25.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gizem Coşkunarda - gizem.coskunarda@milliyet.com.tr
Çok eski tarihlerden beri var olan dolandırıcılık, toplumların en büyük problemlerinden. 1960’lı yıllarda Sülün Osman adıyla nam salan Osman Ziya Sülün, Türkiye’nin en tanınmış dolandırıcısıydı. Galata Kulesi’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı bile insanlara satmıştı. 90’lı yılların ünlü dolandırıcısı Selçuk Parsadan ise sahte kimliklere bürünerek dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’ı, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i dolandırmıştı. 2000’lerde ise değişen teknolojiyle birlikte telefon ve internet üzerinden yapılan dolandırıcılık yöntemleri öne çıkıyor.
4 milyon lirası çarpılan ceza hukukçusu Prof. Dr. Erdener Yurtcan ise tanınan mağdurların sonuncusu. Bu durum halk arasında “Koca profesör dolandırıldıysa, biz ne yapacağız” şeklinde yorumlara yol açsa da psikologlar bunun tam aksini söylüyor: “Eğitimli kişiler de dolandırılabilir. Dolandırıcılar insanların korku duygusunu körükler.”
Mantıklı düşünme kapasitesi devre dışı
Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı Psikolog Emre Konuk, eğitimli insanların da dolandırılabileceğini, bu durumun “otoriteye boyun eğme eğilimi” olduğunu ifade ediyor. Uzman Psikolog Fatih Bilal, “Dolandırıcılar, insanlardaki korku duygusunu körükleyip zihnin karşı koyma potansiyelini alt ederek mantıklı düşünme kapasitesini devre dışı bırakıyor. Dolayısıyla birçok yüksek eğitimli kişi bile korkularının üzerine gidilerek kolayca yönetilebiliyor” diyor. PKK konusunda yapılan ilk akademik çalışmaya imza atan terör uzmanı Prof. Dr. Nihat Ali Özcan ise vatandaşı uyarıyor: “Teröristin kimseyi dolandırmasına lüzum yok. Çeker silahını haraç alır. Ya da soygun yapar. Dolayısıyla dolandırıcılıkla uğraşmaz ama terörün yarattığı kaotik ortam hem insanları korkutur hem de fırsatçılar için iyi bir ortam oluşturur.”
Nasıl dolandırılıyoruz?
Dolandırıcıların insanların parasını almak için kullandığı güven oluşturma hileleri var. Bu hileler 7 temel psikolojik ilkeye dayanıyor. Cambridge Üniversitesi güvenlik uzmanı Frank Stajano ve dolandırıcılık senaryoları yazarı (BBC, “Real Hustler”) Paul Wilson
bu 7 ilkeyi, 2009 yılında hazırladıkları bir raporda dolandırıcılık hikayeleriyle örneklendirerek açıklıyor...
1- Dikkat dağıtmak: İkinci şahıslar kullanma vb. yöntemlerle, dolandırıldığımızı fark etmememizi sağlamak. Örneğin “bul karayı al parayı” oyununda izleyiciler de oyunun bir parçasıdır. Hedeflerin dikkati caddedeki durum (konuşmalar, şakalaşmalar, gülüşler ve heyecan) sebebiyle dağınıktır ve bu yüzden tüm sahnenin bir kurgu olduğunu anlamazlar.
-Savcı ya da polis sizden operasyon için yardım istemez. Kamu görevlileri sizden hesap numarası, para veya altın istemez.
-Dolandırıcılar sosyal medyada açtıkları sahte hesaplarla kendisini askerlik arkadaşınız, eşinizin ya da çocuğunuzun yakın bir arkadaşı gibi tanıtarak başının belada olduğunu, acilen paraya ihtiyacı olduğunu bildiren mesajlarla para yollamanızı isteyebilir.
-Dolandırıcı şahıslar, 444 ve 0850’li numaralardan arayarak, geçmişe yönelik ödenmiş kredi kartı aidatlarını veya kredi masraflarını geri almak vaadiyle, banka hesap bilgilerinizi ve kişisel bilgilerinizi ele geçirip sizi mağdur edebilirler.
-Sizi arayarak bir yıl önce yol yardımı veya sağlık sigortası yaptırmayı sesli onay ile kabul ettiğinizi ve 1.200 lira borcunuzun olduğunu, ödenmezse hakkınızda yasal işlem yapılacağını söyleyen insanlara itibar etmeyin. Böyle bir telefon alırsanız bilin ki dolandırıcıların ağındasınız.
UZMANLAR NE DİYOR?
“Otoriteye boyun eğme eğilimi”
Psikolog Emre Konuk
(Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı)
İyi satıcı, karşısındakinin profilini iyi okur, ona göre bir dil oluşturur ve satar. Dolandırıcı da aynı yaklaşımı benimser. Bir eğilimden söz edeceksek bu “dolandırılmaya yatkınlık” olarak değil, “otoriteye boyun eğmek” olarak adlandırılabilir. 1960’lı yıllarda Stanley Milgram’ın yaptığı bir dizi araştırmada, insanların değerlerine aykırı bile olsa otoritenin önerilerine boyun eğme eğiliminde olduğunu ve bunların içinde akademisyenlerden öğrencilere kadar ve değişik sosyoekonomik düzeyde insanların yer aldığını görmüştük.
Ülkemizde yüzyıllara kadar dayanan, Cumhuriyet kurulduğundan beri de devam eden bir “devlete güvenmeme” durumu söz konusu. Dolayısıyla insanlara bir korku yerleşti. Dolandırıcıların “korkuyu” çok iyi kullandıklarını görüyoruz. Paradoks şu ki teröristten korkup devlete-polise sığınmaya yol açıyor yaşadıkları süreç. Bunu da çok ustaca kullanıyorlar. Unutmayalım; polise yansıyanlar dolandırıcıların başarılı olduğu durumlardır. Çok sayıda girişimde başarılı olmadıklarını, başardıklarında da bunların basına yansıdığını söyleyebiliriz.
“Terör artınca vatandaş daha kolay hedef olur”
Prof. Dr. Nihat Ali Özcan
(Törer Uzmanı)
Ülkede terör olayları arttığı zaman güvenlik güçlerinin de öncelikleri değişir. Sıradan ve adi suçlar yerine diğer suçlara odaklanacakları için vatandaşlar dolandırılmak adına daha kolay hedef haline gelirler. Terörün yarattığı kaotik ortam bu tür suçların artışına sebep olur. Terörist birini dolandırırsa bu, politik amaçlıdır. Adi bir suç kavramına girmez. Teröristin kimseyi dolandırmasına lüzum yok. Çeker tabancısını haraç alır. Ya da soygun yapar. Dolayısıyla dolandırıclıkla uğraşmaz ama terörün yarattığı kaotik ortam hem insanları korkutur hem de dolandırıcılara fırsat doğuruyor.
“Psikolojik korku kişide panik yaratır”
Uzman Psikolog Fatih Bilal
Gözden kaçan bir nokta, dolandırılan kişilerin içine girdikleri öznel psikolojik korku halleridir. Bu psikolojik korku hali, kişide panik duygusu yaratmakta ve panik duygusu kurban olarak seçilen kişilerin, kendilerinden istenenleri sorgulamadan ve itaat ederek yapmalarını sağlamaktadır. Dolandırıcılar, insanlardaki korku duygusunu körükleyip zihnin karşı koyma potansiyelini alt ederek mantıklı düşünme kapasitesini devre dışı bırakıyor. Dolayısıyla birçok yüksek eğitimli kişi bile korkularının üzerine gidilerek kolayca yönetilebiliyor.
Devlet otoritesi korku vericidir ve itaat edilmemesi, istenmeyen sonuçlar doğurabilir algısından yola çıkan kurban, mutlaka bir itaatle dolandırıcının isteklerini yeri getirebilmektedir. Telefon dolandırıcılığı sadece başkalarının başına gelebilecek bir olay değildir. Herkes telefonda dolandırılabilir.
Daha önce kimler dolandırılmıştı?