12.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
10 yıl sonra bugün arkasında 50 kadar film, önünde ise bir sürü proje, umut, heyecan var. Afişteki yüzü Türkiye'nin dört bir yanını süsleyen Timur Seyfettin Ölmez, yeni adıyla Tim Seyfi, yine tıpkı "2 Süper Film Birden"in kahramanı Necati gibi, 'varsayım yapmıyor'. Gurbetçi Ölmez ailesinin 8 çocuğundan biri olan Timur Seyfettin, dil okumaya gittiği Fransa'dan bambaşka bir kararla döner Münih'e: Oyuncu olacaktır. Elinde kendi görüntülerinden hazırladığı bir video kasetle yılmadan bütün kapıları çalar 2 yıl boyunca. Kendine, yeteneğine inancı tamdır, fırsat verilirse "Avrupa'yı sarsması" işten değildir, "2 Süper Film Birden"in kahramanı Necati gibi... 1996'da küçük bir tiyatroda oynarken değişen kaderini bundan böyle kendi yönlendirmeye kararlıdır. Kafkaslar'dan gelip Sivas Yıldızeli'ne yerleşen Ölmez ailesi 70 başlarında göçer Münih'e. Ailenin beşinci çocuğu, 10 Ağustos 1971 doğumlu Seyfi, iki buçuk yaşına kadar ninesiyle Sivas'ta kaldıktan sonra Münih Havaalanı'nda anne babasını tanımaz, dönmek ister. Avuntuyu gece herkes uyurken buzdolabındaki Milka çikolatada bulur. Gündüz ağlayarak reddettiği çikolatayı yerken "Galiba Almanya o kadar kötü bir yer değil" diye düşünür... Bir daha da hiçbir yere uyum sağlamakta zorlanmaz. Klasik bir gurbetçi ailesidir Ölmezler. Çöpçü baba, ev hanımı anne, sekiz çocuk ve camlarında çiçekli perdeleri olan bir Ford Transit... Ama diğer ailelerdeki gibi "Bir an önce eve para getir" demezler çocuklarına. Kendileri okul görmedikleri halde kız erkek ayırmadan sekiz çocuklarını da okuturlar. Anne babası 'doktor çıkacak' diye heveslenirken Tim Seyfi'nin en mütevazı hayali astronot olup aya gitmektir. İkinci sırada ise rock star olup Wembley'de konser vermek gelir. Bir arkadaşıyla Noise Pollution adlı bir rock grubu kurup Münih'in çeşitli barlarında çalarlar. Kendisini bildi bileli dünyayı gezmek, farklı insanlar tanımak ister. Fransa'da simultane tercümanlık okumaya karar verir bu yüzden. Au pair olarak Marsilya'ya gider önce. İşi ailenin iki erkek çocuğuna müzik çalıştırmak ve onları okula götürüp getirmektir. Bu arada tiyatroya merak sarar. Üniversiteyi bitirdikten sonra Paris'te Cours Florent'da oyunculuk eğitimi alır. Önce bir rock grubu Onu sahnede keşfeden Hanns Christian Müller'in yabancı düşmanlığını anlatan filmi "Kronstdadt'a Hoşgeldiniz" ile parlak bir başlangıç yapar sinemada. Bu şansı değerlendirmek için deli gibi çalışır. Seyfi Ölmez adıyla çıkmıştır önce. Ama Türk rollerine hapsolmak değil, uluslararası bir oyuncu olmak ister hep. Zaten İngilizce-Almanca-Fransızca-İtalyanca bilir, fiziği de farklı rollere uygundur. Bir tek ismi vardır zorlayan. Sonunda kendine yine kendi isminden oluşan, akılda kalıcı bir ad bulur: Tim Seyfi. Bu değişiklikten sonra yolu iyice açılır. Sadece bu yıl bir haham, bir Sırp, bir de Alman ressamı oynar. Bir de Necati'yi tabii. Bu arada tam kendisine uygun 'uluslararası' bir evlilik yapar: Almanya'da verdiği bir work shop'ta tanıştığı yarı Türk-yarı İtalyan eşi Marianna ile 11 aylık bir kızları var şimdi; filmin son sahnesinde Necati'nin çocuğu olarak görülen Ela Luna... Tiyatrodan sinemaya Çocukluğundan beri tiyatroyu sinemadan daha büyülü bulan Tim Seyfi, sahnelerden de ayrı kalmaz hiç. Berlin'de Devlet Tiyatrosu'nda oynarken bir yandan da Fastfood Theatre adlı bir doğaçlama tiyatrosu kurar. Hatta Goethe Institut tarafından yurtdışında Alman kültürünü temsil etmekle görevlendirilirler. Bu bir Türk için ilginçtir belki ama, Lagos'taki Budist tapınağında Fransızca dersi vermiş Türkiye doğumlu Alman vatandaşı Tim Seyfi için değil... Şimdiki hayali, Babylon Brothers adıyla kurduğu yapım şirketiyle farklı ırklardan, farklı kültürlerden insanların bir araya geldiği filmler yapmak.Hayatı ülke ülke gezmekle geçmiştir ama İstanbul, yeni girer kanına. Bunda Berlin Film Festivali'nde tanıştığı Murat Şeker'in rolü büyük kuşkusuz. Şeker'in "2 Süper Film Birden"indeki Necati rolü adeta Tim Seyfi'nin ta kendisidir. Bu filmi gören onunla da tanışmış sayılır aslında. On sene içinde en sevdiği yönetmenlerden Emir Kusturica'nın çektiği bir kısa filmde oynayan, bu sene Hal Hartley'le çalışma imkânı bulan Tim Seyfi, ilk Türk filmiyle memleketinin izleyicisi tarafından kucaklanmaktan çok mutlu. Kartvizitinde "Paris-Münih-İstanbul" yazan, "Bende hepsinden bir parça var" diyen Tim Seyfi, hayatında ilk kez Almanya'dayken İstanbul'u özlüyor. Taksi şoförünü de, kokoreççiyi de unutmadan, kaliteli filmlerle seyirciye ulaşacak bir sinema dili bulmak var kafasında. Varsayım yapmıyor, mutlaka yapacak... 'Necati'nin ta kendisi...