Skora aldanmayın. Dünkü maçı kazanmak mucize kadar güzel bir sürpriz oldu... Beşiktaş için tam anlamıyla bir tükeniş tablosu izledik...
Gördük ki maç kazanmayı unutmuşlar... Hedef duygusunu kaybetmişler..
Dahası, takım içindeki bağlar birer birer çözülmeye başlamış, dağılmışlar.
Hadi biraz maç öncesine gidelim, neler olmuş, hatırlayalım... Hafta içinde basketbol izlemeye giden futbol takımı ağır bir şokla karşılaştı. Beşiktaşlı taraftarlar, salonda Fernandes’e saydırıyorlardı. Başkan Fikret Orman, üçüncü periyotta salonu terk etti. Bir duruş göstererek “Sporcuma küfür edilen bir ortamda duramam” dedi. Takdir ettik, saygı gösterdik.
Ne var ki Başkan da hafta sonunda saydırmaktan kendini almadı... Evet, küfür etmedi ama, o kibar diliyle ifade etti ki Fernandes’le Beşiktaş’ın nikahı çoktan bozulmuştur. Artık Fener’e mi gider, Galatasaray’a mı, Başkan’ı kat’iyen ilgilendirmemektedir.
Sessiz bir çığlık atalım
Tıpkı Quaresma işinde olduğu gibi, Beşiktaş elindeki malı mundar etmiş, kokutmuş, çürütmüş ve çöpe atmıştır. Böylesine bir kopma ve anlaşamama hali de anlaşılır bir şey değildir!
Eşi benzeri, örneği bulunmayan bu beceriden dolayı Beşiktaşlılar ne kadar sevinse azdır. Tarih örnek mi bekliyor ? Yazdır Beşiktaş’ım yazdır!
***
Maça dönersek... Tolga, Ersan Gülüm ve Veli’nin dışındakiler tümüyle değer kaybetmiş, yorulmuş, bezmiş ve tükenmişti...
Topu kazandıktan sonra biraz dripling, sonra derin bir pas... Derken Eskişehirspor duvarı içinde bir giriş arayıp iş yapma inadıyla topu kaybetmek üzerine inanılmaz örnekler sergilediler. Gökhan Töre acaba bonservis fiatını düşürmek için mi o kadar top kaybı yaptı? Anlayamadık. Olcay ve Oğuzhan gibi güvenilen dağlara kar yağmış, oyundan soğumuşlar, onlar da üşüdü, biz de üşüdük. J.J., Dünya Kupası dönüşüne kadar hiçbir ışık vermeyeceğini anlattı bize. Ömer Şişmanoğlu da Mustafa Paktemek de çok gayret ettiler ama, maalesef bir Almeida etmediler. Sahada üç yabancıyla oynadı Beşiktaş... Elindeki yabancı stokunun kalitesiyle de resmen sırıttı.
Gole gelince... Ersan Gülüm, önce kafasıyla, sonra yüreğiyle yüklendi topa. Hırsıyla, açlığıyla, öfkesiyle vurdu ve bitiş düdüğünden önce Eskişehir’i bitirdi. (Laf aramızda futbolsuz maçın kurbanı da onlar oldu).
Aferin Ersan’a ... Ötekilere hiç bir sözüm yok... Susalım arkadaşlar. Sessiz bir çığlık atalım, yeter!