Pazar"Patagonya ya da Alaska'da yaşamak isterdim"

"Patagonya ya da Alaska'da yaşamak isterdim"

21.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Patagonya ya da Alaska'da yaşamak isterdim"

Patagonya ya da Alaskada yaşamak isterdim





"Adım Muhammed Yasin dedim, kelime-i şahadet getirerek ellerinden kurtuldum"
Somali'de yolda yürürken bir askeri kamyon önümde durdu, askerler kaldırımdaki gençleri tuttu kamyona attı. Ben de bunun fotoğrafını çektim. Çekmez olsaydım. Birden üstüme askerler saldırdı. Beni yere yıktılar. Dövdüler. Makinemden filmi aldılar. İngilizce de bilmiyorlar tabii. Sonra bir subay geldi. Çat pat İngilizce biliyor. "Ben Müslümanım. Adım Muhammed Yasin" dedim. Mehmet'i Muhammed, Yaşin'i Yasin yaptım yani. İnanmadı adam bana. "Kelime-i şahadet getir o zaman" dedi. Öyle bir an ki, beynimde tüfekler duruyor. Kelime-i şahadeti unuttum. Sübhaneke miydi, Fatiha mıydı, neydi? Terler döküyorum. Nasıl söylenirdi? Sonra nasıl olduysa, ölüm korkusundan herhalde, şakır şakır söyledim. Subay bana sarıldı, ağlaştık, öpüştük. "Burada sokaklarda fotoğraf çekmek tehlikelidir, yasaktır. Seni alıp götürürler, bir daha kimse izini bulamaz" dedi. Gezen insanlar buna çok dikkat etmeliler. Özellikle Müslüman ülkelerde kadının fotoğrafını çekmek bayağı tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Buna Türkiye de dahil.
Ayakkabı çıkarmayı sadece bizim Türklere mahsus zannediyordum. Ama mesela İzlanda'da değil dairenin kapısında, apartmanın dış kapısının önünde ayakkabınızı çıkarıyorsunuz. Alaska'da da eve ayakkabıyla girilmiyor. Öyle bir adetleri, örfleri var.
Gittiğim yerlerde kaybolmayayım diye ilk iş bir kent haritası alır, kaldığım oteli onun üstünde işaretlerim. Bir de otelin, o ülkenin diliyle yazılmış kartını cebime koyarım. Fakat Çin'de bu kartı yanıma almayı unuttum. Tiananmen Meydanı'ndaydım. Bayağı da uzak otele. Onca yolu yürümüşüm, yorulmuşum. Bir taksi çevirdim "Beni Sheraton Oteli'ne götür" dedim ama adam anlamadı Sheraton'ı. Çünkü Çince Sheraton başka bir şey. Ben de Çince bilmiyorum. Hava giderek kararıyor. Uzun süre bana yardımcı olabilecek birini aradım. En sonunda bir Alman öğretim görevlisi yardımcı oldu da öyle dönebildim otele.


Ben de bazen geç kalıyorum tabii. Ama hiç uçak kaçırmadım. Havaalanlarını çok seviyorum ben. Bu yüzden de hep uçak saatinden çok önce gidiyorum havaalanına.


Devinim var. İnsanlar koşuşturuyor. Bir sürü değişik insan var. Onları izliyorum. Orada kendimi daha özgür hissediyorum.

"Ben galiba Tanrı'dan gezmeyi diledim, o da kabul etti"

Bir yerlere gitmediğim zaman kendimi hapsolmuş gibi hissediyorum. Kendimi bildim bileli hep bir yerlere gitme isteği oldu içimde. Hani birtakım hastalıklara neden olan genler var ya. Sanırım benim genlerimde de gezme hastalığı var. Ya da şöyle: Evliya Çelebi'nin dediği gibi, ben galiba Tanrı'dan gezmeyi dilemişim. O da benim bu dileğimi kabul etmiş.


Beni gezmeye iten nedenlerden biri de bu. Özellikle ilk zamanlarda insanların kıskanması, bunu söylemesi hoşuma gitti. Gezdikçe yazdım, yazdıkça da okurlar beni gezmeye teşvik etti.

"Bazen ellerim cebimde,turist gibi gezmek istiyorum"

Yalnız gezmeyi seviyorum. Çünkü o zaman geziye daha çok konsantre olabiliyorum. Kendi kendime konuşarak yollarda yürüyorum.


Bir kenti gerçekten tanımak için yürüyerek dolaşmalısınız. Çünkü o zaman ara sokaklara girebilir, arabayla göremeyeceğiniz birçok şeyi görebilirsiniz. Gerçek yaşamlar hep arka sokaklardadır. Caddeler göstermeliktir, allanıp pullanmıştır; kullanılmayan misafir odaları gibi.


Bir bakıma doğru bu. Günün birinde bir turist gibi dolaşmayı hep arzu ediyorum. Islık çalarak, ellerim cebimde dolaşmak istiyorum. Her şeyi görmek telaşı, güzel fotoğraf çekme telaşı olmadan. Çünkü o telaş içinde bir turist gibi gezemiyorsunuz. Sadece gezgin olsam yine işim kolaydı. Ama ben Doğan Kitap'ı da yönetiyorum. Bu yüzden hafta sonlarım, resmi tatil günlerim yollarda geçiyor. Ben hiç deniz kıyısında şöyle bir uzanıp tatil yaptığımı bilmem.

"Ailem beklemeyi bilmeseydi, ben bu kadar gezemezdim"

En son karımla beraber -benim Kırmızı Katır dediğim bir arabam var- İstanbul'dan bindik bizim Kırmızı Katır'a, Karadeniz kıyısından Sarp'a gittik, oradan içeri girip Artvin üzerinden Doğu Beyazıt, Ağrı, Van, Malatya... 10-12 gün bütün Anadolu'yu gezdik. Tabii ben o geziden üç-dört tane yazı çıkardım. Karım da Anadolu'yu biraz daha yakından tanımış oldu.


Zamanla alıştılar galiba. Zaten onlar beklemeyi beceremeseydi ben de bu kadar gezmeyi beceremezdim herhalde. Şikayetçi olsalardı, bu kadar keyifli ve çok gezemezdim. Ben de gittiğim her yerden onlara ilginç ve küçük hediyeler getirerek gönüllerini alıyorum.

"Karayip'te kaplumbağa eti, Florida'da timsah kuyruğu yedim"

Fotoğraf makinesi, not defteri... Benim bir İsviçre çakım vardır, içinde gazoz açacağından pensesine kadar her şeyi olan çok yetenekli bir çakı. O mesela olmazsa olmaz. Bir de CD çalarım var.


Hayır. Bana eşlik eden belli CD'lerim vardır. Arya dinlemeyi severim. Gezilerde hep yalnız olduğum için, insan sesi bana iyi geliyor. Birlikte, müzikli bir kalabalığın içindeymişim gibi gitmeyi seviyorum.


Öyle bir alışkanlığım var. Bulunduğum ülkede, kentte geçen bir kitabı, o ülkede-kentte okumak bana büyük keyif veriyor. Mesela Lawrence Durrell'ın "İskenderiye Dörtlüsü"nü İskenderiye'de okudum. Kendinizi romanın içinde hissediyorsunuz.


Patagonya'da. Dünyanın en güzel ormanlarının, göllerinin, en lezzetli etlerinin ve şaraplarının bulunduğu bir bölge. O ıssızlıkta kaybolmak isterdim. Alaska'da yaşamak isterdim ama oranın kışına dayanabilir miyim, emin değilim. Mevsimsiz yerleri sevmiyorum. Türkiye'ye hayranım. Burada her mevsim var.


Ben nereye gidersem gideyim oranın yerel yemeğini yerim. Ama her şeyi yemiyorum tabii. Vietnam'da köpek eti yemedim. Ama geçenlerde Karayip'te kaplumbağa etinden yapılan köfteyi yedim. Florida'da timsah kuyruğu yedim.


Biz burada kokoreci, işkembeyi büyük bir iştahla yiyoruz. Ama bir Amerikalı bunların karşısında dehşetle irkiliyor. Çok pis koşullarda pişmemiş olması kaydıyla her şeyi yiyebiliyorum ben.

KEŞFETYENİ
Kraliyet ailesinde yeni kriz! Dans videosu ortalığı karıştırdı
Kraliyet ailesinde yeni kriz! Dans videosu ortalığı karıştırdı

Cadde | 08.06.2025 - 10:35

İngiliz basınının önde gelen bulvar gazetelerinden Daily Mail'in özel haberine göre, Meghan Markle'ın İngiliz eleştirmenlere aldırmadığı ve doğum odasında twerk yaptığı bir videonun ortaya çıkması büyük bir tartışma yarattı.

Yazarlar