16.03.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
MÜGE ÇELEBİ
Sırplar Bosna-Hersek’te yaşayan Boşnak ve Hırvatlara karşı 1992-1995 yılları arasında bir savaş yürüttüler. Binlerce insanın öldüğü bu etnik kırımda gerçekten neler yaşandığını birçok ülke gibi Türkiye de tam olarak bilmiyordu.
Bu noktadan yola çıkan Hürriyet gazetesi yazarı, “Kurtlar Vadisi” dizisinin konsept danışmanı ve “Sağır Oda” dizisinin yapımcısı Soner Yalçın, Bosna savaşı gerçeğini bir projeyle su yüzüne çıkarmak istedi. Saraybosna’da çekilecek olan “Ölüm Çiçekleri” dizisi de böyle ortaya çıktı.
Yalçın bu dizinin yapımcılığını Cüneyt Özdemir‘le paylaşıyor. Yönetmen ise daha çok sinema filmleriyle tanınan Turgut Yasalar.
Dizi 21 Mart’ta Star TV’de yayımlanmaya başlayacak. Oyuncuları arasında İlyas Salman, Zeynep Beşerler ve Almanya doğumlu Erhan Emre dikkat çekiyor.
Soner Yalçın şimdilik 13 bölüm olarak tasarlanan diziyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Bu proje nasıl ortaya çıktı?
Bir gün kapımın önüne bir rozet bırakmışlar, üstünde “Türk’ten alışveriş yapıyorum, param PKK’ya gitmiyor” yazıyordu. Bu beni çok etkiledi. Türkiye’de Türk-Kürt meselesi ciddileşmeye başladı. Biz de Kürdün Türke, Türk’ün de Kürde sarılması için bir dizi yapmak istedik.
Bu düşüncelerinizi dizinin hikayesine bağladınız...
Evet, yanı başımızda yaşanan bir gerçekten yola çıktık. Bosna’da halk yüzlerce yıl dostça yaşarken birden kardeş kardeşin boğazını sıkar oldu. Türk ve Müslüman oldukları için Boşnaklara soykırım yapıldı. Bu savaşı biliyorduk ama orada gerçekten yaşanan vahim olaylara hiç tanık olamadık. Bu diziyle iç savaşın nasıl büyük yıkımlara yol açabileceğini göstermek istiyoruz. Böylece belki kendi toplumumuzdaki gerginliklerin büyümesini engelleyebiliriz.
O zaman dizinin politik göndermeleri de olacak...
Biz derdi olan bir dizi yapıyoruz. Aşklı meşkli, ağalı, konaklı alışılageldik diziler yapmak istemiyoruz. Bizim zaten politik bir duruşumuz hep vardı. Dizide de olacak. Ancak bu, kardeşliği ve barışı savunan bir politik duruş.
“Saraybosna’da bir otel kapattık”
Senaryoyu kim yazıyor? Yönetmeni kim?
Hikayeyi biz bulduk, senaryoyu Ayhan Sonyürek ve ekibi yazıyor. Yönetmenimiz Turgut Yasalar. Turgut daha çok sinemacı; en son “Sis ve Gece”yi çekti.
Ekibinizi nasıl oluşturdunuz?
Türkiye’den 18 Türk, 10 Boşnak ve bir Hırvat oyuncunun olduğu yaklaşık 80 kişilik bir ekip Saraybosna’ya gitti. Bunun için özel bir uçak kiraladık. Türk teknik kadroya orada 30 kişilik Boşnak ekip de katıldı.
Gerekli malzemeleri nasıl sağladınız?
Büyük bir kısmını Türkiye’den götürdük. Kostümler, teknik malzemeler ve bir set kamyonunun da içinde olduğu toplam dört TIR dolusu eşyayı buradan yolladık.
Kabaca ne kadara mal olacak bu dizi projesi?
İstanbul’da çekilen standart bir dizinin neredeyse üç katını harcıyoruz. Yaklaşık 100 kişilik bir ekibin konaklaması için Saraybosna’da bir otel kapattık.
Yaşanan olaylar da özellikle “olay mahalli”nde geçsin istediniz, değil mi?
Evet. Konsept gereği dizinin Saraybosna’da çekilmesi gerekiyordu. Gerçeği ancak bu şekilde yansıtabilirdik.
“Çıtayı yükseltmek istiyoruz”
Senaryoda olan yaşanmış hikayelerden birini anlatabilir misiniz?
Mesela çocukları daima mahzende saklıyorlar ki bombalardan zarar görmesinler. Çocuklardan dördü karda kaymak istiyor. Mahzenden kaçıyorlar, sonra dördünün de cesedini buluyorlar.
Acıklı öğelerin yanı sıra dizide başka neler olacak?
Bu iç savaşı 44 ay boyunca yaşayanlar gülmesini, müzik çalıp eğlenmesini de bilmişler. Aşık da olmuşlar. Üstelik bu, o zorlu koşullarda yaşanan bir aşk.
Bir Türk yapım şirketi Avrupa’da dizi çekecek...
Bu, projede gururlandığımız diğer bir nokta. Biz te-levizyon yapımlarında artık çıtayı yükseltmek istiyoruz.
Saraybosnalıların bu projeye tepkisi nasıl?
“Şimdiye kadar siz neredeydiniz?” dediler. Tüm dünya bu konuda filmler çekmiş. Türkiye’den ise kimse gitmemiş. Buna başta biraz sitem ettiler. Ama şu anda her kapıyı açtırıyor, gönüllü olarak ekipte yer alıyorlar.
Oyuncu seçiminde neleri göz önünde tuttunuz?
Bizim için başrol oyuncusu dizinin senaryosuydu. O yüzden çok ünlü isimlerle senaryonun gölgelenmesini istemedik. Bununla birlikte Almanya’nın en iyi oyuncularından Erhan Emre ile çalıştık. İlyas Salman ve Zeynep Beşerler de projede yer almayı kabul etti.
Dizinin ismi nereden geliyor?
“Ölüm Çiçekleri” Bosna’daki toplu mezarların üzerinde çıkan bir çiçek türü. Savaş sonrasında kelebekler sadece bu çiçeğin üzerine konmuşlar. Bu çiçekler sayesinde Bosna’da 300 toplu mezar bulunmuş.
“Çekimler başlamadan önce dövüş dersleri aldım”
Erhan Emre (Oyuncu)
Bosna’daki savaş zamanı ben Almanya’daydım. Sınıf arkadaşlarım arasında Sırp ve Boşnaklar da vardı. Ben bu savaşı ilk elden duydum. Savaşın ne kadar kötü olduğunu biliyorum.
“Ölüm Çiçekleri” projesinden çok etkilendim. Bu projenin yapımcılarından Soner Yalçın ve Cüneyt Özdemir ile tanışınca aynı düşünce içinde olduğumuzu fark ettim. Yönetmenimiz Turgut Yasalar ile konuşunca da taşlar yerine oturdu.
Daha önce de Türkiye’den dizi oyunculuğu teklifleri geldi. Ancak kimisinin senaryosu bana göre değildi, kimisini de Almanya’daki işlerimden dolayı kabul edemedim.
Bu proje bana gelmeden hemen önce baba oldum. Berlin doğumluyum, oğlum da öyle. Ancak benim Türkiye ile bir bağlantım olmalıydı ve bunu çocuğum bilmeliydi. Benim için bu projede en önemli şey anadilimde oynamak.
İlk kez bir Türk ekiple çalışıyorum. Yurtdışındayım ama kendimi Türkiye’de gibi hissediyorum ve bundan da gurur duyuyorum.
Başrolü Zeynep Beşerler ile paylaşıyorum. Çocukluğumun aktörü İlyas Salman ve Levent Öktem, Şener Kökkaya, Nihat Nikerel gibi oyuncular var. Yeni kuşak oyuncularla oynamak da benim için büyük bir zevk.
Oynadığım Türk subayı karakteri bana çok yakın geldi. Düşüncesi, davranışı beni etkiledi. Bu karakter haksızlığın olduğu yerde savaşacak. Çekimlere başlamadan önce özel dövüş dersleri aldım. Günlük sporumu aksatmadım. Benden istenen Cemil karakterini en iyi şekilde izleyiciye yansıtacağım.
“Bu diziyi herkes elini vicdanına koyarak izlesin”
Zeynep Beşerler (Oyuncu)
Bosna savaşının başladığı günlerde ben 14 yaşındaydım. O zamanlar çocukluğun getirdiği ilgisizlikle savaşın ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu bilmiyordum.
“Ölüm Çiçekleri” dizisinin hikaye ve senaryosunu okuduktan sonra savaşla ilgili araştırma yaptım ve çok etkilendim.
Projeyi kabul etmemdeki asıl amaç Saraybosna’da yaşanan dramı bilmeyen ve hatırlamayanlara duyurmak, öğretmek. Aynı zamanda oynadığım karakteri de çok sevdim.
Yelena karakterini canlandırıyorum. Çetnik lideri İvan’ın kızıyım. Yelena annesinin Türkler tarafından öldürüldüğüne inanıyor. Türklere karşı sürekli dolduruluyor, onlardan nefret ediyor. Ama ona aşık bir Türk subayı var.
Diziyi senaryonun geçtiği yerde çekiyoruz. Bunun olumsuz yönleri çok az. Buradaki yaşama uyum sağladığımı söyleyebilirim. Şehir merkezinde hâlâ savaşın izleri var. Evlerin duvarlarında kurşun izleri duruyor.
Erhan Emre ile çalışmak çok keyifli. Almanya’dan geldiği için bazı konularda bize göre daha farklı. Ama birbirimize uyum sağladık. Hiçbir problemimiz yok.
Bu diziyi herkes elini vicdanına koyarak izlesin. Çünkü bu bir diziden çok, yaşanmış karanlık bir dönemi anlatan bir proje.
“Bu dizi 300 bin insana yakılan ağıttır”
İlyas Salman (Oyuncu)
1991 yılından beri dizilerde rol almıyorum. Seçici bir adamım. Çalışacağım projede herkes benimle aynı frekansta olmalı. Birçok teklif aldım, özellikle de sitcom’lardan. Ama altına kahkaha döşenmiş, halka “Sen aptalsın, burada gül” diyen bu dizilerden nefret ediyorum. Benim dramatik tarafım daha ağır basıyor. Türk halkı şimdiye kadar benim oynadığım filmlerde ağlanacak halime güldü aslında.
Yıllardır “Ölüm Çiçekleri” gibi bir projenin yapılmasını bekliyorum. Miloşeviç faşistinin ve yandaşlarının sırf dini ve etnik yapısı kendilerinden farklı olduğu için 300 binin üstünde insanı katletmiş olmaları ve dünyanın buna kör bakması beni bam telimden vurdu. Bu, Alman faşizminin Yahudilere, ilericilere uyguladığı vahşetin tekrarıydı.
Yönetmenimiz Turgut Yasalar beni arayıp projeden bahsetti ve oynamamı istedi. Bu dizi o 300 bin insana yakılan ağıttır. Bence bu diziyle sadece Türk halkı değil, tüm dünya ilgilenecek. Böyle bir projede olmak benim için onurdur.
Gerçeklik açısından çekimlerin burada olması o duyguyu içimize yerleştirmemize neden oluyor.
Canlandırdığım çöpçü Eyüp Sabri karakteri ile benim benzer yönlerimiz var. O da normal bir adam değil. O da aslında halkına aşık biri. Hem deli hem şair ruhlu. Koşullar bu adamı militan haline dönüştürecek.
İngiliz basınının önde gelen bulvar gazetelerinden Daily Mail'in özel haberine göre, Meghan Markle'ın İngiliz eleştirmenlere aldırmadığı ve doğum odasında twerk yaptığı bir videonun ortaya çıkması büyük bir tartışma yarattı.