Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Televizyon onbinlerce insan için ekmek kapısı. Bakkal nasıl dükkanını kapatmıyorsa diziler de, diğer televizyon programları da yayınlanacak. Ama bu böyle diye sorumluluktan da kaçamayız. Türkiye ABD’den sonra dünyada en çok televizyon seyreden ikinci ülkeyse, reytingleri diziler alıyorsa bu sorumluluk onlara düşer. Dizi yapımcıları da ülkenin gündemine katkı yapmak zorundalar.

Şu an yeni bölümün senaryosunu yazan senarist arkadaşlara çağrımdır.

Lütfen, senaryonuza uygun bir şekilde şiddeti eleştiren, barış ve kardeşlik mesajı içeren sahneler koyunuz. Beren Saat’e tepki için ‘Aşk - ı Memnu’ köşküne protestoya gidenler varsa, mesajınız belki haber bültenlerinden daha etkili olabilir…

‘ZOR GÜNLER’DE TV, SİNEMA VE TİYATRONUN SORUMLULUĞU NE

Haberin Devamı

Seyircinin sorumluluğu ne?

“Türkiye yasta, yürekler dağlanıyor, halk ayakta…” dense de reytinglere bakılırsa diziler hâlâ ilgi görmeye devam ediyor. Bu hem iyi hem kötü. İyi çünkü hayat devam ediyor, insanların sinirlerini sakinleştirmesi, ilgisini dağıtması lazım. Kötü, çünkü ülkemiz bu kadar kritik günler yaşarken herkesin dizilere dalıp olan biteni iyi takip etmesi, gerçeği görmeye çalışması lazım. Seyircinin sorumluluğu bu ikisini dengede tutmak. Hani bir reklam var ya, ‘televizyonunuz sizi uyutmasın’ diyen. Televizyon öyle bir şey işte, ister uyutur, ister uyandırır!

Sahile vurmuş çocuk bedenlerini günlerce izledik. Gün boyunca haber bültenlerinde ölümler, cenazeler, protestolar var. Bu saatlerde çocuklar da ekran başında. Çocuklar oyuncakla oynarken bile ilgisizmiş gibi görünseler de, gördüklerini ve duyduklarını hemen hafızalarına kaydediyorlar.

Televizyonda, birileri bilerek ya da bilmeyerek olumsuz mesajlar verebilirler. Küçük çocukların olumsuz etkilenmesini engellememiz lazım.

Psikolog ya da pedagog olmadığım için bu konuda tavsiye vermek bana düşmez. Pek rastlamadım ama televizyonlarda çocukların olumsuz etkilenmelerini engellemek için yapılması gerekenleri anlatan programlar olmalı. Ebeveynler de bunları dikkatle izlemeli ve gereğini yapmalı. Sokaklarda yakıp yıkan ‘protesto’ yapanların, şiddet uygulayanların birçoğu bugünlerden daha korkunç manzaraların yaşandığı 90’larda çocuktu.

Haberin Devamı

O yıllarda çocukların ruh halleri, gördükleri karşısında nasıl etkilenecekleri çok önemsenmezdi. Sonuç ortada…

Yöneticilerin sorumluluğu ne?

Bundan tam beş yıl önce yine şehit haberleri vardı ve Adana Büyükşehir Belediyesi 17. Altın Koza Film Festivali’ni iptal ettiğini duyurdu. O zaman benim de içinde bulunduğum ve sinema – TV çalışanlarının oluşturduğu Sinema Konseyi olaya müdahale etti. Belediye verdiği karardan geri dönmek zorunda kaldı.

O zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz. Film festivali ‘eğlence’ değildir. Tabii ki böyle günler yaşanırken festival partileri, kutlamaları yapılmaz. Zaten yapılsa da hiçbir sinemacı buna katılmaz. Ama sanat devam etmeli ki, insanlar şiddet yerine sanatı tercih etsin. Acılar bir daha yaşanmasın!

Bu yıl 22. Altın Koza Festivali iptal edilmedi ama açılış ve kapanış törenleri iptal edildi. Beş yıl öncesine bakıldığında bu karar daha sağlıklı görünüyor.

Haberin Devamı

Sanatçıların sorumluluğu ne?

Hafta arasında Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu’nun sergilediği ‘Guguk Kuşu’ adlı oyunu izledim. Açıkçası oyun iptal edilir mi diye düşündüm ama edilmedi. Harbiye’de binlerce insan vardı. Üzücü günler yaşanırken, bir tiyatro oyununa binlerce kişinin katılması sevindirdi beni. Kerem Alışık, sesi titreyerek duygusal bir konuşma yaptı.

O akşam aynı zamanda tiyatrolarının 17’nci yıl dönümünü kutlamak için yapacakları töreni iptal ettiklerini, ama ‘sanat susmasın’ diyerek oyunu oynayacaklarını açıkladı. Ardından barış mesajı verdi ve herkesi şehitler için saygı duruşuna davet etti. Seyircilere de bu tavrı alkışlamak düştü…