Pazar Şensoy’dan tiyatro üstatlarına mektup

Şensoy’dan tiyatro üstatlarına mektup

27.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ferhan Şensoy yeni oyunu "Kahraman Osmanöda usta oyunculara göndermeler yapıyor. Onlar da buna bayılıyor

Şensoy’dan tiyatro  üstatlarına mektup

Şensoy’dan tiyatro üstatlarına mektup

Ferhan Şensoy yeni oyunu "Kahraman Osmanöda usta oyunculara göndermeler yapıyor. Onlar da buna bayılıyor

ELİF KORAP

Ünlü bir aktör, gün geliyor yaşlanıyor. Artık suflörsüz oynayamaz oluyor. Paraya ve ilgiye olan özlemi onu Dikkayalar kasabasına konuk oyuncu olarak sürüklüyor.
Bir aktörün gizliden gizliye beklediği ama onunla karşılaşmamak için yolunu değiştirip son umutla Dikkayalar adlı bir kasabaya ulaştığı dramatik bir öykü. Ferhan Şensoy’un yazıp yönettiği "Kahraman Osman" bir aktörün Dikkayalar’da "dünya prömiyerini" yapacak bir oyunda rol alışını anlatıyor.
Dramatik bir durumu anlatan bu oyun, esprileri ve oyuncuların çabalarıyla bir komediye dönüşüyor. "Kahraman Osmanöda Ferhan Şensoy, Derya Baykal, Levent Ünsal, Celal Belgil, Ali Çatalbaş, Ece Erdoğuş, Serap Günaydın, Erkan Üçüncü ve Resul Okkan rol alıyor.
Oyunu izleyenlerin kafasında oluşan "Ferhan Şensoy gerçekten var olan birini mi anlatıyor?" ve "Türk tiyatrosunda böyle bir aktör var mıydı?" gibi soruları Şensoy’a sorduk, onunla da kalmadık aynı gece oyunu beraber izlediğimiz tiyatronun usta oyuncuları Erol Günaydın, Mücap Ofluoğlu ve Macide Tanır’dan da yanıtlar aldık.

Böyle biri var mı Türk tiyatrosunda?
Tabii ki bunun içinde Tuncel Abi (Kurtiz), Erol Abi (Günaydın), Nur Subaşı, Cahit Irgat var. Belki biraz da ben varım. Ama direkt bu kişileri anlatmadım. Bu isimlerin hepsi çok iyi aktörler; benim oynadığım ise biraz da kötü bir oyuncu. Zaten Ortaoyunu’na yaklaşan biçimimiz böyle bir abartıyı gerektiriyor. Ben yazarken, nasıl birini oynayacağımı biliyordum. Ama bazı ustalarımdan da bir şeyler aldım.

Bir aktörün oyunculuğu bırakması çok dramatik bir süreç mi?
Elbette. Hafızasının zayıflaması oyuncu için çok zor. Ünlü İngiliz oyuncu Sir Laurence Olivier zaman zaman oynuyor ama muntazam unutuyor. Üç suflörle bile olmuyor. Bir oyunda alamıyor sufleyi "What, What?" diye bağırıyor. Sufle gelmeden başlıyor, bütün salon ayağa kalkıyor ve alkışlıyor. "Sen unutmak hakkına sahipsin, sen bizim Laurence Olivier’imizsin" diyor izleyici. Bu çok dramatik tabii.

Siz "Şu noktaya gelirsem oynamak istemem" diyor musunuz?
Artık rolümü hatırlamıyorsam, hafıza kaybı varsa oynamak istemem. İzleyicinin acıdığı bir aktör resmi güzel değil. Böyle bir durumda sadece yazarım, oynamam.

"Kahraman Osmanöda da sizin çok sevdiğiniz dil oyunları var. Zorlanmadınız mı?
Biz Ortaoyuncular olarak dil oyunlarına alışkın bir tiyatroyuz. Dille oynamayı seviyorum. Bu seçilmiş bir durum. "Gidiyor musunuz?" yerine "Gidin mu?" demeye alıştık.

Oyunda tiyatronun usta isimlerine de göndermelerde bulunuyorsunuz. Örneğin. Devlet Tiyatrosu’nda tüm kralları Cüneyt Gökçer mi oynuyordu?
Genel müdürlüğü döneminde kralları Cüneyt Bey oynamıştır. Uzun dönem görev yaptığı için ve en klasik genel müdür o olduğu için de onu aldık oyuna.

Bir de kırışmış, defalarca üzerinde çalışılmış, şarap dökülmüş oyun metni için "Bir tek bende ve Nur Subaşı’nda vardır bu tekst" diyorsunuz...
Evet, Nur Subaşı darmaduman bir aktördür. Ama çok iyi bir aktördür.

Evinin kapısında kedisinin adı yazıyor. Kedisinin evinde konuk olduğunu düşünüyor sanırım. Evine gittiniz mi?
Hayır gitmedim. Konya’da benim "Soyut Padişah"ımı sahneledi. Yıllardır merhabamız vardı. Tanışmıyorduk. Ortak bir arkadaşımız sayesinde birbirimizi tanımıştık. Numan’ın bana anlattığı Nur Bey anekdotları ve Nur Bey’e anlatılan Ferhan anekdotları vardı. İlk kez orada yakınlaştık. Oyunda taktığım şapka onun tarzı olan bir şapka ama bu gece Erol Abi de, Mücap Abi de aynı şapkayla geldi.

Erol Günaydın
"Canım sahneye atlamak istedi"
Şimdi buraya bakarken canım sahneye atlamak istedi. Ferhan sanki mektup yazmış gibi bana. Çok duygulandım. Anılarım canlandı. Özellikle Cahit’i (Irgat) hatırladım. Ferhan’da Cahit’i gördüm. Tuncel Kurtiz de, Altan Erbulak da vardı biraz. Suflörde, oyuncuda ben de vardım. Türkiye’de sanatın çok güzel bir alayı vardı, politika vardı. Çok duygulandım. Anılarıma döndüm. 1960’ta buraya Küçük Sahne’ye geldim. Yıllar sonra Ferhan’la ‘Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı’da ‘Soyut Padişah’ta yeniden Ses Tiyatrosu’ndaydım. İnşallah sağlığımı toparlarsam Ferhan bana bir rol yazacak. Az da olsa çıkıp bu sahnede oynamak istiyorum. Tiyatro her zaman, her yaşta oynanır. Oyuncu, sandalye koysalar oturup iki laf etmek ister. Ben bu tiyatroda çok heyecanlanıyorum. Burası, Balkanlar’ın en güzel tiyatrosu. Bu kadifeleri Ferhan’la gidip almıştık. Tiyatroyu kuranların hepsinin bu tiyatroda bir izi vardı. Altan’ı andığımızda onun locasına bakardık.
Ama gençler beni endişelendiriyor. Ortaoyunu geleneğini tek sürdüren Ferhan. Ferhan’dan başka bu işin ustasını göremiyorum. Yılmaz Erdoğan belki iyi bir yazar olabilir ama benim için tek bir insan, Mükremin Abi’den başka bir şey yaratmadı. Kendilerine göre şovlar yapıyorlar ama ben bunları beğenmiyorum. İpe sapa gelmez sululuklarla güldürüyorlar insanları."

Macide Tanır
"Pek çok oyuncuyu kendinde toplamış"
Çok beğendim oyunu. Ferhan pek çok adamı bünyesinde birleştirmiş. Türkiye’deki sanatçıların aşağı yukarı hepsini tanıyorum. Tanıdığım pek çok kişiyi anımsattı. Erol Bey de söyledi zaten. Pek çok kişiden bir parça almış. Çok etkilendim. Oyunda anlatılan tipte aktörlerle de sahneye çıktım ben, farklı aktörlerle de. Erol Bey’le oynama fırsatımız olmadı ama bir 23 Nisan tiyatro yarışmasında birlikte jüri üyesi olmuştuk."

Mücap Ofluoğlu
"Gördüklerim bana çok tanıdık geldi"
Oyunu çok beğendim. Oyundaki aktör bana özellikle birini çağrıştırmadı. Ben de çok komedide oynadım. Tiyatroda hep oyuna müdahele etmek isteyenler, tanıdıklarını oynatmaya çalışanlar olur. Bunlar bana çok tanıdık geldi. Ama oyundaki karakteri Türk tiyatrosundan tanıdığım birine benzetmedim."




PAZAR