Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye’de dizi deyince ilk akla gelen isimlerden Tomris Giritlioğlu ile uzun ve keyifli bir sohbet etme fırsatı buldum. “Nereden nereye” diyerek hem unutamadığımız eski dizileri konuşarak nostalji yaptık hem de “Neden şimdi yine olmasın?” diye umutlanıp heyecanlandık. Şimdi yeni diziler hazırlamanın heyecanını yaşıyor, sektöre yeni adım atan bir genç gibi. Neler olduğunu yazamıyorum ama zaten hep birlikte görüp izleyeceğiz.

Sohbetimize de konu olan ve Giritlioğlu’nun yönetmen, yapımcı ve proje tasarımcı olarak altında imzası olan işlerin bazılarını bir hatırlayalım.

- ‘Hatırla Sevgili’: Biri Demokrat Partili, diğeri CHP’li iki aileye mensup gencin aşk hikayesi üzerinden Aydın Menderesli 1950’ler ve 27 Mayıs sonrası yılların Türkiye’si. Dünyayı ve Türkiye’yi sarsan 68 gençlik hareketini ve Deniz Gezmiş’i günümüz gençleriyle tanıştıran dizi diyebiliriz.

- ‘Bu Kalp Seni Unutur mu?’: 12 Eylül darbe süreci ve sonrasında yaşananlar dergi çalışanlarının hayatları üzerinden anlatılıyor. Diyarbakır Cezaevleri ve işkenceler ilk defa bir diziye konu olmuştu.

- ‘Çemberimde Gül Oya’: Günümüz genci Feriha’nın, annesi ve babasının gençlik aşkını anlatırken, 1970’li yılların çalkantılı dönemini işliyor. Hem 2000’li hem de 70’li yıllar geriye dönüşlerle anlatılıyor.

- ‘Seher Vakti’: Çukurova insanlarını anlatan dizi, bir ailenin yıllardır saklanan sırrı, peşine düşülen hazine, kaçakçılık gibi hikayeler ekseninde, doğu batı, gelenek modernlik, kuşak çatışması gibi konuları ele aldı. Adını bir Alevi türküsünden alan dizi Cemevini, Alevi semahlarını, deyişlerini ve ağıtlarını gösteren bir dizi olarak hafızalarda yer etti.

-‘Karayılan’: Fransız işgali günlerini yaşayan Antep’in efsane kahramanı Karayılan’ın hikayesi. Anadolu’nun ‘Zorro’sunun Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelesi yine bir aşk hikayesi üzerinden anlatılıyor.

-‘Güz Sancısı’: Ülke tarihimizin utanç günleri 6 - 7 Eylül 1955 yılında, İstanbul’daki gayrı müslimlere yapılan saldırıları, yaşanan trajik olayları anlatan film, bir Rum kızı ile Türk milliyetçisinin aşkına tanıklık ediyor.

Bir de şimdi yayında olan dizilerin, vizyondaki filmlerin konularını yanına koyduğumuzda nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlıyoruz. Memleketimiz, toprağımız tarih ve kültür zengini, hikaye cenneti. Unutmamakta yarar var...

Haberin Devamı

8 MART’IN DİZİSİ HANGİSİ?

Geçtiğimiz haftanın konusu olan 8 Mart sadece ‘Kadınlar Günü’ değil, ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’. Peki ‘emekçi kadın’ların televizyondaki durumu ne? Kadın programları deyince akla ev hanımları, yemek ve izdivaç programları geliyor. Dizilerdeki kadınlar deyince ise kumpas, entrika...

Sektörde çalışan sanat, kostüm, makyaj ekibinin çoğu kadın. Oyuncuların yarısı, senaryo yazarlarının çoğu, kanallardaki dizilere karar veren drama ekiplerinin ise tamamına yakını kadın. Yönetmenlerde henüz çoğunluk erkek.
Dizi seyircileri arasında çoğunluk ve karar verici kitle kadın olduğu için sektör kadın tercihlerini erkeklerden daha çok önemsiyor.

Gelelim dizilerin kadın karakterlerine. Çoğu dizide hikayenin merkezindeki esas oğlanı elde etmeye ya da elde tutmaya çalışan kadınlar var. Herhangi bir amacı, kariyer planı, hobisi olmadan sadece erkeğine odaklanıyorlar. Zaten çoğunun ne mesleği, ne eğitimi, ne de işi hakkında bilgimiz yok çünkü çalışmıyor, çalışmayı da düşünmüyorlar.

Kariyer odaklı kadın karakterler en çok ‘Kiralık Aşk’ta. Orada da esas kız, esas oğlanın asistanı. İşini düşündüğü kadar, aşık olduğu patronunun kahvesini, kahvaltısını, giyimini, kuşamını düşünüyor.

‘Kördüğüm’de Belçim Bilgin’in oynadığı karakter doktor kimliğini hep yanında taşıyor. ‘Evli ve Öfkeli’deki dört kadın karakterden biri aktris, biri polis, biri de doktor.

En cevvali ‘Poyraz Karayel’in kadınları. Mafyatik bir dünyanın insanlarının hayatlarını anlatan dizideki kadınlar erkeklere kök söktürüyor. Her daim yanlarındalar ve onları ‘tehlike’den uzak tutmaya çalışan erkeklerin karşısına dikiliyorlar.
‘Seksenler’deki kadınlar ise, “Aile ekonomisine katkı yapalım” aşamasındalar daha. Ne de olsa feminizmin yeşerdiği yıllar. Onların mücadelesi olmasaydı, bahsettiğimiz bu kadın karakterler de olmazdı.
Yeni bir 8 Mart’ta, özgür ve mutlu kadınların ülkesi olmak dileğiyle...