09.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
Barack Obama başkan seçildikten sonra yaptığı teşekkür konuşmasında kızları Malia ve Sasha’ya “Size söz verdiğim gibi Beyaz Saray’a taşınırken bir köpek yavrusu alacağız” dedi. Bu cümle yalnızca bir babanın kızlarına, verdikleri destekten ötürü teşekkür etmesi anlamına gelmiyordu. Değişim vaadiyle oy toplayan Obama, o sırada tüm Amerikalılara bazı geleneklerin değişmeyeceğinin de sinyalini vermiş oldu.
Gelmiş geçmiş 43 Amerikan başkanının yarısından fazlasına Beyaz Saray’da en az bir köpeğin eşlik ettiğini düşünürsek, köpek sahibi olmanın “sert yönetici” imajını yumuşatan bir unsur olmaktan çok bir gelenek haline geldiğini açıkça görebiliriz. Zaten bir ülkenin başkanının seçilmesinin hemen ardındanı yaptığı konuşmasında alacağı köpekten bahsetmesi başka türlü normal karşılanır mıydı bilinmez.
Barack Obama konuşmasında alacağı köpeğin cinsinden bahsetmedi ama Beyaz Saray’ın bugüne kadar konuk ettiği bu sevimli dostlar başkanların politik imajlarında olduğu kadar özel hayatlarında da büyük bir role sahipti; yani yeni Amerikan başkanını o kadar da kolay bir seçim beklemiyor.
Aslında, yeni adayların yeni köpekleriyle ilgili ilk açıklama Joe Biden’dan gelmişti. Artık başkan yardımcılığı için gün sayan Biden “Seçilirsem koskocaman bir köpek alacağım” demişti. Dogs Today dergisi editörlerinden Beverly Cuddy ise araştırmalar sonucunda “erkeklik” ile köpek seçimi arasında “ters orantı” bulunduğunun ispatlandığını söylüyor. Yani ona göre ufak bir finoyu gezdirirken kendini rahatsız hissetmeyen erkekler çok iri köpeklere ilgi duyanlara göre daha erkeksi.
Köpekleri kayıt altına alan American Kennel Club Obama’ya bu zorlu seçimde yol göstermeye kararlı. Obama’nın kızı Malia’nın astım hastası olması yüzünden alerji riski taşımayan, astım hastalarının beraber yaşayabileceği beş köpek cinsi arasında yapılan ankette tam 42 bin oy kullanılmış ve sonuçta Amerikan halkı çiçeği burnunda başkanlarına en uygun köpeğin kaniş olduğuna karar vermiş.
Washington’da 1999 yılında Claire McLean tarafından kurulan Presidential Pet Museum (Başkanlık Evcil Hayvan Müzesi) Beyaz Saray köpeklerine verilen önemin en belirgin göstergesi.
Beyaz Saray’daki patiler
Claire McLean, bouvier des flandres cinsi köpekler konusunda bir uzman olduğu için Ronald Reagan’ın eşi Nancy Reagan’ın Lucy isimli köpeğine bakıcılık etmesi için Beyaz Saray’a çağırılır ve Lucy’nin tüylerinden bir tutam alarak Beyaz Saray’da yaşayan hayvanların eşyalarının sergilendiği bir müze kurma girişimine başlar. Şu anda bu müzede başkan köpekleriyle ilgili 500’den fazla materyal sergileniyor.
Gelelim Beyaz Saray’ın sevimli misafirlerine... Amerika’nın ilk başkanı George Washington savaşı kazanıp yeni bir devlet kurmak gibi işlerinin arasında Taster, Cloe, Tipler, Forester, Captain, Lady Rover, Vulcan, Sweetlips, Madame Moose ve Searcher isimli
10 av köpeğiyle de ilgilenmeye çalışıyordu.
26’ncı başkan Theodore Roosevelt’in pitbull cinsi köpeği Pete ise başkanın maço imajıyla örtüşmekle kalmadı, dönemin Fransız büyükelçisini ısırıp neredeyse iki ülke arasında bir kriz yaşanmasına neden oldu. Roosevelt ayrıca Beyaz Saray’ın bahçesi içinde tek bacaklı bir horoz, bir papağan, bir ayı ve üç midillinin bulunduğu ufak bir hayvanat bahçesi bile kurmuştu.
Franklin D. Roosevelt’in Fala isimli İskoç terrier cinsi köpeğiyle arasında baba-oğul ilişkisini andıran bir bağ vardı. Fala’yı turistik bir gezisinde unuttuğuna ve sonradan askeri gemi ile aldırttığına dair çıkan dedikodulara karşılık olarak Roosevelt “Benim ve küçük dostumun kalbi bu tip konuşmalardan dolayı kırılıyor. Fala dedikodular çıktığından beri kendine gelemedi. Ben ve köpeğim hakkında yanlış haberler yapmayın” diye bir açıklama bile yapmıştı. Fala’nın en yakın arkadaşı ise İngiliz Başbakan Winston Churchill’in Rufus isimli kaniş cinsi köpeğiydi.
Dönemin Rus lideri Nikita Kruşçev, Başkan Kennedy’nin kızı Caroline’a Rusların uzaya yolladıkları köpeklerden biri olan Pushinka’yı hediye ederek iki ülke arasında ilişkileri bir nebze yumuşatmaya çalıştı. Pushinka Beyaz Saray’da doğurdu. Kennedy’lerin diğer köpeği ise Charlie isimli bir welsh terrier (Galler teriyeri) idi. Amerika’nın 36’ncı başkanı Lyndon B. Johnson ise bir keresinde Him ve Her isimli beagle cinsi köpeklerini kulakları çekerken fotoğraflanınca hayvan koruma derneklerinden fazlasıyla tepki almıştı.
Vezir de eder rezil de
Watergate Skandalı yüzünden istifa eden Richard Nixon ise bir süre Checkers isimli cocker spaniel cinsi köpeğine karşı duyduğu bağlılıkla halkın gözünde sempatisini sürdürmeyi başarmıştı. Nixon, Eisenhower’ın yardımcısı olarak başkanlık seçimlerine hazırlanırken, kampanya paralarını zimmetine geçirmekle suçlanmış; kendisine hediye edilen bir köpeği de iade etmemekle eleştirilmişti. Suçlamalara cevap vermek için televizyona elinde Checkers’ın resmi ile çıktı. Çocuklarının bu köpeği çok sevdiklerini ve ondan ayrılmayacaklarını söyleyerek büyük destek aldı ve tartışma rafa kalktı.
Bir sonraki başkan olan Gerald Ford Liberty isimli golden retriever cinsi köpeğini kendisi eğitmişti. Sıkıcı iş görüşmeleri sırasında ıslık çalarak onu çağırır ve görüşmenin kısa sürmesini sağlardı.
Bush’ların politik hanedanlıkları köpeklerine de yansımıştı. Baba George Bush’un İngiliz springer spaniel cinsi Millie’nin Beyaz Saray’da doğmuş olan çocuklarından biri olan Spot, oğul Bush ile saraya döndü ve 2004 yılında orada öldü. George W. Bush’un şu an Barney ve Miss Beasley isminde iki İskoç terrier’i var. Bush şu anda pek gözde sayılmasa da köpekleri başkanı aynı sevinçle kapıda karşılamaya devam ediyor.
Bill Clinton’ın labrador cinsi köpeği Buddy, Monica Lewinsky skandalının patladığı dönemlerde eski başkanı evde gördüğüne sevinen tek bireydi. Clinton’ın başkanlık görevi son bulduktan sonra Buddy araba çarpması sonucu öldü. Clinton can dostunun arkasından epey gözyaşı döktü.
( Times’dan derleyen: Pelin Çini)