Fatih Terim ve yardımcıları haftalardır hummalı bir hazırlık içinde. Cumartesi, Pazar günleri dahil sabahtan akşama kadar çoğumuzun aklına bile gelmeyen ayrıntılı işlerle uğraşıyorlar.
Telefonlar birbirini izliyor... Bilgisayar ekranları kapanmıyor... Toplantı üstüne toplantı...
Bu arada yurt içinde yurt dışında maçlar özel olarak izleniyor.
Bazen yüzler gülüyor... Zaman zaman can sıkıntısı...
Milli Takım, Euro 2008’e hazırlanıyor.
Hazırlık çalışmaları o kadar yoğun ve çeşitli ki zaman yitirmeden doğru ve akıllı kararlar alıp hemen uygulamaya geçmek gerekiyor.
Örneğin, geçen hafta Ankara’da oynanan Ankaragücü - Beşiktaş maçında Gökhan Zan sarı kartla son hafta cezalı duruma düşünce Fatih Terim, dünkü futbolcusu, bugünkü meslektaşı Ertuğrul Sağlam’ı arayıp gerekli izinleri alıyor ve beklenen hamleyi yapıyor.
Gökhan Zan şu anda Amerika’da...
Sık sık tekrarlayan omuz sakatlığı her türlü ayrıntısıyla incelenecek... Haziran’da İsviçre’deki maçları oynayabileceği raporlanırsa özel bir çalışmaya tabi tutulacak. İkili mücadelelerde beklenen performansı sağlaması için bu çalışma kaçınılmaz... Sakatlık kuşkusu devam edecekse, Gökhan Zan İsviçre’ye değil, ameliyata gönderilecek.
Emre Belözoğlu da soru işaretlerinden biri. Newcastle United’ın maçlarında oynayamıyor son zamanlarda. Fatih Hoca, menajer Kevin Keegan’dan futbolcusunu erken göndermesini istedi. Özel bir çalışma programı uygulatacaktı, olmadı. Pazartesi akşamı Newcastle-Chelsea maçında Emre’nin oynamasını ümit ediyordu. Emre 18’e bile giremedi. Hocanın canı sıkıldı.
Terim’i memnun eden gelişmeler de var tabii...
Nihat Kahveci’nin peşpeşe iki golle Villarreal’e armağan ettiği Getafe galibiyeti... Tuncay’ın gol sayısını 8’e yükselttiği Portsmouth maçı... Halil Altıntop’un Schalke’de Cotbus savunmasının arasından sızarak attığı nefis gol...
Bir de Yıldıray’ın iki golünü alkışladığı Stuttgart maçı.
Lejyonerlerden yana tek sıkıntısı Emre’nin maç tecrübesindeki azalma. Bu açığı hazırlık maçlarında gidermeyi umuyor Terim...
Beylerbeyi’ndeki telaşlı mesaiye son zamanlarda sıkça tanık oldum...
Terim, Federayon Başkanı Hasan Doğan’a ayrıntılı ve yazılı bir brifing verdi. Belli ki Hasan Doğan teknik direktörüne tam destek vermiş. Bu rahatlığı yüzünden okudum.
Hoca, “2010’un kadrosu bugünden hazır... Çok güzel işler yapacağız” dedi, “ Türkiye’nin yüzünü güldürecek yeni bir kuşak geliyor. Bunların bir bölümünü İsviçre kadrosunda zaten göreceksiniz. Büyük bir bölümü de 2010 Dünya Kupası elemelerinde ağabeylerinden nöbeti devralacak... Ve bu yeni kuşak, inanın çok güzel işler yapacak!”
Terim’e zaman zaman sitem ettim... Örneğin yabancı futbolcu kontenjanı açılırken fazla muhalefet etmediğini hatırlattım.
“Biz AB’ye girmeye hazırlanmıyor muyuz ? O günler gelince zorunlu olarak zaten kontenjan sınırı kalkacak. Bugünden hazır oluruz işte!”
Hiç şikayet etmiyor, Milli Takım’ın kaynak sıkıntısı çekeceğinden hiç dem vurmuyor.
Bir ara, “Bak Bank Asya 1.Lig’de de iki yabancı oynatabilme kararı çıktı” diyorum, gülüyor : “Süper Lig’e geldikleri zaman hazır olsunlar diye!”
Terim’in vizyonunda hep yarına dönük hamleler var... Geleceğe dönük yorumlar, gündelik kaygılarının üzerine çıkıyor.
2008’de elbette hedefleri var. Hoca’nın ilk hedefi gruptan çıkmak. Sonrası da en az yarı final olmalı. 2000’de zaten çeyrek final oynamıştı Türkiye.
Ama asıl hedefi yine ufuk ötesi... İsviçre üzerinden Güney Afrika’ya bakıyor Hoca... Avrupa Şampiyonası’nı Dünya Kupası’nın stratejik hazırlıkları olarak görüyor.
Milli Takım Departmanı arı kovanı gibi çalışıyor.
Hakan Şükür ve Mevlüt Erdinç
Türk Futbolu’nun tartışmasız en büyük futbolcusu olarak gördüğüm Hakan Şükür, İsviçre’ye gitmek için adeta can atıyor... O’nu iyi tanıyorsam, ilk kez ulusal formayı giydiği maçtan daha çok bugünlerde heyecanlandığını söyleyebilirim.
Hakçası, geriye dönüp Milli Takım’a kazandırdığı puanlara, attığı gollere, yaptığı hizmete bakarsanız Milli Takım’ın yaşayan efsanesidir o!
Kaptan’la ilgili karar henüz verilmiş değil... Euro 2008’de kadroya alınması kimseyi şaşırtmamalı. Kariyerine saygı duyuluyor.
Kadroya alınıp kenarda oturması da sürpriz sayılmamalı.
Bu konuda kesinlikle hiçbir sorun çıkmayacak. Kaptan, herkesin futbola devamını tartıştığı bir dönemde Moldova’ya attığı dört golle hayata yeniden döndüğünü elbette çok iyi hatırlıyor.
Mevlüt Erdinç’e gelince... Fransa Ligi’nde Sochaux formasını giyen Mevlüt, Milli Takım teknik heyetine göre ideal bir santrfor tipi... “Bir çizgi film yapılsa, ya da futbol filmi çekilse Mevlüt örnek golcü olarak her türlü özelliğe sahip... O’nun bu takımda aydınlık bir geleceği var!”
Cuma günü kadro açıklandığında Mevlüt’ü de listede görebiliriz.
Kaleci dosyası
Milli Takım’ın üç kalecisi kimler olacak ?
Hepimizin zihninde yer eden kolay bir formül var : Üç Büyükler’in üç kalecisi kampa katılır.
Rüştü Reçber, duayen kaleci zaten...
Bu kimliğiyle O’nu kimse yadırgamaz.
Volkan’ın kasık sakatlığı önemli. Tedavisi sürüyor. Onun da sağlık engeli yoksa kadrodaki yeri belli.
Peki ya Aykut ?
Çok başarılı bir dönemde takımını şampiyonluk kulvarına taşıdı.
Ama Sivas’ta yediği goller dikkati çekti.
Üçüncü kaleci, Aykut’tan daha kıdemli olan bir milli file bekçisi olabilir. Ankaragücülü Serkan Kırıntılı, Tello’dan yediği kaza golüne rağmen iyi kurtarışlar yapmış.
İsviçre kafilesine katılırsa, şaşmamak gerek!
Hedefteki adam: Mesut Özil
Mesut Özil, biliyorsunuz Schalke’nin orta alanda parlayan mücevheriydi... Lincoln’ün Galatasaray’a gelişinden sonra O da Werder Bremen’e gitti. Almanlar Mesut’u U-19 ve U-21 kategorisindeki milli maçların kadrosuna aldılar.
Mesut özellikle U-19 maçlarında kendinden bekleneni fazlasıyla verdi. Werder Bremen’deki kariyerini de geliştirmesi bekleniyor.
Mesut Özil’le ilgili asıl beklenti Milli Takım kararı.
Biliyorsunuz, 21 yaşından sonra futbolcu hangi ülkenin ulusal formasını giyeceğine isterse yeniden karar verebiliyor.
Mesut Özil’in A Milli Takım için anavatanını tercih etmesi bekleniyor. Alman gazetelerinde sık sık “kendisini Türk hissettiğini” tekrarlayan Mesut için Milli Takım beklemede.
Yıllar önce Önder Turacı’nın kaderini 4 günlük bir gecikmeyle karartan hatanın Mesut Özil’de tekrarlanmaması için Beylerbeyi’nde saatler kurulmuş, geriye sayma programı çoktan başlamış.