Geçen aylarda Emre Aydın’la yaptığım
röportajda müziğini ‘ağlak’ bulanlar ve rock’çıların onu dışlamasıyla ilgili düşüncelerini sormuştum. Emre şöyle bir cevap vermişti: “Benim ağzımdan ‘rock yapıyorum’ diye bir şey çıkmadı. Sorulduğu zaman ‘Yapmıyorum’ demeyi tercih ettim. Çünkü bu tartışma dipsiz. Emre Aydın olarak bir alternatif rock ve pop dinleyicisiyim. Oralardan besleniyorum ve kendi beğendiğim müziği yapıyorum... ”
Anahtar cümle en sonda: “Kendi beğendiğim, dinlediğim müziği yapıyorum!” Emre Aydın vokalini ve düzenlemelerini ‘ağlak’ bulmakta özgürsünüz. “Böyle rock olmaz!” da diyebilirsiniz. Ama bunlar Emre’yi ve müziğini ‘samimiyetsiz’ yapmaz.

‘AĞLAK’ GRUP TARTIŞMASI
Her şey müzik yazarı Naim Dilmener’in attığı bir Tweet’le başladı. Dilmener; Twitter’da ‘Zakkum’un ‘ağlak’ bir gruba dönüştüğünden yakındı. Ardından Mor ve Ötesi’nin solisti Harun Tekin, Birgün Gazetesi’ndeki köşesinden asıl sorulması gereken soruyu sordu: “Kendi dinlemek istediğin müziği yapıyor musun? Yoksa ağlamak güzeldir!”
Bu meseleyi sadece Zakkum üzerinden okumamak lazım. Benzer eleştiriler; Zakkum ve Emre Aydın’a geldiği gibi Gripin, Seksendört, Gece Yolcuları, Kolpa, Yüksek Sadakat gibi gruplara da geliyor. Ve gördüğüm kadarıyla da tartışmanın ekseni hızla kayıyor.

EĞER SAMİMİ DEĞİLSENİZ...
Burada sözü edilen ‘ağlaklık’; bir hüzne ya da hicrana işaret etmiyor.
Adı üzerinde ‘ağlak’ tabiri, ‘gerekmediği halde sık sık ağlayan, bunu alışkanlık haline getiren ya da sulu göz’ kişiler için kullanılır. Rock ya da pop müzik için de böyle...
Eğer gözyaşınız samimi değilse; kendi inandığınız gibi değil piyasa beklentilerine göre şarkı yapıyorsanız ve şarkılarınızda bu nedenle sık sık ağlıyorsanız; siz ağlaksınız.
Zakkum’un İngiliz rock kategorisi duruşundan meyhane masasına uzanan bir müzikal çizgisi olabilir. Bir müzik yazarı olarak Naim Dilmener “Ne oldu bu Zakkum’a böyle?” diye sorabilir. Harun Tekin; o noktadan hareketle bir müzisyen değil köşe yazarı olarak konuyu ele alabilir...

ÖNEMLİ OLAN İŞİN RUHU
1) Ancak Zakkum’un yapması gereken sadece “Biz müzikal olarak geldiğimiz noktadan memnunuz. İnandığımız müziği yapıyoruz” demektir. Eğer öyleyse, gerisi teferruat. Kaldı ki ‘Anason’ ve ‘Her Gün Sonbahar’ gibi şarkılarına da saygılıyım...
2) Rock; politik olmak ya da aşk acısı çekmek zorunda değil. Ama Türkiye gibi bir ülkede “Ben rock yapıyorum” diyen bir müzisyen; sadece çiçekten böcekten söz ederse, orada bir şüphe duymak gerekir.
3) İster Duman gibi “Solumdan geçen yolu asmışlar” ya da “Eyvallah” deyin, ister Mor ve Ötesi gibi “Bir darbe geldi başıma...” O tavır, bazen dillenmelidir!
4) Rock sadece ‘sound’ değil. Düzenlemelerde ud, kanun, saz, keman kullanıp kullanmadığınla ilgili değil.
Ama elektro gitarı alıp türkü söylemek de değil. Yaptığın işin ruhu rock mıdır ben ona bakarım...
5) Türkçe değil Türk rock diye bir şeyden söz edeceksek bir gün; bu toprakların müzikal motiflerini dışlayarak başarmak da ne yazık ki mümkün değil.

DEMET AKALIN İÇİN DE GEÇERLİ
Anadolu pop sonrası, ağabeylerimiz “Türkçe rock olurdu, olmazdı” diye çok tartıştılar. Bir gün ‘Bulutsuzluk Özlemi’ çıktı, “Oh yeah” yerine “Evet evet” dedi.
Gayet de güzel dedi.
O gün bugündür çok yol aldık ama para, şöhret, ödül ya da çok satmak için değil, inandığımız müziği yapmak için mücadele etmemiz gerek. Yoksa bir zamanlar Türkiye’de “Patladı” denilen rock sonunda böyle elimizde patlar.
Bu Demet Akalın için de böyle... İnanıyorum ki kendi dinlediği, sevdiği müziği yapıyor. İşinde samimi. Sadece rock’çıların meselesi değil samimiyet... Popüler olma kaygılı müziğin meselesi. “Rock nedir” diye soracak olursanız özetle “İsyan!” derim. Aynı isyan, sık sık ağlayan arabeskte de var. Her iki türde de; yalandan ağlayanla, ciğeri yanarak ağlayan hemen ayırt edilir. Samimiyseniz, inatçıysanız içiniz rahat olsun.

Haberin Devamı

İMZA GÜNÜ VE PARTİ

Haberin Devamı

3 Mayıs Cumartesi günü Mecidiyeköy Trump Towers, D&R Mağazası’nda saat 16.00’dan itibaren ‘Özür Dilerim Çok Sevdim’ adlı kitabımı imzalıyor olacağım.
Kitaptan, müzikten, hayattan konuşmak; benim defterime kitapla ilgili görüşlerinizi yazmak ya da kitabınızı imzalatmak istiyorsanız bekliyorum.
Ayrıca 30 Nisan Çarşamba akşamı, 21.00’den sonra Galatasaray Tomtom Sokak’ta yer alan ‘Tektekçi’de; sizleri Türkçe rock çalarak eğlendirmeyi planlıyorum. Partimizin adı ‘Rock The Shot’, DJ kabininde ben varım.
Görüşmek üzere...

Haberin Devamı