Isparta’da "Baba’nın Kebapçısı" Kebapçı Kadir

Isparta’da "Baba’nın Kebapçısı" Kebapçı Kadir
Isparta’nın göbeğinde Firdevs Bey Bedesteni var. Bu bedestenin bir cephesi Süleyman Demirel heykeline bakıyor. Arka cephesinin duvarlarına ise Isparta’da yetişmiş ve de "sadaret makamı"na oturmuş 6 Büyük Türk Büyüğü’nün büstleri sıralanmış. Bu Ispartalı Büyük Türk Büyükleri sadaret makamında otururken üçünün başı kesilmiş, biri öldürülmüş, biri de eceli ile vefat etmiş. Sondaki büst Süleyman Demirel’in büstü.
Isparta’da yetişerek, sadaret makamına erişmiş bu altı Büyük Türk Büyüğü gözlerini meydanın öte yanındaki bir binaya dikmiş bakıyor!..
Büstü yapılan Büyük Türk Büyükleri’nin gözlerini dikerek baktıkları bina "Kebapçılar Arastası". Bir ucunda Kebapçı Hacı Benli’nin, öbür ucunda Kebapçı Kadir’in, ortada da Fırıncı Cerrah Mehmet Bey’in dükkanı var.
Kebapçı Kadir, "Baba"nın kebapçısı imiş. Baba’ya her hafta bir veya iki gün Isparta’dan kebap gidermiş. (Isparta nire? Ankara nire? Baba’ya kebap nasıl gider? Efendim modern dünyada bunun da yolu varmış. Kebaplar havası alınmış naylon torbada şoklanarak Ankara’ya sevk olunuyormuş. Ankara’da mikro fırında ısıtıldığında, fırından taze çıkmış nefaseti ile sofraya konuluyormuş. Meraklısına arz olunur!..)
Isparta’ya gidip de İslamköy’ü ziyaret etmeyen, Kebapçı Kadir’de yemek yemeyenin hacılığı sayılmazmış. Eeee... Biz de gereğini yaptık. Önce İslamköy’ü ziyaret ettik. Sonra Kebapçı Kadir’e uğradık.
Kebapçı Kadir’in dedesi Hüseyin Efendi 1851 yılında Isparta’da "Isparta Kebabı"nı keşfeden bir ünlü kişi. Aşevinin içine bir fırın yaptırmış. Ateş yakıp, çalı kökü odunlarla ısıttığı fırında odunlar kor köz olunca uzun şişlere taktığı kaburga ve ön kol etlerini fırında nar gibi kızartmış. Kebap etmiş.
Hüseyin Efendi ölünce oğlu "Siyasi Osman" (Baba’dan önce Isparta’nın en ünlü siyasetçisi Siyasi Osman imiş!..) kebapçı dükkanını devam ettirmiş. Siyasi Osman’ın yanında yetişen yeğeni Kebapçı Kadir dükkana ismini vermiş. Şimdilerde torunu Hüseyin Açıkalın dükkanın başında.
Kebapçı Kadir’in dükkanında çorba, tandır, şiş, peynirli ve kuşbaşılı pide yeniliyor. Bunların yanında, ağızı geniş, kalaylı bakır maşrapa ile hoşaf veya ayran içiliyor. Üzerine tatlı olarak kaymaklı kadayıf, künefe ve sütlaç ikram ediyorlar. Kebapçı Kadir’den 2 veya 4 milyon lira hesap ödeyerek çıkılabiliyor.
Dükkan yepyeni ve tertemiz. Hizmet personeli tertemiz. İki katlı kebapçı dükkanında (tabii olarak) alkollü içki yok. Hanımlar, aileler, esnaf her kesimden müşteri geliyor. Dikkatimi çeken, erkeklerin yoğun olduğu bölümde, tek başına gelip masaya oturan başörtülü (geleneksel normal başörtülü) orta yaşlı bir hanım idi. Kebabını yedi. Hoşafını içti. Yemeğin üzerine bir sigara yaktı. Bir kahve söyledi. Keyifli keyifli tek başına oturup kalktı.
Vakit darlığından maalesef Kebapçı Hacı Benli’nin kebabını tadamadım. Kebapçı Hacı Benli, Isparta helvası da yapıyormuş. Helvada aklım kaldı. (Baba’nın külliyesi açıldığında İslamköy’e gideceğim. Külliye gezisi sonu Hacı Benli’yi de anlatırım.)
İki kebapçı arasındaki Değirmenci fırını dikkatimi çekti. Pırıl pırıl, hamurhanesi, fırını göz önünde olan ve önünde ekmek almak için kuyruğa girilen bir fırın. 1872 yılında Osman Efendi kurmuş. Oğlu Şükrü, baba mesleğini devam ettirmiş. Ama Şükrü’nün oğlu Mehmet Ali Büyükdeğirmenci okumuş. Cerrah olmuş. Isparta Devlet Hastanesi’nde cerrah... Baba dükkanını kapatmamış. Yaşatıyor. Fırında az mayalı hamur dört saat bekletilerek beyaz ekmek yapılıyor. Günde dört bin dolayında ekmek çıkarılıyor. Fırın odun fırını. Ekmeğin fiyatı 150 bin lira. (Belediye fırınından çıkan ekmekler 125 bin liraya satılıyor.)




PAZAR