle kolay olmayacak. 2013’te karasal sayısal yayın ihalesi açılacak. Bunu kazanan kuruluşlar yayına başlayacak. Bu ilk ayak.
Eğer HD yayın yapacaksan ayrı yayın lisansı alman gerekiyor. Şu anda kaç kuruluşa HD yayın lisansı verileceği belli değil. RTÜK, bunun planlamasını yapıyor. Bütün kanallar HD olmayacak. Öncelikli amaç, görüntü kalitesinin artırılması.
Bütün kanallar karasal sayısala geçmek zorunda mı?
Radyo ve televizyon kuruluşları, yayın yaptıkları ortamlara göre lisans alıyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de karasal ortamda, uydu ortamında, kablolu sistemde yer alan kuruluşlar, dijital platformlar, isteğe bağlı yayınlar var.
Buraya kadar üzerinde tartıştığımız her şey karasal ortamda yayın yapan kuruluşlarla ilgili. Bugün TV karasal ortamda yayın yapıyorsa, ihaleye girecek. Uyduda ve kabloda yaptığı yayınlar sürecek. Yani RTÜK’ten aldığı uydu yayın lisansıyla kablolu yayın lisansı devam edecek. Ama karasal analog yayın da yapıyorsa eğer, lisans alabilmek için ihaleye girmek zorunda.
Örnek vermek gerekirse, Kanal D hem karasal yayın yapıyor, hem kabloda, hem uyduda var. Karasaldaki yayını için lisansı yok, ama uydu ve kablo lisansı var. Show TV de aynı durumda, Kanal 7 de. Karasal ortamdaki yayınlarını sürdürebilmeleri için karasal sayısal yayın ihalesine girmeleri gerekiyor. Yani bütün televizyon kanalları karasal sayısal olmak zorunda değil, bunu da belirtmekte fayda var.
Eldeki televizyonlar işe yarar mı?
Plazmalar da dahil sayısal karasal yayınları izlemek için ‘set top box’ kutusunu almak gerekiyor. 18 milyon alıcı bulunuyor ülkede. “Promosyonla bu kutular verilecek” iddiası biraz mide bulandırıcı! Tanesi 50 dolar civarında. Bunu bedavaya verirler mi?
“Yeni alınacak televizyonun yanında belki olabilir” diyor işin uzmanları. Karasal sayısal yayınlara uyumlu televizyonlarsa hayli pahalıymış.
Bu arada bir dipnot: TV alıcıları ve ‘set top box’lar için gereken standartlar, RTÜK’ün sitesinde var. Yeni televizyon alacakların biraz beklemelerinde fayda var. Bu konuyu da ilerleyen günlerde ele alacağım.