Pazar “Ajda ne yaparsa onu yapıyordum”

“Ajda ne yaparsa onu yapıyordum”

06.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Nuri Harun Ateş’in Ajda Pekkan hayranlığı kontrtenor olduğunu keşfetmesine olanak sağlamış. İsviçre’de gördüğü eğitim, sahne macerası ve şimdi de ilk albümü... Ateş: “Ajda ne yaparsa ben de onu yapıyordum”

“Ajda ne yaparsa onu yapıyordum”

Nuri Harun Ateş ismini duymuş muydunuz? Peki ya “Kafası Karışık Kontrtenor”u? Ajda Pekkan hayranlığı sayesinde kontrtenor olduğunu fark eden, eğitim görmek için İsviçre’ye giden, uzun zamandır İstanbul’da sahneye çıkan Nuri Harun Ateş ilk albümünü yayınladı. “Kafası Karışık Kontrtenor” adını taşıyan albüm Ateş’in sahnede seslendirdiği şarkılardan bir seçki sunuyor fakat asıl mesele Ateş’in hikayesi...

Haberin Devamı

-Hikayeniz ayna karşısında başlamış...

Evet. Evimizde antika bir ayna vardı. Annemin halasından kalma... Düğün hediyesi olarak gelmiş. Bir terzi aynası. İki tane kanadı var. Ortada da büyük bir bölüm... Kendinizi üç boyutlu olarak görebiliyorsunuz yani. Ben o aynanın önünde sürekli performans sergiliyordum.

“Beni tenor olarak yetiştirmek istediler”

-Hikayenizin bir kahramanı daha var; Ajda Pekkan...

Çocukluğumdan beri hayranım ona. Anneme her zaman söylermişim: “Anne bak o da bana bakıyor. Büyüyünce onunla evleneceğim.” Benim bu aşkım 1.5 yaşından beri devam ediyor. Ajda ne yaparsa ben de onu yapıyordum. O modayla ilgileniyor diye ben de ilgileniyordum. İlkokulda bile ben stilist olacağım diyordum. Sonra baktım ki benim ciddi bir sahne aşkım var. Üstelik Ajda Pekkan da o sıralar şan dersi alıyordu. “Bu iş böyle yapılıyor demek ki” diyerek ben de şan dersi almaya başladım.

Haberin Devamı

-Aileniz mi yönlendirdi?

Kendi harçlıklarımla ders almaya başladım. Annem de babam da eczacı. Çok küçüktüm; 14 yaşındaydım. Benim de eczacı olmamı bekliyorlardı aslında. Ailede hiç müzisyen yok. Benim opera yeteneğim de ders almaya başladıktan sonra ortaya çıktı. Şan hocam “Konservatuvara rahatlıkla devam edebilirsin. İstersen kendine böyle bir yol çiz” dedi.

-Lise biter bitmez mi başladınız konservatuvara?

Evet, 9 Eylül Devlet Konservatuvarı’na başladım. İzmirliyim. İstanbul’a ilk kez bir Ajda Pekkan konseri için gelmiştim. Dedem getirdi beni. Rumelihisarı’ndaydı. Çok büyülü bir konserdi. Ajda Pekkan sahneye çıktı ve aryalar seslendirdi. Büyülendim resmen. Ben de o aryaları söylemeye başladım. Bir baktım ki benim sesim de o aralıkta çıkabiliyor. Kontrtenor olduğumu böyle anladım.

-Konservatuvarlarda kontrtenorlar için müfredat var mıydı?

Yoktu. Bu yüzden okul değiştirme serüvenim başladı. Mimar Sinan’a gittim. Orayı bırakıp Yıldız Teknik’e... Daha sonra İstanbul Üniversitesi’ne... Hiçbirinde kontrtenorlara yer yoktu. Beni tenor olarak yetiştirmek istediler fakat benim kalbim başka taraftaydı. Zaten dünyada 50 tane kontrtenor var... Daha sonra okulu da müziği de bıraktım. Çaresizlik...

Haberin Devamı

“Kafamda söylemek istediğim çok şarkı vardı”

-Nasıl devam etti hayatınız?

Ada Müzik’e tezgahtar olarak girdim. Bir gün Murat Daltaban geldi. Muhabbet ettik, kontrtenor olduğumu öğrendi. Altı ay sonra Cihangir’de gördüm. Mustafa ve Övül Avkıran’ın bir oyunu için bir kontrtenor aradıklarını söyledi. Dinlemek istediler. Çok beğendiler ama aramadılar. Bir yıl kadar sonra Avkıran aradı, “Başlıyoruz” dedi. Daha sonra Zürih Uluslararası Tiyatro Festivali için hazırlandık. Festivalde ödül kazandım. Bunun üzerine, İsviçre’de milletvekili olan Zeynep Yerdelen bana burs verdi. Avrupa’da istediğim bir okulda eğitim görme şansı kazandım ve her şey değişti.

-Sahne macerası nasıl başladı?

Eğitimimi tamamladıktan sonra Galata Perform bir konser vermemi istedi. “Kafası Karışık Kontrtenor” de böylece başladı. Kafamda söylemek istediğim çok şarkı vardı; hem Ajda Pekkan’lar, Sezen Aksu’lar hem de aryalar, müzikaller... Şarkılar arasında eklem yerleri kurdum. “Diamonds are a Girl’s Best Friend”in arkasından Sezen Aksu’nun “Olmaz Olsun Cüzdanımda Milyonlar”ı, Bizet’nin “Habanera”sının ardından “Bağdat Yolu”... Bunları eklemleyince ortaya komik bir şey çıktı.

Haberin Devamı

“Tanıştım ama konuşamadım”

-Ajda Pekkan’la tanıştınız, konuşma fırsatınız oldu mu?

Üç kez tanıştırıldım. Önce Billur Kalkavan tanıştırdı. Ajda Pekkan’ın verdiği partiye gittik. Ama ben hiç konuşamadım. Benim yerime Billur hanım konuştu; ona hayran olduğumu, benim de şarkı söylediğimi anlattı. Ajda Pekkan da “Bu nasıl şarkı söyleyecek?” filan diye düşündü herhalde.

-Açıldınız mı ilk görüşmeden sonra?

Hayır, hiç konuşamadım. En son yan yana geldiğimizde o konuştu, “Beraber sahneye çıkmalıyız” dedi. Ben yine bir şey diyemedim.