Pazar"Anlamak" tutkunu bir matematikçi

"Anlamak" tutkunu bir matematikçi

01.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu dünyaca ünlü matematikçimiz Ord. Prof. Dr. Cahit Arf'ın biyografisini yazdı. Terzioğlu: "Cahit bey fevkalade zeki bir insandı. Sistematik bir kafası vardı ve matematiğe çok konsantre olurdu. Akşam 10'da başlayıp sabaha kadar matematik çalışırdı kimi zaman"

Anlamak tutkunu bir matematikçi

Adı dünya matematik literatürüne kazandırdığı teoremlerle anılan ve matematiğin hemen her alanına hakim bilgisi nedeniyle "19'uncu yüzyılın son matematikçisi" olarak kabul edilen Ord. Prof. Dr. Cahit Arf, 26 Aralık 1997'de, yıllardır üzerinde çalıştığı problemi çözemeden aramızdan ayrıldı. Kendi kendine öğrenme yeteneğiyle "hüdai nabit" (Tanrı eliyle öğrenen) sıfatı yakıştırılan Arf, kötü araba kullanırdı, piposuna çok düşkündü, zamanın "Dallas" dizisinin sadık izleyicilerindendi. Son derece keyifli biri olduğu söylenen Arf'ın esprileri de zeka ürünüydü. Apartman komşusu olan ve pek hoşlanmadığı Nihal Atsız'ı banyoda "Enternasyonal"i söyleyerek kızdıran, tamir işlerini çok seven, hayatta olup biten her duruma yönelik aksiyom (kanıtlanamayan ama doğru kabul edilen önerme) geliştirmeye çalışan Arf'a ait her şey, bugünlerde yayımlanan "Anlamak' Tutkunu Bir Matematikçi" adlı biyografide toplandı. Akın Yılmaz'ın yardımıyla biyografiyi kaleme alan Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ile Cahit Arf'ı konuştuk. Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Engin Bermek'in fikriydi. Hemen kabul ettim; ardından da yazar Akın Yılmaz'dan yardım istedim. Sonra kafamda kurguyu oluşturmaya çalıştım. Cahit Arf biyografisini yazma fikri nasıl oluştu? Hayır, doğrudan doğruya bana söyledi. Benim için hoş tarafı Oğuz Atay'ın o kitabı hazırlamak için Ankara'da Cahit beyle yaptığı görüşmelerde tesadüfen yanlarında olmam. Tabii Atay'ın kitabında bir romancı ustalığı olduğunu da söylemeliyim. Oğuz Atay "Bir Bilim Adamının Romanı" adlı kitabında, Prof. Dr. Mustafa İnan'ın biyografisini yazmıştı. Bu biyografiyi Atay'dan TÜBİTAK istemişti. Türkiye Bilimler Akademisi sizden önce Atay gibi bir yazar arayışına girdi mi? Zaman zaman zorlandım. Cahit bey babamın arkadaşıydı. Onu 10-12 yaşlarımdayken tanıdım. Cahit bey de bana "Ben seni 3 yaşındayken tanıdım. Sen arada dalga geçmişsin" derdi. Daha sonra onun meslektaşı oldum. Önemli şeyleri dışarıda bırakma korkusu duydum daha çok. Ama sonunda bilip de dışarıda bıraktığım bir şey olmadı. O kitapta Oğuz Atay "İyi bir hayat hikayesi yazmak o hayatı yaşamak kadar zordur" der. Arf'ın hayatını yazarken zorlandınız mı? "Ailesine çok düşkündü" Fevkalade zeki bir insandı. Sistematik bir kafası vardı ve matematiğe çok konsantre olurdu. Akşam 10'da başlayıp sabaha kadar matematik çalışırdı kimi zaman. Gece yarısı, 2.30'da beni aradığını bilirim... Okumaya 4 yaşında başlıyor Cahit Arf. Kendisini ders çalışırken gören yok. Liseyi iki senede bitiriyor. Kendisi onun yaptıklarını yapmak için özel bir akla ihtiyaç olmadığını söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Matematikle ilgili. Öğleden sonra bir şey yapmıştık, o öyle değildi galiba diye. Ne için? Kitap okumayı, özellikle genç öğrencileriyle birlikte olmayı çok severdi. Hayatının sürekli bir mesai gibi olduğunu söylüyorsunuz. Eğlenmek için neler yapardı? O tarafını bilmiyorum ama insanların kişisel sorunlarıyla meşgul olduğunu biliyorum. Ailesine çok düşkündü, kızıyla daha sonra torunlarıyla, yeğenleriyle çok vakit geçirirdi. El becerisi vardı; severdi, bir şeyi alsın söksün, tamir etsin, günlerce uğraşsın... Peki mesela aşk acısı çektiğinizde gidip paylaşabileceğiniz biri miydi? Zannediyorum 70'lerde, o dönemin CHP'sine oy verirdi gibi geliyor ama bu konuyu hiç konuşmadık. Politik görüşleri konusunda net bir bilgi yok kitapta. Cahit beyin çok koyu Marksist olduğu sanılırdı. Marx'ı okumuştu. Sistematik yaklaşımından etkilenmişti. Ama Marksist değildi; kuralcılıktan hoşlanmayan biriydi. Bir de "vatansever değildir" anlayışı vardı Cahit beyle ilgili olarak. Çünkü ODTÜ, 70'lerin sonunda politik mücadelenin içine çekildi ve Cahit bey vatanını sevmeyen biri olarak gösterilmeye çalışıldı. Oysa Almanya'da fazla kalmamış, Amerika'da çok daha iyi şartlarda iş tekliflerini hiç düşünmeden reddetmiş. Kitapta "Sanılanın aksine vatansever duyguları çoktu" diyorsunuz. Neydi "sanılan"? Ona bir problem demek de doğru değil, bir program; o program doğrultusunda çok adım attı. Ama zor da bir huyu vardı; o teori tam inşa edilmeden yazmak istemedi. Arf'ın ölümünden sonra Mehpare hanımın bazı hastalıkları oldu. Arf'tan kısa süre sonra Gündüz İkeda'yı da kaybettik. Tabii Arf'ın problemini bitirmek o kadar kolay değil. Bundan sonra o problemi biri devam ettirecek mi, bilgim yok. Gençliğinden beri tutkuyla bağlandığı problemi çözemeden öldü. Ama bu problemin devam ettirilmesi şeklinde bir de vasiyeti var, Prof. Dr. Mehpare Bilhan ve Prof. Dr. Gündüz İkeda'ya... "Annemin biyografisini yazmayı reddettim!" Türkiye Bilimler Akademisi'nden çıkacak yeni biyografiler olacak. Akademi, annem Prof. Dr. Meliha Terzioğlu'nun hayatını yazmamı teklif etti ama kabul etmedim. Sırada yeni biyografiler var mı? E annem. Ayrıca benim alanım değil ama yazacak olana her türlü yardıma hazırım. Neden? Babanız da ünlü bir matematikçi: Prof. Dr. Nazım Terzioğlu. Hem annenizi hem de babanızı aynı kitapta yazma fikri heyecan verici gelmiyor mu size? Bir proje olarak olabilir. Ama şimdilik böyle bir niyetim yok. "Matematiği sevmek için sudoku çözün!" Üniversiteye giriş sınavlarının etkisi, zannederim. Matematik, çoktan seçmeli bir sınav sistemine en elverişli konu. Bu sınav sisteminin etkisiyle de kimi zaman aileler bilerek veya bilmeyerek çocuklarını matematikle korkutuyorlar. Matematiği iyi yapamazsan üniversitede iyi bir yere giremezsin, hayatın kararır falan. Aynı şeyi ıslık çalmak için de söylesek, çocuklarımız ıslık çalmaktan da korkacak, çekinecekler. Cahit bey 1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya başladığında matematiğe bakkal hesabı olarak bakılırmış. O gün küçümsenen matematiğin bugün çok korkutucu bir bilim dalı olarak algılanması nasıl oldu? Okullarda matematiğin öğretilme biçimi sorunu var. Daha küçük yaşlardan matematikteki yaratıcılığı, özgün akıl yürütmeyi öğrencilere vermiyoruz. Bu tüm dünyanın sorunu. Bir de matematikçiler iletişim kurmada çok becerikli değil, belki çok da uğraşmıyorlar. Herkes ıslık da çalamaz keman da... Hatta resim yapamaz, yazı yazamaz ama kimse bunların çok korkutucu olduğunu söylemez. Matematiğin talihsizliği nedir? Özellikle TÜBİTAK Yayınları içinde birçok kitap var. Hardy'nin yazdığı "Bir Matematikçinin Savunması", Sinan Sertöz'ün "Matematiğin Aydınlık Dünyası"... Öte yandan Matematik Derneği'nin yılda dört kez yayımladığı "Matematik Dünyası" adlı bir dergi var. Ben de Ali Nesin'in sert editörlüğüne rağmen zaman zaman o dergiye yazı yazmaya çalışıyorum. Ayrıca sayılarla ilgili bulmacaların da faydası dokunabilir. Son günlerde çok popüler olan sudoku diye bir bulmaca var; oradaki akıl yürütme matematikteki akıl yürütmeyle çok benzer, iyi bir alıştırma. Matematik korkusunu yenmek için neler önerirsiniz?

KEŞFETYENİ
Nefesler kesildi! O Ses Türkiye 2025 şampiyonu belli oldu
Nefesler kesildi! O Ses Türkiye 2025 şampiyonu belli oldu

Cadde | 12.05.2025 - 00:54

Beyazıt Öztürk, Hadise, Gökhan Özoğuz ve Melike Şahin’in jüri koltuğunda oturduğu O Ses Türkiye’de büyük finali yapıldı.

Yazarlar