Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

FOX’un yeni dizisi ‘Bizim Hikaye’, aslında iki yıldır beklediğimiz bir proje. Yedi sezondur Amerika’da yayınlanan ve ülkemiz dahil dünyanın birçok ülkesinde izlenen, ‘Shameless’ yani Türkçesi ‘Utanmazlar’ olan dizinin uyarlaması. Proje, Amerika ortalamasına göre bile çok uç karakterlerden oluşan bir ailenin hikayesini konu alıyor. Anne çocuklarını terk etmiş, baba alkolik, berduş, çocuklardan biri eşcinsel, diğeri zampara, bir diğeri haşarı. Dizide; alkol, uyuşturucu, cinsellik, eşcinsellik ve suç, her şey var.

Haberin Devamı

Sektörde herkes merak ediyordu, Amerika için bile bu kadar uçlarda bir dizi Türkiye’ye nasıl uyarlanabilirdi? RTÜK sınırlamalarıyla sigaranın ve alkolün gösterilemediği, öpüşmenin büyük olay olduğu, genel ahlaka uygun olmayan davranışların para cezası ya da yayın durdurma cezası aldığı bir televizyon yapısında, nasıl uyarlanacaktı? Herkes muhtemelen vazgeçileceğini düşünüyordu, ama sonunda yayınlandı. Orijinal diziyi izlememiş olanlar için detaya girip, merak edilecekleri deşifre etmeyeceğim. Genel hatlarıyla bakıldığında ‘Bizim Hikaye’, bırakın ‘Shameless’ gibi marjinal bir diziyi, ortalama bir Amerikan projesinin bile uyarlaması gibi durmuyor. Oldukça yerelleştirilmiş, kenar mahallede yaşayan, dağınık ve düzensiz bir aile hikayesi gibi daha çok. Zaten uyarlama olduğu anlaşılıyorsa, başarıyla uyarlanmamış demektir. Bu anlamda başarılı.

Yabancı dizi uyarlamak, daha çok başı sonu, hikayeleri, karakterleri belli olan senaryosundan faydalanma amaçlı. ‘Shameless’taki birçok bölüm konusu, kullanılamaz Türkçe uyarlamasında. Oradaki hikayeler, karakterler aksine insanın elini kolunu bağlar. Düşünün, eşcinselliği üzerinden kurulan karakterin bu özelliğini kullanmazsanız çöker. Ya da evi çekip çeviren, en mantıklı, düzgün, ailenin sağduyulu kişisi Fiona karakteri, sevgilisini eve getirip sevişirken, babasına yakalanması ve bunu dert etmeden devam etmesi gibi olaylar... Gel de bunu uyarla.

Şimdi akla gelen soru, karakterlerin marjinallikleri, ahlaksızlıkları üzerine kurulan
bir dizi, bu özellikleri kullanılmayacaksa neden uyarlanıyor? İşte orada sektörün yaşadığı belirsizliklerden kaynaklanan güven arayışı var. Yedi sezon sadece Amerika’da değil, dünyada başarı kazanmış bir diziden gelen güven. Mesela yapımcısı bir senariste, “Bana dağınık, düzensiz, problemli ve ahlaksız bir ailenin hikayesini yaz” da diyebilirdi. O zaman uyarlanması zor olan böyle bir dizinin dertleriyle de uğraşmazdı. Her şeye rağmen ‘Shameless’ gibi bir dizinin uyarlamasını yapmaya girişmek bir cesaret işi. Emeği geçenlere kolay gelsin, yolları açık olsun.

Haberin Devamı

Kore’den yine ödül geldi!

Kore’de her yıl yapılan Seul Drama Ödülleri, dünya çapında prestije sahip. Bu
sene, 55 ülke yarıştı. ‘Cesur
ve Güzel’, gümüş ödülü kazandı, Kerem Bürsin de, ‘Bu Şehir Arkandan Gelecek’ dizisindeki performansıyla ‘En İyi Aktör’ ödülünü aldı. İki ödül de dizi sektörünün uluslararası alanda tanınması, daha çok dikkate alınması ve talep görmesi açısından önemli.

‘Cesur ve Güzel’in yönetmeni Ali Bilgin’e, Seul’deki gözlemlerini, yaşadıklarını ve dizilerimizin başarısıyla ilgili sorular sordum. Orada birçok yapımcı, yönetmen ve oyuncunun Türkiye’yi yakından takip ettiğini ve ilgiyle izlediğini anlattı. Bizim dizilerin tercih edilme nedeni olarak da, özellikle aşk
ve aile bağlarına odaklanmış hikayelerimizin, yurt dışı pazarında tanınan oyuncuların etkisi olduğunun görüşünde. Zaten teknik donanım olarak dünya ölçeğindeyiz. En çok zorlandığı an ise, dizi sürelerini açıkladığı anmış. Bilgin, “Günde 30 sayfa çektiğimi söylemeye utandım, hatta beş günde 145 dakika çekiyoruz dediğimde kendimi yalancı gibi hissettim. Çünkü bunu ispatlamaya çalışmak bile üzücü ve can sıkıcıydı. Övündüğümüz şey, aslında üzülecek bir halde olduğumuzun resmiydi” dedi.

Haberin Devamı

Bilgin’in yaşadığı zorluğu çok iyi anlıyorum. Çünkü dünyada ortalama drama
süresi 45 dakika, en uzunu 60 dakika. Bizde nerdeyse iki katından bile fazla. Bu kadar kısa zamanda bu kadar uzun dizi çekebilmekle övünmeli miyiz, yoksa yeterli zaman harcamadığımız için biraz utanmalı mıyız?