Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in açıklamaları ve Profesyonel Futbol Disiplin Talimat’nın 58.maddesinde yapılan değişiklikler, ilk bakışta refleks yorumlara neden oldu.
Siyasetin, Sayın Başbakan’ın söylemleriyle futbola yansıyan görüşleri ve Demirören’in verdiği mesajlara bakıldığında gözle görülür bir paralellik söz konusuydu.
Örneğin kişilerle kulüpler ve kurumlar birbirinden ayrılıyordu.
Ama daha derinden bakıldığında şunlar da bir gerçekti:
3 Temmuz süreci başladığından beri sıkça dile getirdiğimiz ağır ve gaddar 58. madde, yapılan değişiklikle suçun gerçekleşmesi ve teşebbüs halini ayırıyordu. Kendi adıma, “teşebbüs halinde ilgili kişinin yöneticisi olduğu kulübe bu talimatta öngörülen disiplin cezaları uygulanabilir” ifadesinden rahatsız olduğumu da burada belirtmek durumundayım. Bu “uygulanabilir” sözcüğü, ilk bakışta hemen “uygulanmayabilir” sözcüğünü de akla getiriyor. Hukukun sübjektif değerlerle zedelenmesinden elbette kaygılanmalıyız.
58. madde, TFF eski başkanı Sayın Aydınlar’ın da başlangıçta ısrarla savunduğu, koruduğu, ama sonradan değişiklik önerisiyle TFF Genel Kurulu’na taşıdığı bir maddeydi. O genel kurulda, daha önce değişikliği savunan kulüp yöneticilerinin seslerini yükselterek görüşlerini değiştirdiğine tanık olup şaşırdık. Genel kurul iradesi bir anda terse döndü ve değişiklik bugünlere sarktı.
Dün yaptığım soruşturmada öğrendim ki, TFF’nin 58. madde değişikliği, Yıldırım Demirören’in kişisel bir hamlesi değildir. Dahası, TFF Hukuk Kurulu ile futbol alanında uzmanlaşmış deneyimli hukukçuların rehberliğinde yapılan bir çalışma, TFF kararlarında etken olmuştur.
Bu bakımdan Yıldırım Demirören’i eleştirerek, ayıpların üstünü örtmekle suçlamak artık o kadar kolay değil.
Asıl yenilik, 105. maddede... Bu madde, cezaların ertelenmesiyle ilgili... İlk bakışta bunun Türk Ceza Kanunu’ndan esinlenerek talimata taşındığını düşünüp hukukçu dostuma sordum. Meğer öyle değilmiş. Bana “UEFA Disiplin Talimatı’nın 15bis maddesini oku” dedi.
Açıp baktığım zaman gördüm ki, 15. madde 15.bis’in bire bir tercümesinden başka bir şey değil...
Uyarı kınama ve hak mahrumiyetinin dışındaki cezaların ertelenebileceği Talimat’a eklenmiş. (Kişi ve kulüp ayrımı) Bu madde, çoğu kişi için ilk bakışta popülist bir anlayışla çalınan minareye kılıf olarak algılanabilir. Ama UEFA’nın da bu maddeyi kendi talimatnamesine koyduğunu, Yunanistan ekibi Volou’ya karşı bu maddeyi uyguladığı da hatırlanmalı.
Hukukçu dostum ayrıca şu ayrıntının da altını çizdi: “Bu erteleme maddesinin uygulanması için kurulun (PFDK) kişiler ve kulüpler hakkında öncelikle “suçlu” hükmüne varması gerekiyor. Ancak suçun kesinleşmesi halinde kulüpler için erteleme uygulanabilir.
Suçun kesinleşmesi ve cezanın ertelenmesi... Hukukun kamu vicdanını tatmin etmesi bakımından burası çok önemli.
Peki bu değişikliklerden ve verilen mesajlardan sonra neler olacak ?
Kişiler hakkında ceza kararları alınabilir. Ancak kulüpler ve saha içinde mücadele eden takımlar için PFDK’nın bir ceza kararı alacağını sanmıyorum. Kararlara temel oluşturan Etik Kurul raporu ile ilgili kişilerin savunmasından sonra sanırım ceza çıkmaz!
Ya UEFA’nın tavrı ?
UEFA “sıfır tolerans” ilkesini uygularken, kararların ilgili kurullar tarafından alınıp alınmadığına bakıyor. Bu kararların alınışında TFF Yönetim Kurulu’nun ya da dış unsurların baskısı olup olmadığını araştırıyor. Erteleme kararı çıktığı takdirde UEFA’ya verilecek yanıt da belli: “Aynen sizden aldık!”
Her şeyin ötesinde kamuoyunu neredeyse 1 yıldır oyalayan, yersiz ve verimsiz tartışmalarla futbol keyfimizi kaçıran 3 Temmuz süreci, bu ay bitmeden öyle veya böyle bitmiş olacak.
Nihayet!..

Haberin Devamı

Anahtar UEFA’dan

Patronaja dilekçe

Haberin Devamı

Sayın
Erdoğan Demirören,
Sizden bir “zam” talebim var.
Beşiktaş Basketbol Takımı’na “Milangaz” markasıyla sponsor oldunuz. Destek ve enerji verdiniz. Çoğu basketbola küsmüş bir kadroyu yenileyip, onlara güven duygusu aşılayarak, hiç de beklenmeyen bir başarıya katkıda bulundunuz.
Ergin Ataman ve basketbolcuları da sizi mahcup etmedi. Ülkemize Avrupa’nın üçüncü kupasını, Challenge Cup’ı getirdiler.
Bu başarının haklı gururu size de yeter, bize de!
Ama bu kupa yetmez...
Beşiktaş, gelecek yıllarda THY Euroleague’de de oynamalı.
Milangaz’ın yaptığı başlangıç katkısını biliyoruz. Sonrasında bir o kadar da kaynak sağladınız. Elleriniz dert görmesin.
Beşiktaş Milangaz, iyi bir proje. Ve bu iyi proje büyütülmeli.
Nasıl büyüyeceğini de siz biliyorsunuz.
Teşekkürlerimle.

Haberin Devamı

Kamu vicdanı... Böyle olmaz!

Peş peşe bildiriler yayınlanıyor. Demokratik bir ülkede elbette herkes, her kurum ve kulüp alınan kararlarla ilgili görüş bildirebilir.
Bunlara itirazım yok.
Sadece küçük bir ayrıntı dışında...
Galatasaray, Trabzonspor ve Bursaspor kulüpleri, TFF’nin aldığı kararları ve 16 kulübün toplu halde PFDK’na sevk edilmesini eleştiriyorlar.
Bunu yaparken de sıkça tekrarladıkları kavram “kamu vicdanı”...
Benim bildiğim kamu vicdanı, her şeyden önce hakkaniyete, sağduyuya, bizi insan yapan erdemlere, hukuka, ilgilendiğimiz alanın (burada sporun) felsefesine, ilkelerine, kurallarına ve yönetmeliklerine dayanan kolektif bir vicdandır.
Böyle bakarsak, spor alanında kamu vicdanından söz edemeyiz.
Çünkü...
Olaylara herkes, üzerinde mutabakat sağlanmış ideallerden değil, kendi taraftar penceresinden bakıyor.
Kendilerini mağdur, teşkilatı zalim, rakiplerini suçlu görüyorlar.
Kendi kulüp yöneticilerinin yaptığı her şey doğru... Karşı tarafın yaptığı tümüyle yanlış.
Üstelik hukuka, kurulların kararına bakmadan, o kararları beklemeden ayaküstü refleks yargılarla bu sonuca varıyorlar.
Yaşadığım ve tanık olduğum onca olaydan sonra kimse kusura bakmasın, Türkiye’de sportif vicdanın sağlıklı olduğuna inanmıyorum ben... O vicdan duyarlılığını kaybetmiş, nasır tutmuştur.
...Ve maalesef kamu vicdanı böyle olmaz!