Star TV’nin yeni dizisi ‘Ufak Tefek Cinayetler’, Amerika’da benzerleri yapılan ama bizde pek işlenmeyen türde bir hikayeye sahip. Dizi, lise arkadaşı üç kızın, arkadaşlarına ve öğretmenlerine yaptıkları kötü niyetli bir oyunun, yıllar içinde neden olduğu büyük trajedileri anlatıyor. Sırlar, yalanlar ve entrikalarla dolu, insanın içindeki kötülüğün sınırlarını zorlayan psikolojik gerilime göz kırpan bir ‘kadın’ hikayesi.
Hakkını yemeyelim Ay Yapım, iyi senaryolar, güçlü oyuncu kadrosu ve özenli prodüksiyonunu burada da sürdürmüş. Yönetmenler Ali Bilgin ve Deniz Yorulmazer, Batılı hikayeleri iyi çektiklerini, ‘Medcezir’, ’20 Dakika’ ve ‘Cesur ve Güzel’de ispat etmişti. Bu projede de hakkını vermişler. En son ‘Kiralık Aşk’ı yazan Meriç Acemi, iyi kalpli kızın romantik komedisinden, kötücül kadınların entrikalı hikayesine iyi geçiş yapmış. Projenin, Gökçe Bahadır, Aslıhan Gürbüz, Bade İşçil, Tülin Özer, Mert Fırat, Selim Bayraktar, Yıldıray Şahinler ve Ferit Aktuğ’dan oluşan
iyi bir oyuncu kadrosu var.
‘Ufak Tefek Cinayetler’in yumuşak karnı, anlatım tarzı. Bizim seyircinin alışık olmadığı, ‘yabancı dizi’ gibi bir işlenişi var. Ayrıca iyi kalpli, masum kızın kötülere karşı savaşına alışmış olan seyircimiz için bunca kötü karakter yine de aşırı doz gelebilir. Ama iyi işlendiğinde bu özelliğin güçlü tarafı da olabilir. Seyircimiz, bazı alışkanlıkları olsa da yeniliklere açık çünkü. Yolu açık olsun...
Acıların ‘Kadın’ı
FOX’un yeni dizisi ‘Kadın’, büyük bir aşkla sevdiği kocasını kaybetmiş Bahar’ın, iki çocuğuyla yaşadığı acıları ve hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Yoksul ve yalnız bir annenin hem aşk acısı hem de kendini ve çocuklarını kötülüklerden koruma çabası, onlara hayatı pozitif göstermeye çalışması da hüznü arttırıyor. Üstelik kendi annesiyle de ilişkisi trajik.
Yönetmen Merve Girgin, ‘Anne’deki, gerçekçiliğe olabildiğince yakınlaşmaya çalışan, rejisini hikayenin önüne çıkarmayan, dengeli üslubunu burada da devam ettirmiş. Zaten küçük insanların büyük trajedisini anlatan bir hikaye, böyle çekilmezse gerçekçilikten çok ‘film icabı’na döner. Senarist Hande Altaylı da, bir Japon hikayesini adeta bizim hikaye gibi başarıyla uyarlamış. Dizinin yükünü, hakkını vererek omuzlayan Özge Özpirinççi’ye, Bennu Yıldırımlar ve Caner Cindoruk iyi eşlik etmiş.
‘Kadın’ın reyting başarısı, televizyon sektörü açısından çok önemli. Projede, sezon boyunca acaba aşık olacaklar mı diyebileceğimiz çiftler, zengin evler, yırtmaya çalışan yoksullar, köşkler, gösterişli sahneler ve entrikalar yok. Yoksul bir anne, tek başına çocuklarını büyüterek ayakta kalmaya çalışıyor. Yani ülkemizde yüz binlerce kadının başına gelen, milyonların başına gelebilecek bir hikayesi var. Bakalım seyirci, sadece özendiği hayatları mı izlemek istiyor, yoksa yaşadığı acıları da seyretmeyi tercih ediyor mu? Göreceğiz. Bana sorarsanız, isteyecek ve izleyecek. Söylemekten bizim dilimizde tüy bitti ama anlatamadık. Reyting sonuçları belki anlatır. ‘Kadın’ın yolu açık olsun. Hatta ayakta kalma mücadelesi veren bütün kadınlarımızın...
Bir kutu kitap
Dünyanın en çok TV izleyen ve en az kitap okuyan ülkelerinin başında geliyoruz. O yüzden ‘Bir Kutu Kitap’ girişimini çok destekliyorum. Kurucuları Alpaslan Demir ve Enes Çakır’ı tebrik edip, bu girişimlerini sordum. Kısaca özetleyeyim, 2 bin aboneleri var ve hızla yükseliyormuş. Sistem şu, 34.90 TL’ye abone oluyorsunuz. Her ay editörlerin özenle seçtiği üç kitap adresinize geliyor. Kitap seçmede zorlananlar, kitabevine gitme zamanı ya da imkanı bulamayanlar ve büyük şehirler dışında yaşayanlar için oldukça faydalı. Tabii bir de işin ekonomik boyutu var. Neredeyse bir kitap parasına üç kitap çünkü.
Söz konusu kitap olunca, bir omuz atmak boynumuzun borcu. Kitap yazmak da, okumak da, satmak da para kazandıran bir şey değil. Kitap, insanın kendine ve sevdiklerine verebileceği en güzel hediyelerden biri. Sevdiklerinize bir kutu kitap armağan edin.