Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Alex’e borcumuz var

Alex de Souza’nın basın toplantısı, hem spor tarihimize, hem de iletişim tarihimize kaydedilmesi gereken önemli bir olaydır.
Adı üzerinde fırtınalar kopan, tartışmalar, çatışmalar yaratan Brezilyalı futbolcu, Türkiye kariyerini kendine has duruşu ve açıklamalarıyla noktaladı.
127 dakika süren basın toplantısının, bırakın spor kanallarını ülkenin en ciddi haber kanallarının dahi kesintisiz canlı yayınla kamuoyuna aktarması unutulmaz örnektir. Hatırlayalım. Geçmiş yıllarda uzatmalarla 120 dakikada sonucu alınan finallerden sonra televizyon kanalları alelacele reklamlara geçer, kupa törenlerine, basın toplantılarına ve antrenör oyuncu açıklamalarına inanılmaz bir duyarsızlıkla boş verirlerdi.
Alex’e bunu yapamadılar. Araya reklam dahi almadan, siyaset ve ekonomi haberlerini girmeden non stop basın toplantısını yayınladılar.
Uzun konuşma ve başarılı tercümede Alex, yaşadığı gerçekleri abartmadan, araya duygusallık katmadan, öfkelenmeden, kimseyi aşağılamadan- incitmeden anlatmaya çalıştı.
O konuşmalardan anladık ki, öfkelendiği zaman esip gürleyerek önünde hiçbir engel tanımadan konuşan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, önceki yıl oynanan Young Boys maçından sonra Alex’i çağırıp resmen kovmuş!
Brezilyalı futbolcu eşyalarını toplarken, Aykut Kocaman gidişine engel olmuş... Daha sonra Başkan da, Alex’in gönlünü almış... Sonuç: Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ve 28 Alex golü!
Medyada hepimizin atladığı bu haber, daha sonraki acayip örneklerle de birleştirildiğinde, Fenerbahçe’nin kurumsallaşma konusunda ancak bir arpa boyu ilerleyebildiğini bize gösteriyor.
Alex, iki yanı da keskin bir bıçak olan iletişim alanında yaptığı yanlışları itiraf ederek başladı konuşmasına... Son derece dürüst, tutarlı ve ilkeli bir duruş... Twitter ve sms mesajlarında içeriğin doğru olduğunu, ancak bunları paylaşmasının Fenerbahçe’ye zarar verdiğini kabul etti.
Ona saygı duymamız için birçok neden var. Bu da onlardan biri.
Alex’in, Futbol Şube Sorumlusu Asbaşkan Ali Yıldırım ve Aykut Kocaman’la ilgili iddia ve açıklamaları da çok ciddi sorunları yansıtıyor. Aykut Hoca’nın duygularını saklayan yüzünü artık ezberledik. Tepkileri sürekli kontrol altında. O nedenle Alex’in attığı bazı gollere sevinmemesini belki anlayabiliriz. Ama futbolcusuyla diyalogdan sürekli kaçınması, doğruysa, sorunu çözmek yerine büyütmek ve derinleştirmek anlamına gelir ki, bunu da gördük.
Ali Yıldırım’ın, kulüpten alacağı olmadığını belirten belgeyi imzalamadığı için Alex’in en küçük hatasını bekleyerek ona karşı “infaz” niyeti ile beklemesi de tüyler ürperten bir iddiadır.

Haberin Devamı

Susmak doğru tercih
Fenerbahçe, Alex’in basın toplantısındaki iddialarına ve açıklamalarına karşı susmayı tercih etmiştir. Tartışmaları uzatmamak, derinleştirmemek, sorunu geri dönülmez noktalara taşımamak adına çok doğru bir karar bu...
Anlaşıldı ki esip gürleyerek, herkesten saygı beklerken hiç kimseye saygı göstermemek, çözüm değil, kaos üretiyor. Elbette zamanla her iddianın temelinde yatan gerçekleri çok daha iyi öğreneceğiz. Şimdilik yapılacak en akıllı iş, susmaktır.
Alex, en büyük hayalinin Kadıköy’de jübile yapmak olduğunu da söyledi. Hak edilmiş, hüzünlü ve kırık ayrılığı unutturabilecek bir sevgi dilekçesi bu...
Evet, Fenerbahçe iki yıl sonra, kim öle kim kala hesabı yapmadan bu jübileyi gerçekleştirmelidir.
Alex’e jübile yapmak sadece Fenerbahçe’nin değil, Türk futbolunun borcudur.
Ödemeliyiz!.

Haberin Devamı

Q7’NİN DÖNÜŞÜ
Ricardo Quaresma’nın Beşiktaş A takımına dönüşü için yönetim, anahtarı çevirerek kapının kilidini açtı. Kapıyı açma işini de Samet Aybaba’ya bıraktı.
Üst üste gelen üç yenilgiden sonra Quaresma’ya kapı açmak, popülist bir yumuşama işaretidir. Bu yumuşamanın takıma nasıl yansıyacağı da tartışmalıdır. Maç tecrübesi denen bir şey var. Quaresma aylardır futbol oynamıyor. Fizik kalitesinin ne durumda olduğu bilinmiyor. Milli maç arasında gelip çalışır mı? Çalışırsa Samet Hoca tarafından maç kadrolarına alınır mı? Bu soruların yanıtı o kadar kolay değil! Quaresma her şeyden önce bu takımın bir parçası olduğunu kabul etmeli. Fernandes’e de genç futbolculara da saygı göstermeli.

Haberin Devamı

Radyomu isterim Başkan!
Spor Toto Süper Lig’in 7 sağır haftası geride kaldı. Sağır, diyorum, çünkü radyodan maç yayını hâlâ yapılamıyor.
Futbol Federasyonu ile en başta TRT, yayıncılar anlaşamıyor. TFF’nun istediği 2,5 milyon dolar, bugünkü piyasa koşullarında hiç de gerçekçi değil... Bu bedelin karşılığını hiçbir radyo reklamla elde edemez. Kamu yayıncısı olarak TRT de denetimsiz ve sınırsız para harcamaya hiç gönüllü değil.
Şimdi top Yıldırım Demirören’de... Sevgili Başkan, şu ihale şartnamesini yeniden gözden geçirmeli, daha gerçekçi, daha paylaşılabilir rakamlarla radyo dünyasına yaklaşmalı...
Radyodan yayınlanamayan bir lig, asla süper lig olamaz. Taksi şoföründen doktora, öğrenciden ev kadınlarına kadar milyonlarca insan can kulağıyla ligi dinlemek istiyor radyoda.
Demirören, yıldırım hızıyla çözmeli bu işi... Türkiye Kupası’nın yurdu kucaklayan yeni formatı çok güzel. Haydi bir güzellik daha yap Başkan, futbolu radyosuz bırakma!

Teşekkürler Samet?Güzel
Aziz Yıldırım, Mönchengladbach maçına giderken ayak üstü basın açıklaması yaptı, kameraların önünde Alex de Souza’ya öfkesini dile getirdi. Alex’in davranışlarını aktarırken, elini tercüman Samet Güzel’in omuzuna koyup sarsarak sürekli “Şerefin varsa söyle” diyerek yakışıksız bir yöntem uyguladı.
Fenerbahçe’deki mesaisini saygı ve hayranlıkla izlediğim Samet Güzel’in soğukkanlılığına ve sabrına saygı duydum.
Çok sıkıldığını, incindiğini görüyor, ne kadar çaresiz olduğunu anlıyordum.
Samet Güzel, beyefendi tavrını hiç bozmadı. Kırılmıştı, belki de öfkelenmişti. Pazartesi günü twitterden istifasını açıkladı. Kimseyi kırmadan, öfkelenmeden, tanık olduğu sırları emanetine alarak görevi bıraktı.
Teşekkürler Samet Güzel... Adın gibi güzel ve doğru olduğunu, adam olduğunu gösterdin. Sağol.