Levent Erdoğan, hukukçu... Yıllardır Beşiktaş yönetimlerinde yer alıyor. Halen Başkan Yıldırım Demirören’in derneklerden sorumlu asbaşkanı olarak görev yapıyor.
Levent Erdoğan, dürüst bir spor adamı... Aklına geleni, içinden geldiği gibi söyleyerek kamuoyu ile paylaşıyor. Sert ve sivri dilli söylemlerinden sonra U dönüşü yapıp işi medya yalancılığı ile noktalayanlardan biri de değil.
Gazeteci için iyi bir haber kaynağı. Söyledikleri anında manşet olabilir, gündem yaratabilir.
Dahası, söyledikleriyle ortamı sarsar, kişileri önemli kararlara zorlar.
Metalist yenilgisinin sonrasında Ertuğrul Sağlam’a yönelik eleştirileri öylesine acımasızdı ki, hoca üç gün sonra “Adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum” diyerek istifa etti. Sağlam, halen Bursaspor’da kariyerini “adam gibi” sürdürüyor.
Hepimizi şaşırttı!
Bugün, bu sarsıcı olayın, kulüpte Mustafa Denizli dönemini başlattığı ve çifte şampiyonluk getirdiğini hatırlarak Levent Erdoğan’ın başarılı bir katkı sağladığını söyleyenler vardır.
Levent Erdoğan, yaz sezonunu yurdun dört bir köşesinde balolarla geçirdi. Bu anlamda ailesine, sevdiklerine ve kendisine yeterince zaman ayıramadığını, yorulduğunu da düşünüyoruz. Erdoğan’ın Kuşadası’ndan Muğla’ya, Beşiktaş derneklerinin düzenlediği şampiyonluk balolarında başarıyı hak ettiklerini söylediği, yerel gazete haberlerinden anlaşılıyor. Siyah - beyazlı taraftarların desteği ile şampiyon olduklarını, yeni sezona da aynı hedeflere ulaşmak için hazırlandıklarını söylemiş sıkça. Bazı kişilerin, bu başarıyı gölgelemeye çalıştığını iddia etmiş... Beşiktaş’ın tüm engellemelere rağmen yeni şampiyonluklar kazanacağına inandığını ifade etmiş.
Geçen hafta Erdoğan, Kayserispor yenilgisinden sonra NTV’ye bağlandığında kendisinden beklenen açıklamaların da üzerinde bir yorum yaptı ve “Beşiktaş taraftarının dualarıyla şampiyon oldu.”diyerek hepimizi şaşırttı. Söyledikleri, kutlama balolarından hiçbirinde dile getirilmemişti. Acaba bu “dua” faslı Beşiktaş’ın bir sırrı mıydı ki, bugüne kadar hiç dillendirmedi ?
Emeğe saygısızlık
Doğrusu çok şaşırdım... Dua açıklamasının ötesinde Başkan Demirören ve Teknik Direktör Denizli’yi de doğrudan hedef seçerek istifa etmelerini istemesi, çok garipti doğrusu...
İyi günleri, güzellikleri ve keyifleri gönlünce yaşayıp yorumlayan Levent Erdoğan, kulüpteki yeni kongre rüzgârlarına mı kaptırmıştı kendini? Yoksa yeni bir vaziyet alarak “içeriden” yıpratma ve çözme taktikleri mi uyguluyordu? Anlayamadım.
Benim bildiğim, Levent Erdoğan, canı sıkılınca, sportif tansiyonu yükselince en radikal söylemlerle insanları kırıyor, itip kakıyor ve dağıtıyordu. Adeta bir çözülme sürecinin düğmelerine basıyordu. Geçen yıl Sağlam’ın gidişiyle sonuçlanan, böylesine hayırlı (!) bir süreçti. Kimbilir, bundan belki de kendine önemli bir zafer payı çıkarıyordu.
Ama arada atladığı şeyler de vardı...
Öncelikle emeğe saygısızlık ediyordu. Koca takımın oyuncularına - hem de en çok desteğe ihtiyaç duydukları günlerde haksızlık ediyordu. Teknik direktöre haksızlık ediyordu.
Bir hukukçunun, bir avukatın en çok uzak durması gereken hatayı yapıyordu.
Gülünç katkı!
Onların değerlerini, katkılarını ve emeklerini yok sayıyordu.
Dua ile başarı arasında doğrudan ilişki kurarak, emeksiz şampiyonlukların, emeksiz servetlerin ve emeksiz saadetlerin formülünü mü veriyordu insanlara? Haddimi aşmak istemem ama, sadece dua ile yetinmeyi herhalde hiçbir din öğütlemiyordu insanlara.
Levent Erdoğan, sırf bu sözleriyle çocukların gençlerin kafasını karıştırıyor, çoğu insanı kızdırıyor ya da güldürüyordu.
Beşiktaş’ın ağlanacak günlerine “gülünç” bir katkı!
Çözümleyici değil, çözücü bir katkı... Toparlayan değil, dağıtan bir katkı.
Ağzınıza sağlık Bay Erdoğan!
‘Kahramanlığın lüzumu yok!’
“- Beşiktaş’ta inanılmaz bir kaygı ve baskı var. Futbolcular, bu durumdan kurtulmak için olmadık şeyler yapıyorlar. Kahramanlığa soyunuyorlar. Oysa kahramanlığa hiç gerek yok.”
Marmara Üniversitesi BESYO Spor Yönetim Anabili Dalı Başkanı Prof. Dr. Turgay Biçer ile yaptığımız sohbetten ilk çıkan mesaj bu.
Maç sırasında gereksiz kahramanlık arayışlarına örnek oluşturacak onlarca pozisyon geliyor aklıma.
Turgay Hoca, futbol takımının yaşadığı sorunların bilimsel katkılarla çözülebileceğine inanıyor. İşte önemle altını çizdiği noktalar:
Acilen güven ortamının oluşturulması, balıkların değil, suyun temizlenmesi gerekiyor.
Teknik Direktör Mustafa Denizli, ülkenin en başarılı liderlerinden biri. Paylaşırsa, kendisine yardımcı olacak ekibi genişletirse, yeni bilgilerle beslenirse kayıpları telafi edebilir.
Takımda bireysel egolar tümüyle bastırılmalı.
Sporda hata olabilir. Ama suç yoktur. Camiadaki suçlamalar, gündemden kalkmalı.
Yusuf ve İbrahim Toraman, liderlik kimliği ve yetenekleri olan oyuncular. Bu iki oyuncu, hocalarının da katkısıyla takımda beklenen sinerjiyi oluşturabilir.
Beşiktaş, bu ligin en güçlü takımlarından biridir... Bu dönemi aşmaları için bir araya gelip dayanışma örnekleri sergilemeleri yeter.
Basketbolda hayalkırıklığı
Güzelim rüya, kâbuslarla bitti...
Basketbol Milli Takımı’nın Avrupa Şampiyonası’ndaki 5’te 5 galibiyet serisinden sonra Slovenya, Yunanistan, Fransa ve Rusya yenilgileri hepimizde hayalkırıklığı yarattı.
Elbette bu turnuvanın derin analizleri yapılacak, gerekli dersler çıkarılacaktır.
Şu kadarını söylemeliyim ki, 2010 Dünya Şampiyonası’na sadece ev sahibi olduğumuz için, klasman dışından katılmak durumunda olmak benim içime hiç sinmiyor.
2010 Dünya Şampiyonası’nda ev sahibi takım olmanın onuru, büyük sorumluluklarını da beraberinde getirecek.
Federasyon ve Tanjeviç, geriye dönerek kadro seçiminden çalışma programına nerede hata yaptıklarını arayıp bulmalı, bireysel istatistikleri doğru yorumlayarak yeni bir hazırlık planı oluşturmalı.
Bu takım bizim sevgimizi, heyecanımızı ve ihtiraslarımızı taşıyor. 12 Dev Adam’ı güçlendirmeli ve yenilemeliyiz!