Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş’ın yaşadıkları, acaba pişmiş tavuğun başına gelmiş midir? Tıpkı eski Türk filmleri gibi... Aşk, macera, heyecan... Dram, trajedi, komedi... Ümit ve endişe... Kahır ve neşe... Hepsi iç içe!
Bir gün önce Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki gibi erken bir golle açıldı maç... Şu farkla ki orada ev sahibi, şampiyon adayı konuğuna atmıştı golü... İnönü’de ise şampiyon adayı ev sahibi, konuğundan yedi darbeyi.
Sonra tıpkı bir gün önceki gibi ikinci şok dalgası... Hem de Ernst’in yaptığı bir penaltıdan.
İki golde de kahraman, Ümit Karan!
Beşiktaş’ın rüyaları da hayalleri de bir kâbusa dönüşüyordu... Kendi stadında kendi taraftarı önünde böyle bir trajediye mahkum olunabilir miydi ?
Önce Mustafa Denizli itiraz etti... İbrahim Toraman’ı sağbekten alıp orta alanda Ernst ve Fink’in ortaklığına atadı. Ekrem’i sağbeke aldı.
Sonra futbolcuların isyanı sahnelendi. En başta kaptan İbrahim Üzülmez’in isyanı... İbrahim Toraman’ın başkaldırışı... Ekrem’in, Sivok’un, Ferrari’nin karşı çıkmaları... Skoru reddedip değiştirmek için olağanüstü çaba gösterdiler. Takım halinde, bir bütün olarak. Ferrari’nin ilk golde, Ernst’in penaltıdaki bireysel hatalarını çabuk unuttular. Rüştü de her zamanki gibi yine en az üç gol kurtararak orkestraya eşlik etti.
Beşiktaş, kendi küllerinden yeniden doğuyordu...
Denizli’nin de talihsizliği bitmiyordu bu arada... Devre bittiğinde soyunma odasına Nihat’ın maçı yeniden başlatan golüyle girmişlerdi. İkinci yarıya bu maçı çevirme azim ve kararlılığı ile çıktılar ama o da ne ?
Ferrari işaret ediyordu. Bilmediğimiz bir arıza ile çıkmak istedi. Denizli “adamına” başvurdu yeniden... Jokeri İbrahim Toraman’a... Uğur İnceman’ı orta alana alıp Toraman’ı Sivok ortaklığına gönderdi bu defa...
...Ve Toraman üç değişik görevini de başarıyla gerçekleştirdi. Tıpkı şairin dediği gibi... Hangi ipe asıldıysa, namusuyla kurudu!
Nihat - Holosko değişikliği de kalabalık Eskişehirspor defansına karşı bir maymuncuk işlevi gördü. Çalışkan Tello, hatalarından arınan Ernst ve Fink, sonradan oyuna katılan Serdar Özkan, Eskişehirspor’a karşı takımlarını “maçın efendisi” yapan adamlardı.
Hepsine alkış.
Elbet Eskişehirspor’a da! Bir futbol maçının bize neler vaat edebileceğini gösterdiler. Ev sahibi büyüğün, kendi evinde tek başına show yapmasına izin vermediler... Gösteriye ortak oldular.
Ligin zirvesine layık, endüstriyel futbol ülkelerini kıskandıracak nefis bir maç izledik.
Halis Özkahya’nın verdiği vermediği kararlara hiç girmiyorum...
Ayağa kalkıp her iki takımın taraftarını, oyuncularını ve hocalarını saygıyla alkışlıyorum!
Teşekkürler!