MERAKLA BEKLENEN ‘KALBİMİN SULTANI’

Uzun zamandır beklenen romantik komedi dizisi ‘Kalbimin Sultanı’nın ilk bölümü yayınlandı. Neden merak ediliyordu? Birincisi, romantik komedi ama dönem dizisi... Sultan II. Mahmud’un, Rus güzel Anna ile aşkını anlatıyor. İlk Türk-Rus ortak yapımı ve aynı anda Rusya’da da yayına girecek. ‘Lost’ ve ‘Prison Break’in yönetmeni Bobby Roth, projenin supervisor yönetmeni... Böyle özellikleri olunca, merak etmemek mümkün değil tabii.

Sultan Mahmud, savaş ve fetihleriyle bilinen Kanuni ya da Fatih gibi bir padişah değil. Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp, modern orduya geçişi başlatmasıyla anılıyor en çok. Bir de devlette ve sosyal yaşamda yaptığı yeniliklerle... Örneğin, divanı kaldırıp, bugünkü bakanlıklara benzer nazırlıkları kurdu, fes, pantolon, ceket gibi giyimi başlattı ve devlet dairelerine resimlerini astırdı. Ekonomi, bürokrasi ve kültür gibi alanlarda modernleşme çalışmalarının en yoğun olduğu dönemdi onunki... Şiire, müziğe ve at sanatına da özel ilgisi vardı. Anlayacağınız farklı bir padişah pofili çizdi.

1808’de, 23 yaşında tahta çıkan genç bir padişahtı… İşte ‘Kalbimin Sultanı’, böyle bir padişahın, tebdil kıyafet vatandaşın arasına girdiği bir sırada, Rus güzeli Anna ile tanışıp aşık olmasını anlatıyor. Sürekli yenilik yaptığı için yabancı dil öğretmeni Anna’yı sarayda işe alıyor, tercüman olarak. Anna, Osmanlı’yı çağ dışı bulmaktadır. Sarayı da padişahı da moderleştirecektir.

1956 yapımı ‘Kral ve Ben’ ve ondan uyarlanan ‘Anna and the King’ yani ‘Genç Kız ve Kral’ filmlerinin hikayesinden esinlenilmiş. Padişahı Ali Ersan Duru, Anna’yı ise Alexandra Nikiforova canlandırıyor. Doğrusu ikisi de rollerine ve birbirlerine yakışmış. Günümüz romantik komedilerine benzer şekilde tanışma hikayeleri var. Anna, padişahı kayıkçı sanar ve hakkındaki olumsuz ön yargılarını anlatır. Sultan, ondan etkilenmiştir. İlk fırsatta saraya çağırtır. Anna, cariyelerden biri olmamakta kararlıdır. Güzel, asi ve inatçı bir kızdır. Bu aşk, aynı zamanda padişahı ve sarayı da dönüştürecektir.

Osmanlı’yı at üstünde sadece savaşlarla anlatmak yerine, böyle bir romantik komedide işlemek bence iyi bir fikir. Sürekli hamasetle tarihi anlatamayız. Ama böyle görmeyi isteyen çok kişi olduğu için tepkiler gelebilir. Bakıp, göreceğiz ama biraz da hoş görülü olmakta yarar var.

İlk bölüm reytingi düşüktü ama bir hafta sonra yayına girse daha iyi bir sonuç alırdı. Önümüzdeki haftalarda yükselebilir.

Sahte cerrah da gördük

Cüneyt Turan, kendini beyin cerrahı profesör olarak tanıtıyor. 10 binden fazla ameliyata girmiş ve tecrübeli... Yurt dışında da eğitim almış. Bir sürü kanala uzman olarak çıkıyor, panellerde konuşmacılık yapıyor. İnanılır gibi değil, film olsa ‘Proje icabı’ deriz.

Sevgili program yapımcıları ve kanal yönetcileri lütfen biraz daha hassasiyet. Ekrana çıkaracağınız uzmanları lütfen araştırınız, sorunuz. İşin sahtekârlığı bir tarafa, sağlık bu başka bir şeye de benzemez. İnsanların hayatına mal olacak bu durumlar…