Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fikstür ve olasılık hesaplarına boşverin. Hayal kurmayı bırakıp gerçeklerimizle yüzleşelim

Ali Sami Yen kimin cehennemiydi sahi?
Onların mı bizim mi?
Futbol tarihimizin hep parlak sayfalarını görüp hatırlayan bizler, şu “cehennem” yakıştırmasından bir zahmet vazgeçelim artık.
Karanlık sayfaları da var tarihimizin.
...Ve maalesef o sayfaların bazısını Ali Sami Yen’de yaşadık, orada yazdık.
Umut ve ihtirasla başladılar maça. Milli Takım, Madrid’deki on biri hiç bozmadan, Fatih Terim’in verdiği güvenoyu ile santraya geldi..
Ev sahibi olmanın avantajı, Madrid’deki ilk buluşmadan tanıdıkları İspanya’nın pek de korkulacak takım olmadığını kavramanın özgüveniyle oynadılar. Savunmada dikkatli ve dirençli, hücumda istekli ve ihtiraslıydılar. İyi başladılar. Nihat, Semih, Tuncay üçlüsü üst üste gol pozisyonları ve gollük fırsatlarla buluşuyor, ne var ki özledikleri bir türlü gerçekleşmiyordu. Emre ve Aurelio’nun oyunun merkezini ileri taşıyamamaları, etkinliğimizi körelten en önemli nedenlerden biriydi. Yine de Nihat’ın ve Tuncay’ın en az ikişer kez mutlak golle bitecek pozisyonları kullanamadığını gördük. Anormal kazanma isteği bazen sağlıklı pas/ şut tercihlerini de engelliyordu.
Yine de Semih’in Tuncay inadından ayağına gelen topla Casillas’ı avlaması bizi uçurdu. Ev sahibi takım olarak devre arasında soyunma odasına 1-0’lık avantajla gidiyorsanız, ikinci yarıda kontrollü oyunun, daha rahat ve sakin hücum kurnazlıklarının da sahibi olmalısınız.
Olmadı, yapamadık. Aradığımız golü kendi kalemizde hem de penaltıdan gördük... Yine bir duran top (korner) ve önce Volkan’ın sonra da İbrahim Üzülmez’in talihsiz müdahaleleriyle olan oldu.
Daniel Güiza da tüy dikti. Hakan Balta, faul yapamaz mıydı o asist öncesinde? Riera ceza alanına girerken, neredeydi Emre Aşık, Gökhan Gönül? Baskılı göründüğümüz dakikalarda maçı çeviremedik. Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
İspanya’nın savunmasındaki ağırlığı değerlendiremedik. Kanattan etkili ataklar yapamadık.
Fatih Terim, Nihat, Semih, Arda değişikliklerinde yorgunluğa, ezber oyuna karşı B planını uyguladı. Batuhan’la eski Hakan Şükür formülüne döndü... Sabri’yi oyuna aldığı zaman, hava toplarındaki etkinlikten bir ikinci golü bekledik, olmadı. Batuhan’ın topları indirdiği yerde artık Semih yoktu.
Artık sızlanmanın, bol ve ağdalı eleştirilerle savaş baltalarını topraktan çıkarmanın hiç anlamı yok.
Umarım Terim de sağlıklı ve akıllı bir özeleştiri yapar.
Şurası kesin ki, Güney Afrika rotasından çıktık.
Bu, Bosna Hersek’e vekalet vererek 2010 Dünya Kupası’na veda etmemiz anlamına geliyor.
Fikstür ve olasılık hesaplarını boşverin...
Hayal kurmayı bırakıp gerçeklerimizle yüzleşelim.