Hani şu “tüm dünyayı aslında bir grup adam yönetiyor” diye bir komplo teorisi var ya, milli takımın Ukrayna maçındaki kadrosunu görünce bizim ülkemizde de ister kulüpler isterse milli takım olsun futbolu bir grup adam yönetiyor hissine kapıldım.
Arda’nın milli takıma çağırılması, Oğuzhan vakası, Vardar faciasından sonra Mehmet Topal’ın bir kez daha stoper olması, artık herkesin diline düşen Ozan’ın ilk on birde yer alması ve en güçlü yanı kanatları olan rakip karşısına İsmail ve Şener ile çıkılması kafamdaki Luçesku imajı ile zinhar örtüşmeyen kararlardı.
Luçesku’nun yanlış kadro tercihine, tercih edilenlerin gayretsizliği de eklenince Ukrayna’nın gruptaki en kritik maçı belki de en kolay maça dönüştü, bize de yine esmer günler.
Milli takım bazında hep bir “kurtarma” peşindeyiz. Sürekli dara düşüyor, sonra oradan çıkmak için –genellikle yeni teknik direktörle- ekstra çaba sarf ediyor, olmayınca başa dönüyor aynı kısır döngüye tekrar başlıyoruz. Bu arada genç oyunculara veya taktiğe hiç yatırım yapamıyor, zaman kazanmak isterken aksine sürekli zaman kaybediyoruz. 2012 yılında grubu üzerlerinde tamamladığımız Belçika ile bugün karşılaşsak bahis şirketleri iki takıma hangi oranları verir? Bunun nedeni Belçikalıların zamanında diktiği fidanların bugün çoktan ağaç olup meyve vermesi; bizim ise hâlâ eldeki yarı kurumuş ağaçlardan medet beklememiz; şansımız yok.
Milli takımın manevi tarafı da çöktü son yıllarda. Arda skandalı, Burak’ın açıklamaları, Fatih Terim’in kavgası, primler, son Avrupa şampiyonasında yaşananlar derken halkından kopuk, İstanbul’da maç yapamayan hatta kimilerine göre onları temsil etmeyen bir milli takımımız var bugün. Bu şekilde başarı gelir mi?
İlk maçtaki performansı ve maç sonundaki açıklamaları nedeniyle bunu yapacak kişinin Luçesku olduğuna dair ciddi şüphelerim var ama Milli takımın manen de maddeten de dinlenmeye ve yenilenmeye ihtiyacı olduğu kesin. Her turnuvaya gitme hayaliyle yola çıkıp çoğu zaman eve eli boş dönmektense, birkaç turnuvaya gitmemeyi baştan kabul edip sonraki turnuvaların müdavimi olacak bir milli takım oluşturmaya dönük bir çalışma, yatırım yapılması şart. TFF hiçbir şey bilmiyorsa TBF’yi örnek alsın.
Yabancı Sınırı
Luçesku, yabancı sınırsızlığı ile ilgili şikâyetlerine Ukrayna maçından önce başladı -ki bu sözler milli takım oyuncularının yeterince iyi olmadığı anlamına geldiğinden moral bozucuydu- ve aynı açıklamalara maç sonrasında da devam etti. Rumen teknik adamın şu an Türkiye’de bir kulübün başında olsaydı da aynı açıklamaları yapacağından veya bu şekilde serzenişte bulunan milli takım teknik direktörüne destek vereceğinden emin değilim. Zira kendisi Ukrayna’da görev yapar ve sahaya 7-8 yabancı oyuncu ile çıkarken bu durumdan hiç de şikâyetçi gibi görünmüyordu. O halde bugün de bu çıkışları yapmaya ve tüm sorun yabancı sınırı olmamasıymış gibi davranmaya gerek yok. Luçesku’nun davranışları ve açıklamaları dikkate alındığında Rumen teknik adam sanki milli takımı değil de yabancı kuralını değiştirmek için göreve gelmiş gibi.
Yabancı oyuncu kuralı olduğu gibi kalmalı. Luçesku’nun söylediğinin aksine eğer Türk futbolcusu kendini geliştirecekse bunu kotadan yararlanarak değil, herkesle eşit şartta yarıştığı bir ortamda daha çok çalışarak yapacaktır. Yapmıyorsa zaten tüm takımlar tamamen Türk oyunculardan da kurulsa o milli takımdan kimseye hayır gelmez.
https://twitter.com/_acn_
