Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meğer ne hakikatlı dostumuzmuşsun bizim de, farkında değilmişiz. Londra’da uyandık.
Senden uzak kalınca, senin değerini anladık, utandık.
O nedenle peşin peşin özür dileyerek senden, en azından benim gibi düşünen birkaç kişi adına yalvarıyorum:

Affet bizi futbol!
Buraya, yani şu olimpiyat denen cümbüşe, kargaşaya, panayıra, pazara, şenliğe ya da ağızlara pelesenk olmuş haliyle madalya savaşına gelince sudan çıkmış balığa döndük.
Sen ne kadar büyükmüşsün, hepimizin dünyasını renklendirip doldurarak yaşamımıza anlam katıyormuşsun, olimpiyat rüzgârını yiyince sarsıldık ve uyandık.
Değerini bir kez daha anladık.
Sen her türlü yanlışımıza, gevezeliğimize, akılsızlığımıza, kirli pasaklı, zaman zaman da iğrenç tavırlarımıza rağmen hiç terk etmedin bizi. Hiç üzmedin.
En başarısız sezonlarda dahi hayal kırıklığının yanına hep umudu koydun. “Bu defa olmadı, yeni sezonda acaip transferler yapar, süper kadrolar kurar, yeniden zafer turları atarız”dedik, hiç “Olmaz” demedin. Hayallerimizi, ihtiraslarımızı engellemedin.
Şike, teşvik çamurlarına buladık seni... Memlekette her türlü kafa ve vicdan karışıklığı yaratan davalara konu ettik. O davaları TV programlarına malzeme yaptık, hardal, biber, baharat, tartışma, polemik, spekülasyon, hır gür kattık. Yine de keyfimizi kaçırmadın. Aşkımıza ve ihtirasımıza ses çıkarmadan ayak uydurmaya çalıştın. En yalan rüyaların hakikat olma olasılığı üzerine takımlar kurduk, hayaller kurduk, anlaşılmaz istatistikler, çözülemez taktikler, kimsenin uyanamayacağı cinliklerle süper hileler bulduk, milyar dolara dayanan pazarlar kurduk, asla isyan etmedin. Hiç sesini çıkarmadın, onca ihanet karşısında sadakatından asla sapmadın.

En büyük icat futbol!
Şimdi şu Londra’ya gelince ayıldık hep birlikte...
Sevgili futbol, belki güleceksin ama, tekerleğin en büyük insan icadı olduğunu burada öğrendim ben...
Adamlar tekerleği icat etmekle kalmamışlar, üstelik ikisini bir araya getirip bisiklet denen çevreye uyumlu, tertemiz bir araç da yapmışlar.
Olimpiyat Oyunları’nda tekerlekler acayip dönüyor sevgili futbol... O bisiklet tekerlekleri döndükçe Britanyalılar da madalyaları götürüyor. Ben 54 madalya dağıtılacağını biliyordum, hesabı karıştırdım. Sanki Britanyalılar kazandıkça uzayacak bu iş. Diyeceksin ki, “Yahu beni de onlar icat etti, o kadar pedal basanın yanında Allah’ın bir Britiş kulu da yok mu topa vuracak?”. Haklısın sana da programda bir yer ayırdılar ama, Şampiyonlar Ligi’nin, Dünya Kupası’nın tadını arama boşuna. Ryan Giggs bile kurtaramadı Britanya takımını. Penaltı atışlarıyla elendiler. Böylece Britiş başarısızlığından satır söz etmemeye yeminli ve kararlı The Times ve anlı şanlı BBC için de futbol bitmiş oldu.

Hep duvara tosluyoruz
Her neyse... Senden af dilememin nedeni, sana her türlü yanlışı ve hoyratlığı yaptığımız halde, Aşık Veysel’in sadık yari “kara toprak” örneği senin hep verici olman, bizi hep bağışlaman, bizden hiç ayrılmamandır, bilesin.
Ata sporumuz deyip bir zamanlar altın madalyalar çıkardığımız Londra’da güreşçilerimiz dahil, hep duvarlara tosluyoruz. Atıcılarımız, iki faul bir atış taktiğiyle hemen eleniveriyorlar. Önümüzdeki maçlara bakma imkanı da yok burada biliyorsun. Halterde sıfır çektik ya, kimse farkında değil. Oysa futbolda maazallah Milli Takım’ın bir yenilgisi kaç kelle uçurur, biliyorsun. Ona rağmen sen bize hiç küsmedin. Bu kelle avcılığımıza da dayandın, tahammül ettin, bizi hiç terk etmedin.

Vallahi darılırım!
Ama burası öyle değil, en küçük yanlışında (Nagehan örneği) ayağın takozda kalıyor. Sultan multan da takmıyor eloğlu... Buraya gelirken egonu kapıda bırakacaksın, yoksa afur tafur havalara girersen, daha kapıda burnunu kırıyorlar.
Oysa sen ne güzel tahammül ettin bize. En utanılacak yanlışlarımıza bile ses çıkarmadan “Eh işte birlikte yuvarlanıp gidiyoruz” dedin.
Bizi hiç mahcup etmedin.
Londra’ya, olimpiyata gelince anladık ki gaza getirmeyle, polemikle, demeçle, filan yürümüyor bu işler.
Madalya dediğin de kolye değil, parayı bastırıp alamıyorsun.
Dedik ya burada işler çok farklı. Aklına estikçe sana yaptığımız gibi vuramıyorsun.
Akıllı olmazsan, ayakta duramıyorsun.
Beyaz kirecin kadar masumiyetle severim öperim seni...
Beşgen ve altıgen yanaklarından öperim.
Kale direklerine hasretle sarılırım.
Dönüşte yine uyut, yine çıldırt bizi.Yoksa, vallahi darılırım!