TASARIMCI DERELi’NiN ÇUBUKLU’DAKi SARAYI

Dereli, takıda son trendin titanyum olduğunu söylüyor. Mücevher tasarlarken altın gibi geri dönüşümü olan malzemeyle çalışmayı sevdiğini söyleyen tasarımcı, kendisinin az ve öz takı taktığından bahsediyor. “Aslında bütün mesele yakıştırmakta. Kendinizi içinde iyi hissettiğiniz her şeyi iyi taşırsınız, tek kural bu” diyor.

Dereli, güne erken başlıyor. “Bahçede keyifli bir kahvaltı yaparım önce.
Sonrasındaysa Kapalıçarşı’daki atölyeme giderim. Oradan da mağazaya...” B Point by Bilgün Dereli markasının yaratıcısı Bilgün Dereli, dokuz yıl önce tasarım yapmaya başlamış. Akmerkez’de açtığı yeni mağazasında gümüş ev aksesuarları ve altın ağırlıklı mücevher olmak üzere iki farklı alanda tasarımlar yapıyor.
“Mağazada çerezlik, sürahi, karaf, evle ilgili aklınıza ne obje gelirse var. Ayrıca değerli taşlarla bezeli mücevherler tasarlıyorum. Ev aksesuarlarını 925 ayar gümüş üzerine çalışıyorum. Mücevher merakım aslında annemle başladı. O bu işlerden çok iyi anlardı. Çocukken onunla Kapalıçarşı’da kuyumcuları gezmeye bayılırdım,” diye anlatmaya başlıyor evinin salonunda.


Salonda MaxAlto marka geniş bir L oturma grubu var. Ahşap sehpanın
üzerindeki Tayland’dan aldığı üç balık biblosu kızlarını temsil ediyor.

Çiçeksiz ev hayal edememSalonun değişik köşelerine yerleştirilmiş beyaz güller ve mor lisyantuslar sanki profesyonel bir çiçekçinin elinden çıkmış gibi tanzim edilmiş. “Çiçeksiz ev hayal bile edemem” diyor Sazak. Maltese Terrier cinsi köpekleri Popcorn ve Pufy de o konuşurken kucağına zıplıyor. “Kızlarım gittikten sonra evdeki en büyük avuntum onlar oldu. Bazen çok gürültücü olabiliyorlar ama,” diyerek şefkatle başlarını okşuyor.
Küçük kızı Emine (21), Londra Bennington College’da, ikizlerden Elif (26), Londra Central Saint Martins College of Art&Design’da eğitim görüyormuş. Beymen’de iş hayatına devam eden Ayşe de, Cihangir’de ayrı bir eve çıktığı için artık onunla yaşamıyor. Dereli, kendi evini dekore ettikten sonra kızı Ayşe’nin de evine el atmış.

“Tasarım araştırmayı gerektiriyor”1995’te yapılan villa ailesine ait özel bir arazide yer alıyor. “Evi kendi yaşam tarzıma uygun hale getirmek üç ayımı aldı” diyor. 300 metrekarelik ev geniş bir bahçe içinde konumlanmış. Bahçenin peyzajıyla baştan sona kendi ilgilenmiş. “Tasarım yapınca araştırmaya ve yoktan var etmeye meraklı oluyorsunuz. Ben bu bahçeyi yaparken, gezmediğim botanik bahçesi, sera kalmamıştı” diye anlatmayı sürdürüyor Dereli. Mimar Yağız Özden’den evin tadilat aşamasında yardım almış Dereli. Bursa beji mermerle meşe kullanılan antre ve salon zemini, beyaz duvarlarla ferah bir görünüm elde etmiş.
Duvarlarda Canan Tolon, Nezih Çavuşoğlu ve Kemal Önsoy’un yağlıboya tabloları asılı. Yakın arkadaşı Ayşegül Dinçkök’ün sualtında çektiği fotoğraflarsa bahçedeki oturma grubunun önündeki cam sehpaya uygulanmış. “Bu onun bana ev hediyesidir. Buraya güzel bir renk katıyor,” diyor. Eskiden daha klasik bir dekorasyon tarzı olduğunu anlatan Dereli zamanla modern bir çizgiye yöneldiğini söylüyor.

YEMEK RİTÜELİ ÖNEMLİ
Yemek yapmaya meraklı olduğunu anlatan Dereli, taşınır taşınmaz ilk iş mutfağını büyütmüş. Yaptığı seyahatlerden taşıdığı yemek kitapları mutfak raflarını doldurmuş. “Misafirlerime kendi hazırladığım yemekleri tattırmayı severim. Yemek ritüelleri bu evde çok önemlidir” diyor.