“Lady Gaga 21 tırla nerelerden geliyor, Tarkan evden çıkıp geliyor ama neden konser biletleri daha pahalı” diye soranlar var... Geçen hafta ‘radikal.com.tr’ bir röportaj yaptı benimle. Orada anlatmaya çalıştım. Kafalar karışmasın diye buradan da 5 maddeyle yanıtlayayım:
1- Tarkan’ın konser biletleri pahalı algılanabilir. Ancak konserlerin özel bir mekanda; 4 bin kişilik Harbiye Cemil Topuzlu’da gerçekleştiğini unutmamak gerekli.
2- Hiç kimse fiziksel albümlerin satmadığı bir ortamda seyircinin gelmeyeceğini bile bile konser bilet fiyatlarını yüksek tutamaz.
3- Seyirci o parayı veriyor ki, biletler şimdiden tükeniyor.
4- ‘Lady Gaga İstanbul Konseri’ dediğimizde; büyük bir turnenin tek bir ayağının maliyetinden söz ediyoruz; yani 21 tır sadece bizim için gelmiyor.
5- Neden Tarkan’ın Cemil Topuzlu Konseri ile kıyaslıyoruz bilet fiyatlarını?
Lady Gaga’nın konser vereceği İTÜ Stadyumu’nda bir konser verdi Tarkan; bu yıl 13 Mayıs’ta. Saha içi öğrenci bileti 60 lira bile değildi. Lady Gaga’ya bakalım; saha içi 150 TL.
PORTISHEAD İZLEMEK NEDEN ÖNEMLİ?
“Trip hop’un mucidi kimdir?” diye sorsanız cevaben Portishead demem!
Bu sorunun bana göre yanıtı Massive Attack’tır. Ancak Massive Attack kendi müzikal yanıtını dans kültürü üzerinden vermiştir. Tricky deseniz; yenilikçi ama deneysel bir çizgide yürümüştür.
İşte 1991 yılında Geoff Barrow ve Beth Gibbons tarafından kurulan Portishead’in farkı da bu noktada belirginleşir. Beth’in başka bir dünyaya ait özel sesi; Barrow’un daha önce Massive Attack ve Tricky’le çalışmış olması, aralarına katılan Adrian Utley’in caz ve rock geleneğinden beslenmesi ve 3 albümlük melodik şarkıları; geniş kitlelerle buluşmalarını sağlar. Ortaya alternatif pop rock eksenli, trip hop kökenli, caz etkileşimli, dans göndermeli hicranlı, karanlık ve eşsiz bir sound çıkar. Türkiye’de ilk kez KüçükÇiftlik Park’ta, bu Çarşamba konser verecek Portishead’i izlemek, bu nedenlerle zaruri.
GAZETECİNİN ŞARKILARI
Milliyet ve Milliyet Sanat yazarı Asu Maro’yla yolumuz Galatasaray Lisesi yıllarında kesişti. O yıllarda müzik, edebiyat, sinema, tiyatro ekseninde ve ‘yazma’ heyecanı etrafında gelişen hayallerimiz vardı... Galiba hâlâ ikimiz de o heyecanların peşindeyiz. Dergiler, gazeteler ve tabii ki şarkılar, filmler, kitaplar, oyunlar... Dostluğumuz bugün Milliyet çatısı altında da devam ediyor.
Bir de DJ’lik merakımız var. Ben ‘Pop Virüs’, Asu ‘Salı Sallanır’ gecelerinde, farklı mekanlarda, aynı müzikal pencereden bakıp aynı dostlara çalıyoruz o eski güzel şarkıları. Şimdi, Asu bir adım daha atıyor. Önümüzdeki Cuma akşamı, Kuruçeşme Ada sahnesinde ilk kez sahneye çıkacak. Bu kez ‘Salı Sallanır’ gecelerinde çaldığı 45’likleri, Türk popunun farklı dönemlerine ait kimi özel şarkıları bizzat yorumlayacak. Kendisine Nuri Harun Ateş ve Saki Çimen eşlik edecek. Epeydir biliyordum Asu’nun içindeki şarkı söyleme heyecanını. Kim bilir belki kışa doğru yeniden başlayacağım ‘Açık Sahne’ gecelerinde sahneye çıkar; bu kez ben ona gitarımla eşlik ederim...
“ADAM BİLİRDİK...”
Süleyman Seba gibi günahıyla sevabıyla ‘gerçek’ kahramanlar vardır. Hırstan, kibirden, öfkeden, kinden sıyrılmaya uğraşmış; sert göründüğünde dahi pamuk kalbiyle gülümseyen, kararlı, romantik, dürüst ve dünyayı varlıklarıyla değiştiren kahramanlar...
İlkeli, sözünün eri, tutarlı, fukara babası olanlar; iyilikten, doğruluktan yana şeyler yapıp denize atanlar...
Beşiktaşlılığı, hizmet etmekle eşdeğer görmüş; gerektiğinde Beşiktaş için evini ipotek ettirmiş; şerefli ikinciliğin şaibeli şampiyonluktan daha önemli olduğunu anlatmaya çalışmış; çoğunlukla yalnız ama ömrünü bu yolda aşkla harcamış bir adamı kaybettik. Süleyman Seba’yı...
Böyle adamlar yaşarken de, giderken de herkesi insani değerler etrafında birleştirirler.
Bu nedenle tarih bu beyefendiyi çok ‘güzel’ hatırlayacak.
Ekstradan yüceltilmeye hiç ihtiyacı yok...
Merhumu nasıl bilirdiniz?
‘Adam bilirdik...’