Bir süre işletip devrettiğimiz Baykuş, Cozy, Jazzy Lounge derken, şimdi oyuncu Melisa Doğu işletmeciliğinde meyhane olarak hizmet verecek
Çok değil, 5 yıl önce Cihangir Caddesi sadece marketi, fırını, bakkalı olan; bir iki küçük işyerini barındıran; konutların olduğu bir caddeydi.
Cihangir denince insanların aklına Firüzağa ve Akarsu Caddesi geliyordu. 2008’den itibaren Cihangir Caddesi’ne doğru kaymaya başladı mekanlar.
Bu mekanlardan ilki Baykuş’tur. Bu yazının yazarının da işletmeciliğini yaptığı mekandır bir dönem. O zamanlar oturup düşündüğümüzde Cihangir’de başarılı bir mekan yapmanın sırrının bir müdavim mekanı, bir mahalle kahvesi hayal etmekten geçtiği sonucuna varmıştık. Öyle de olmuştu. Sadece oyuncuların değil, müzisyenlerin de ‘ev’ belledikleri bir mekandı Baykuş Cihangir. Baykuş’tan sonra Beyoğlu’nun en köklü mekanlarından Kaktüs de Cihangir şubesini açtı Cihangir Caddesi üzerinde. Arkası da çorap söküğü gibi geldi; Jash, Dizzia, Fol, Home Room, Jazzy Lounge... Üstelik kaldırımları apartman projelerinde ‘bahçe’ olarak göründüğünden püfür püfür esen yaz günlerinde dışarı masa sandalye de koyabiliyorlardı Cihangir Caddesi’nin mekancıları.
Bir süre işletip devrettiğimiz Baykuş el değiştirdi; önce Cozy sonra da Jazzy Lounge oldu. Pek yakında da ‘Aliye Meyhane’ olarak hizmet vermeye başlayacak. Mekanın ortakları Jazzy Lounge’ın sahibi Levent Öztürk; Lokal’in sahibi Osman Yitgin ve Asmalımescit Narpera’nın sahibi Toprak Göktaş. İşletme müdürü olaraksa oyuncu Melisa Doğu ev sahipliği yapacak...
Asıl amaçları klasik Türk meyhanesi ruhunu, Cihangir kültürüyle birleştirmek. Mezeler deseniz; haydarisi haydari, pilakisi pilaki gibi. Salaş ruhtan ödün vermeden kaliteli hizmet vereceğiz diyorlar.
TUNA KİREMİTÇİ’NİN İSTANBUL’U
Geçenlerde Tuna Kiremitçi’yle bir araya geldik. Tuna Eskişehirli’dir. Ama hem bir yazar hem de bir ‘şehirli’ olarak İstanbul’la sımsıkı bağları vardır. Galatasaray Liseli olduğu için Beyoğlu’nu, Taksim’i, o yılların Cihangir’ini de gayet iyi bilir. Uzun süredir görüşmemekten sanıyorum, laf laf açtı; İstanbul’a kadar geldi. Ben de bu güzel ‘muhabbet’ten bir röportaj çıkarmaya karar verdim. Tamamını Touch İstanbul Dergisi’nin mayıs sayısında okuyabilirsiniz. İşte Tuna Kiremitçi’nin gözünden madde madde İstanbul...
* Ben Galatasaray Lisesi’nden çok İstiklal Caddesi mezunu sayılırım. Cadde’nin en güzel zamanlarını yaşadım okul yıllarımda...
* Cihangir’de oturmaya iki kez teşebbüs ettim. Sonunda turist olarak gitmeye karar verdim. Dönmemek üzere taşındım Cihangir’den.
* İstanbul’da kendimi en çok Beşiktaş Çarşı ve Moda sokaklarında mutlu hissederim.
* Bugün İstanbul; bizim gençliğimizin ‘mazisini özleyen’ şehri değil. Geniş bir coğrafyayı etkileyecek kadar iddialı ve önemli bir merkeze dönüştü.
* Bir roman yazsaydım İstanbul üzerine; küllerinden doğan bir Anka kuşu olurdu İstanbul.
* İnsanlar İstanbul’da çok para harcıyorlar ama kaliteli hayatlar yaşayamıyorlar.
* İstanbul’da sıradan bir daire satın almak için verdiğin parayla; Eskişehir, Varna ya da Marsilya’da çok daha insanca yaşarsın.
* Son üç yıldır hayatımın yarısı İstanbul dışında geçiyor. İstanbul’u uzaktan sevmek aşkların en güzeli benim için. Benim değil oğlumun memleketi İstanbul.
* Bu yıl ilk romanımın 10. yılı. 10 yıldır ısrarla ilk romanımın devamını yazmamı bekleyen okurlarıma sonbaharda bir sürprizim olacak.
HAYAT KAÇIK BiR UYKUDUR
Bu başlık Redd’in çıkmak üzere olan son albümünün adı aynı zamanda. Albümü dinledim ve mikrofonu grubun solisti Doğan Duru’ya uzattım:
“Zor zamanlardan geçiyoruz veya ben öyle hissediyorum. Bunlar tüm duygularımıza, cümlelerimize işliyor. ‘Hayat Kaçık Bir Uykudur’ toptan bir direnç duygusunun sonucu oldu. ‘Kendimiz için’ farklı bir albüm yapmak düşüncesiyle başladı süreç, sonra albüm kendini buldu. Müzikal anlamda; içinde ‘eski’ Redd olmasına karşın yeni ve alışık olmadığımız şeyler de var. Şarkıların çoğunun dilini ‘paslı bir bıçak’mış gibi hissediyorum. Sözün kısası hayat gerçekten kaçık bir uykudur; siz de uyanın artık!” 13 şarkılık albüm, grubun altıncı stüdyo albümü. Yarın piyasaya çıkıyor. Albümün çıkış şarkısı ‘Yavaş Yavaş Yavaş’ oldu. Albümde ayrıca Şebnem Ferah’ın konuk olduğu ‘Sevmeden Geçer Zaman’ adlı çok özel bir şarkı da var.