Skorer Atalay’a sert yanıt

Atalay’a sert yanıt

19.08.2008 - 00:55 | Son Güncellenme:

Yazarımız Ercan Güven’e verdiği demeçte, olimpiyattaki başarısızlığın nedenleri arasında, İstanbul ve Ankara belediyelerinin futbol aşkını gösteren Genel Müdüre, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş tepki gösterdi. Topbaş, “6 yılda madalya için hangi adımları attın ?” dedi

Atalay’a sert yanıt

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Pekin Olimpiyat Oyunları’nda Türk sporcuların başarısız olmasından, futbol dışındaki spor dallarına yeterli ilgiyi göstermeyen belediyeleri sorumlu gösteren Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’a sert tepki gösterdi. Topbaş, “Adama sorarlar 6 yıldan beri bu genel müdürlük görevini yapıyorsun. Madalya almak için hangi adımları attın? Kendi başarısızlığın, mazeretini gizleyerek bu yolla spora bu kadar destek veren belediyemizi itham etmesini anlamıyorum” dedi.
Belediye Başkanı, Türk sporcuların başarısızlığı için “İstanbul ve Ankara belediyelerimizin futbol aşkı. Biz amatör sporcularımızın harçlığından okuluna ailesinden aşkına kadar her şeyiyle ilgilenirdik. Bu enerji ve kaynak futbola yönelince yetenekler ziyan oldu” diyen Atalay’a şu yanıtları verdi:
“6 yıl içerisinde, 2008 Olimpiyatları’nda altın veya diğer madalyaları almak üzere hangi adımları attın? Federasyonlar veya kulüplerle bu konularla ilgili hangi ilişkileri kurdun? Bu konuda hangi antrenörleri yurt dışından getirdin? Hangi mekanları olimpiyatlara hazırlık için düzenledin diye adama sorarlar”.
Belediyelerin spor tesisleri kurduğunu belirten Topbaş, Atalay’a hitaben “Ama madalya alma konusunda belediyelerin böyle bir görevi yok ki. Bu senin görevin” diye konuştu.

Haberin Devamı

Mazeret
Topbaş daha sonra şunları söyledi:
“Biz sportif alanları yaparız, tesisler kurarız. Halkı spora yöneltiriz. Ama burada başarıyı sağlayacak olan ekip ve elemanları, yetiştiricileri, eğer ülkemizde yoksa dışarıdan sen bulacak ve getireceksin. Mazeret olarak ‘Belediyeler futbola yöneldikleri için bu başarısızlığımızın altında bu yatıyor’ diyemezsin. Bunu maksadını aşmış bir hezeyan ifadesi olarak görüyorum. Ben teşekkür beklerken, burada itham edilmemizi kabul etmemizin asla mümkün değil”