Pazar Dersimiz İstanbul

Dersimiz İstanbul

03.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstanbul Şehir Üniversitesi’nde verilen “Dersimiz İstanbul”da öğrenciler önce bir şehrin nasıl “okunacağını” öğreniyor, sonra sahaya iniyor. Dersin hocası Yrd. Doç. Dr. Yunus Uğur ve Beyoğlu turu sorumlusu Prof. Dr. Ferhat Kentel’le Taksim, Tarlabaşı ve Kasımpaşa’yı dolaştık

Dersimiz İstanbul

İstanbul Şehir Üniversitesi’nde bütün öğrencilerin almak zorunda oldukları bir ders var: “Dersimiz İstanbul”.
Bu derste “şehir okuryazarlığı” öğretiliyor. Önce dersin hocası
Yrd. Doç. Dr. Yunus Uğur’la sınıfta bir şehri nasıl okuyacağınızı öğreniyorsunuz. Sonra sahaya inip üniversitenin akademisyenleri öncülüğünde şehre yakından bakıyorsunuz. Beyoğlu’nu Ferhat Kentel’le, Üsküdar’ı Serhat Arslaner’le, Zeyrek-Balat’ı Günhan Börekçi’yle geziyorsunuz. Uğur’dan şehri okumanın inceliklerini öğrendik, Beyoğlu turu sorumlusu Kentel’le Taksim, Tarlabaşı ve Kasımpaşa’yı dolaştık.

Haberin Devamı

Bir şehir nasıl okunur?

“Bir şehri tanımak için ona yüksek bir yerden bakın”

Yrd. Doç. Dr. Yunus Uğur

- Şehri kırsaldan ayıran kültür-sanat zenginliğidir. Kültürlerin üst üste binmesiyle oluşan bir yapıdır şehir. Bir birlikte yaşam meselesi vardır şehirlerde. Derste bunu inceliyoruz.

- Şehri okumanın belli yöntemleri var. Kahire’ye de gitseniz, Saraybosna’ya da gitseniz şehri bu yöntemlerle okuyabilirsiniz. 1) Bir şehri tanımak için önce ona yüksek bir yerden bakın. Mekansal olarak nasıl organize edildiğini inceleyin.
Nasıl bölümlenmiş, tarihi binaları nerede, gecekondular nerede, çarşı nerede? Şehri temaşa etmek diyoruz buna. Bunun için İstanbul’a Galata Kulesi’nden, Çamlıca’dan ya da Süleymaniye’nin kuzeydoğu avlusundan bakabilirsiniz. 2) Şehrin mimarisi çok önemlidir. Binalar inançları, kültür farklılıklarını, insanların estetik standartını ve mekanla ilişkisini gösterir. Mimari yapılara dikkat edin. 3) Şehrin yazıları da çok önemlidir; tabelalar, kitabeler, mezar taşları... Geçmiş ve bugün arasında irtibat kurmanızı sağlar. 4) Şehrin birlikte yaşam kültürünü inceleyin. Farklı kültürlerin ve ekonomik sınıfların bir arada nasıl yaşadıklarına bakın.

Haberin Devamı

TAKSİM

“Meydanlar siyasi grupların güçlerini gösterdikleri alanlar”

Semtleri Ferhat Kentel anlattı.

- Her şehir memleketin siyasetini yansıtır. Ekonomi politikasını, sınıfsal ilişkisini, kültürünü... Taksim Meydanı bunu çok rahat okuyabileceğimiz bir yer.

- Taksim suların taksim edildiği yer... Pera’nın alanı. Pera “karşı yaka” demek. İstiklal Caddesi bu nedenle Osmanlı’nın dışa açılan kapısı olmuştur.

- Meydan yeni Cumhuriyet’in sembolik bir merkezi olarak tasarlanmış. Devlet bu heykellew kendini anlatıyor.

- Atatürk Kültür Merkezi (AKM) çağdaş, Batılı, seküler, laik diyebileceğimiz kültürün tezahürü. Türkiye’nin Batılılaşma hikayesini anlatıyor.

- 2013’teki Gezi Parkı olayları Türkiye’nin son zamanlarda yaşadığı en önemli sosyal hareketlerden biriydi. “Askeri kışlayı alışveriş merkezi şeklinde yeniden yapacağız” demek yine bir siyasi tasavvur göstergesi, neoliberal, kapitalist bir girişim.

Haberin Devamı

- Bir yanda büyük bir kilise olan Aya Triada Kilisesi, diğer yanda tenekeden minaresi olan bir cami... Kent mekanı eskiden beri dinselliğin de yansıtılmaya çalışıldığı yer olmuştur. Erbakan’ın “Taksim’e cami yapacağız” demesi de bundandır.

- 1 Mayıs 1976’da İşçi Bayramı’nda yüz binlerce insan geldi bu meydana.
Bu, o dönemin siyasi otoritesi açısından çok riskli bir şeydi. Bu nedenle devlet gizli yapılarıyla devreye girdi. Bir sonraki
1 Mayıs’ta burası kan revan oldu.

“Bir taraf sokturtmam der, bir taraf gireceğim...”

- Meydanlar siyasi grupların güçlerini göstermek, meşrulaşmak istedikleri alanlardır. O yüzden burası için hep “işgal etmek, ele geçirmek, fethetmek” gibi ifadeler kullanılır. Çok erkekçe bir dildir bu. Bir taraf “Sokturtmam” derken bir taraf “Gireceğim” der.

- Kısa bir süre önce burada sokaklardaki masa ve sandalyeler kaldırıldı. Bu işletmelerin kârını düşürdü, insanlar mekanlarını elden çıkardı. Bir masa-sandalye hikayesi sermayenin el değiştirmesini getirdi. Sermayenin el değiştirmesi yeni sınıfları üretir. Beyoğlu hep yeni sınıf üretimi olan bir yerdir. 6-7 Eylül 1955’te de Beyoğlu’nda pogrom yaşandı. Yağmalar, tecavüzler yaşandı.

Haberin Devamı

- Beyoğlu 1970’lerde bir tür “kırmızı fener” mahallesiydi. Mafyatik ilişkilerin döndüğü, randevuevi diye tabir edilen yerlerin bulunduğu, “tehlikeli” bir yerdi. Nezih, şehrin kalbi olan yer marjinal bir yere dönüşmüştü. Sonra birtakım yöneticiler buraları “temizlediler”. Tarlabaşı Bulvarı açıldı. Klasman altı yerler bu bulvarın aşağısına itildi.

Tarlabaşı

“Kapitalizmdeki çıkar mantığının olmadığı bir yer”

- Köhnemiş diye tabir edilen Tarlabaşı’nda kentsel dönüşüm vasıtasıyla sınıfsal bir dönüşüm yaşanıyor. Rumların, Ermenilerin
terk edilmiş evlerine gelmiş Anadolulu göçmenlerin ekonomik olarak hiçbir zaman güçlü olamadıkları için
bir türlü kalkındıramadıkları yerler
el değiştiriyor. Modernlik hastalığının bir yansıması bu; her şey “artık çok daha iyi olacak” diye yapılıyor. Birileri bu işlerden çıkar sağlıyor. Kalkınıyoruz, modernleşiyoruz, “hijyenikleşiyoruz” ama bunun sosyal sonuçlarını hesap edemiyoruz.

Haberin Devamı

- Burada ayda 200 lira para kazanan insanlar yaşıyor. Bu 200’ü de, bugün 10 lira, iki gün hiçbir şey, üçüncü gün 20 lira şeklinde kazanıyor. Bu beraberinde dayanışmayı getiriyor. Bu tür yoksul yerlerde birlikte yaşamanın yollarını dayanışarak buluyorlar.

- İstiklal Caddesi dünyanın merkezlerinden biri. Ünlü markalar, zengin turistler... Tarlabaşı da dünyanın bir merkezi ama sosyoekonomik olarak bir alt kategoriden... Çok daha doğal. Kapitalizmin çıkar mantığının olmadığı, insani bir yer burası.

KASIMPAŞA

“Eskiden işçi sınıfının mekanıydı”

- Kasımpaşa, Osmanlı’nın denizle ilişkisinin sağlandığı yer. Deniz ticaretinin ve ona ilişkin sosyalleşmenin oluştuğu yer. Zaman içinde elektrik fabrikası vasıtasıyla yeniden doğmuş. Enerji burada olduğu için sanayi buranın etrafında oluşmuş.

- Burası eskiden işçi sınıfının mekanıydı. Artık Alevi mahallesi, muhafazakar mahalle, Erzurumluların mahallesi, falanca tarikatın mahallesi gibi ayrımlar var. Bunlar kültürel kimlikler dili. Eskiden işçi sınıfının mekanıyken bu ayrımlar yok muydu? Vardı. Ama modern mücadele dili bunların üstünü örtüyordu. Şimdi ayrıca bir tarafta muhafazakar turizm mekanı Eyüp, şık bir üniversite, İstanbul Bilgi Üniversitesi, sergi alanı olarak Feshane, Miniatürk var... Haliç yeni bir metropol, yeni bir tüketim merkezi... Kapitalizmin dönüşümüyle kültürel kimliklerden bahsetmeye başlamıştık. Bugün onu bile örten tüketim kültürü var hatta. Yani döneme göre bazı kimliklerin öne çıktığını görüyoruz.

- Buradaki Bedrettin Mahallesi eski bir mahalle. Estetik bakımdan ilginç bir yer. Köy meydanı gibi ortak alanları var.