Korkulan da olmadı, beklenen de... Kadıköy’deki büyük buluşma “mevsim normalleri” içinde gerçekleşti.
Malum süreç nedeniyle birbirlerine kırgın, kızgın ve öfkeli tarafların gerilim, gerginlik, kavga ve çatışma olasılıklarını hesaplayanlar, sevinelim ki boşuna kaygılanmış. Tribünler de saha içindekiler de sorun yaratacak aşırı çirkinliklere sapmadı. Tarafları kutlamak gerekiyor.
Saha içine dönersek.
İki takım arasındaki farklılıklar maçın sonucunu belirledi.
Örneğin, Alanzinho ile Alex arasındaki fark...
İkisi de Brezilyalı, ama arada farklar var. Alanzinho topla buluştuğunda asla bir şutör ya da skorer değil. Tutturabilirse, iyi paslar atıyor. Duran toplarda da özel becerisi yok. Takımının oyun lideri mi? Hayır...
Alanzinho’da olmayanlar, Alex’de fazlasıyla var. Bu sezonu eskisi kadar parlak ve dinamik geçirmiyor ama, Alex yine de Alex! İşte korner organizasyonunda yaptığı atış... Çalışılmış bir taktikle Mehmet Topuz’a golü attırdığına göre, alkışlar Alex’e!
Başka farklılıklar da vardı elbet...
Kanatlar... Fenerbahçe sağdan Gökhan ve Topuz’la, soldan Ziegler ve Stoch’la çok iyi yüklendi. Ne var ki, hamlelerinde sıcak bir Semih bulamadılar. Trabzonspor’da kanat etkinliği yoktu. Serkan da zoraki solda oynayan Halil de hücuma derinlik katamadılar, yan top üretemediler. İki takımın santrforları, Semih ve Burak da oyuna yakışan standartta değillerdi. Emre ve Colman’da da fark Fenerbahçe’nin lehineydi.
Asıl şaşılacak olay, Trabzonspor’un Şampiyonlar Ligi maçlarında sergilediği yardımlaşmalı, disiplinli, kontrollü ve etkili oyunu Süper Lig’den esirgemesi. Bu çelişki yüzünden Güneş’in takımı zirvenin çok uzağında kaldı. Peşpeşe gelen yenilgiler bu gerçeğin dramatik göstergesi...
Yine de haksızlık etmeyelim. Trabzonspor 10 kişi kaldıktan sonra, son 35 dakikada daha diri, daha araştırıcı, daha baskılı oynadı. Gol pozisyonlarına da girdiler, ama golü bulamadılar. Bunda önemli etken, Fenerbahçe savunmasının Burak’a koşu yolu bırakmaması, önünü kapalı tutmasıydı.
Şenol Güneş’in Halil Altıntop’u skordan uzaklaştırıp mücadele oyununa zorlaması, Burak’ı alternatifsiz adam haline getirmesi de Trabzonspor’un önemli noksanı. Bu maçta sporsever olarak kalbimizi kazanan adam Gökhan Gönül. Genç meslektaşı Aykut’un ikinci sarı kartı görmesine neden olan ikili mücadelede, galiba faul olmadığını söyleyerek Çakır’ı uyarmak istedi. Fair play ödülüne layık, soylu bir davranış. Benim anlayamadığım, Mehmet Topuz’un “Boşver, karışma!” diyerek arkadaşını engellemesi... Neyse... Belki de yanlış anlamışımdır.