Dünyanın “süper güçlü” kadınları

ABD’nin first lady’si Michelle Obama, Ürdün kraliçesi Rania, Fransa’nın first lady’si Carla Bruni ve Bill Gates’in karısı Melinda French Gates... Bunlar dünyanın en güçlü kadınları arasında yer alıyor... Gösterişten hoşlanmıyor, sade olmayı tercih ediyorlar. Haksızlıklara, hastalıklara, fakirliğe karşı savaşıyorlar. “Aile” dendiğinde ise onlar için akan sular duruyor, kocaları ve çocukları her şeyin başında geliyor. En önemli ortak noktaları da alçakgönüllü olmaları.
Vogue dergisi son sayısının kapak konusunda işte bu kadınlara yer verdi. Fotoğrafları ise Annie Leibovitz ve Jonathan Becker gibi dünyanın önde gelen fotoğrafçıları çekti.


Değişimin gücü: Michelle Obama
“Beyaz Saray’a sıcaklık getirmeyi amaçlıyorum”
O, tüm dünyanın sabırsızlıkla beklediği bir first lady. Beyaz Saray’a kendi kurallarını getiren güçlü bir kadın. ABD tarihinde “değişim rüzgarları” estiren ilk first lady. Michelle Obama, özellikle samimi tavırlarıyla kendini sevdirmeyi başardı. Alçakgönüllü hali onu bir anda sadece ABD’nin değil, tüm dünyanın “sevgilisi” haline getirdi. Onun için eşi ve çocukları her şeyin önünde geliyor. Kızlarını her sabah okula götürüyor, öğretmenleri, arkadaşları ve diğer velilerle tanışıyor.
O, klasik bir first lady değil. Beyaz Saray’ı kapalı bir kutu olmaktan çıkarmak istiyor. Her etnik kökenden insanla ilişki kurarak Beyaz Saray’a “sıcaklık” getirmeyi amaçlıyor. Bir şeyi moda diye değil, yakıştırıyorsa giyiyor. Eliştirilere ise kafayı hiç takmıyor: “Geçenlerde çirkin bir kazak giymek zorundaydım. Bunu eleştiren insanlar oldu. Ne yapayım? Çok üşümüştüm!”...


İlişkinin gücü: Carla Bruni

“Kocamın hayatına bambaşka bir dünyadan düştüm”
Bugüne kadar hiçbir başkanın karısı güzelliği, zekası, yeteneği, kültürü, kendine ait tarzı, tartışmalı geçmişi ve çıplak fotoğraflarıyla dünyanın karşısına çıkmamıştı. Ancak yine de herkes ona âşık. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin İtalyan karısı Carla Bruni’den söz ediyoruz. Sarkozy çiftinin aşkı dillere destan. En önemli ortak noktaları eğlenceyi ve aksiyonu sevmeleri...
“First lady’liğin ilk yılı nasıl geçti?” sorusuna ise “Kendimi sansürlemedim. Ancak Fransızların adetlerine de saygı gösterdim. Siyaset dünyasındaki kuralları, protokolü öğrenmeye çalıştım. Kocamın hayatına bambaşka bir dünyadan düştüm” şeklinde yanıt veriyor.


Cömertliğin gücü: Melinda French Gates

“Zenginliğimizi dünyayı değiştirmek için kullanacağız”
Melinda French Gates, Dallas’ta dünyaya geldi. Babası mühendis, annesi ise ev kadını. Ekonomi ve bilgisayar eğitimi gören Gates 1987’de, henüz 22 yaşındayken Microsoft’ta işe girdi. 1994’te de patronu Bill Gates ile evlenerek dünyanın en zengin kadınları arasına girdi.
Bilişim devi Bill Gates’in karısı Melinda French Gates, kendini açlık ve hastalıkları yeryüzünden yok etmeye adamış. Kurdukları “Bill ve Melinda Gates Vakfı” olarak özellikle AIDS ve sıtmaya karşı savaş açtıklarını belirtiyor.
Gates 44 yaşında. İki kızı ve bir oğlu var. Bugüne kadar yaptığı bağışların ise haddi hesabı yok. “Yaptıklarınız konusunda alçakgönüllü ve cesur olmalısınız. Eğer yaptıklarınız işe yaramazsa başka bir yol denemelisiniz. Sorunu çözene kadar bütün yollar denenmeli” diyor. Kurdukları vakıfla başta kalp, diyabet ve kanser gibi hastalıkların bilimsel araştırmaları için fon oluşturuyorlar. Ayrıca bugüne kadar üçüncü dünya ülkelerinde yaygın olan hastalıkların önlenmesi için aşılama programlarına 1,5 milyon doların üzerinde bağış yaptılar. En önemli hedefleri ise AIDS, sıtma ve veremi yok etmek. Gates, “Bunun çok zor olduğunu biliyoruz ancak yılmayacağız. Zenginliğimizi dünyayı değiştirmek için kullanacağız” diyor.

Kraliyetin gücü: Kraliçe Rania
“Kraliçelik bir meslek”
Ürdün Kraliçesi Rania, kraliyetin en sevilen isimlerinden biri. 38 yaşındaki kraliçe zarafeti, samimiliği ve alçakgönüllülüğü ile Arap dünyasının en güzel yüzü olarak görülüyor.
Kocası Kral Abdullah’ı her konuda desteklediğini belirten güzel kraliçe, kocasından da hep destek gördüğünü söylüyor. Hayatının merkezinde ise iki prens ve de iki prenses var. Yani oğulları ve kızları...
Kraliçe, aynı zamanda yardımseverliğiyle ve sosyal sorunlara ilgi duymasıyla da ünlü. Ülkesindeki kadın ve çocukların sorunlarına eğilen kraliçe, özellikle de kızların okumasını ve kadınların çalışmasını destekliyor. O, “kraliçeliği” bir “unvan” olarak değil, bir “meslek” olarak görüyor.